Gazi Kutlu Yazdı; ”Suriye’nin tarımdaki kalkınmasında Türkiye’nin rolü…”
-
Suriye’ye tarımsal yatırım destekleri sunarak “kazan-kazan” modelini hayata geçirebiliriz. Böyle bir proje hem iki ülke arasında ekonomik bağları güçlendirecek hem de Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyelilerin ülkelerine dönmelerini kolaylaştırır.
Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan iç savaş, 8 Aralık 2024’te Beşar Esad hükümetinin pazar günü erken saatlerde düşmesiyle yeni bir sürece girdi. Ancak 13 yıldır savaşın yıkımını yaşayan bir ülkenin yeniden ayağa kalkması kolay değil.
Suriye’nin 13 yıllık iç savaş yaralarını ne kadar sürede saracağını, ne kadar sürede iç istikrara kavuşacağını kestirmek zor. Buna rağmen sanayi altyapısı sınırlı olan Suriye, tarım sektörüne yapacağı yatırımlarla hem ekonomisini iyileştirme hem de kendi gıda ihtiyacını karşılama konusunda hızlı bir ilerleme kaydedebilir. Özellikle tarım alanında ülkemizin katkı sunmasının Suriye’nin ekonomik kalkınmasına önemli etkileri olacağını düşünüyorum.
822 kilometre ile en uzun kara sınırına sahip olduğumuz Suriye’ye tarımsal yatırım destekleri sunarak “kazan-kazan” modelini hayata geçirebiliriz. Böyle bir proje hem iki ülke arasında ekonomik bağları güçlendirecek hem de Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmelerini kolaylaştıracaktır.
Suriye, 14 milyon 848 bin hektar tarım alanına sahip. Bunun 8 milyon 164 bin hektarı mera, 6 milyon 684 bin hektarı ise işlenebilir tarım arazilerinden oluşuyor. Bu işlenebilir alanlar ülkenin toplam yüzölçümünün yaklaşık yüzde 36’sını oluşturuyor ve genellikle Fırat Nehri havzası ile kıyı bölgelerinde yoğunlaşıyor. Sulama ise ağırlıklı olarak Fırat ve Dicle nehirlerinden sağlanıyor.
Suriye, geleneksel olarak tahıl üretiminde önemli bir yere sahiptir. Buğday, arpa, mercimek ve nohut gibi ürünler ülkede yaygın olarak yetiştirilmektedir. 2011 yılında savaş başlamadan önce Suriye’de 3,8 milyon ton buğday, 1,8 milyon ton şeker pancarı, 1,2 milyon ton domates, 1,1 milyon ton zeytin, 734 bin ton portakal, 716 bin ton patates, 671 bin ton pamuk ve 338 bin ton üzüm üretimi gerçekleşmişti. Ancak savaşın etkisiyle bu rakamlar dramatik bir şekilde düştü. 2022 yılında buğday üretimi 1,6 milyon tona, zeytin 991 bin tona, domates 650 bin tona, patates 555 bin tona ve portakal 301 bin tona geriledi. Üretimdeki bu düşüş hayvancılıkta da kendini gösterdi. İnek sütü üretimi 1,7 milyon tondan 1,2 milyon tona düşerken koyun sütü üretimi ise sabit kaldı.
Suriye’nin azalan tarımsal üretimini yeniden ayağa kaldırmak için Türkiye’nin elinde önemli bir fırsat bulunuyor. Bu kapsamda Tarım Kredi Kooperatifleri zeytinyağı başta olmak üzere bitkisel ve hayvansal ürünler tedarik etmişti. Keza yine Toprak Mahsulleri Ofisi de (TMO) bölgede hububat alımları gerçekleştirdi.
Bu tecrübelerden hareketle Tarım Kredi Kooperatifleri, TMO ve TİGEM gibi kurumlarımızla Suriye’nin tarımsal üretim planlamasını yönetebiliriz. Bu planlama, Suriye’nin gıda ihtiyacını karşılamanın yanı sıra Türkiye’nin ithalatçı olduğu buğday, arpa, mısır, pamuk ve şeker gibi ürünlerin temin edilmesine de olanak sağlayabilir. Ayrıca portakal ve zeytin gibi meyve ürünlerini işleyerek dünyaya pazarlama fırsatı yaratabiliriz.
Suriye’de tarımsal üretimin artması, sahada işgücü ihtiyacını da beraberinde getirecektir. Bu durum, Türkiye’de misafir edilen Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönümünü teşvik edecektir. Kendi ülkelerinde istihdam ve üretim imkânı bulmaları, onlar için cazip bir seçenek sunacaktır.
Türkiye ile Suriye’nin tarımsal üretim alanında ortak hareket etmesi, her iki ülke için de kazançlı bir model sunmaktadır. Türkiye’nin ithalatçı olduğu ürünlerin Suriye’den temin edilmesi hem ekonomik kazanç sağlayacak hem de Suriye’nin tarımsal üretimle yeniden ayağa kalkmasına katkıda bulunacaktır. Bu yolla, Türkiye’nin sığınmacı sorununu hafifletmesi ve Suriye’nin kendi geleceğine daha güçlü bir şekilde yürüyebilmesi mümkün hale gelecektir.