Türkşeker’in Susurluk ve Elazığ fabrikaları üretimde rekor kırdı
Son yılların en başarılı üretim dönemlerinden birini geçiren Türkşeker Susurluk ve Elazığ şeker fabrikaları, üretimde zirveyi gördü.
DÜNYA Haber Merkezi
dunya@dunya.com
Türkşeker’in Susurluk ve Elazığ fabrikaları üretimde rekor kırdı
Türkşeker’in Susurluk Şeker Fabrikası son 20 yılın, Elazığ Şeker Fabrikası ise son 17 yılın en uzun soluklu üretim dönemini geçirdi.
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’den (Türkşeker) yapılan açıklamaya göre, Susurluk Şeker Fabrikası, 133 gün süren 2020-2021 üretim döneminde elde ettiği 83 bin 410 ton şekerle son 20 yılın üretim rekorunu kırdı.
Elazığ Şeker Fabrikası ise 116 gün süren 2020-2021 üretim döneminde şeker üretimini yüzde 88 artırdı. Fabrika, bu dönemde 33 bin 500 ton şeker elde etti. Söz konusu dönemde Susurluk Şeker Fabrikası 300 milyon lira, Elazığ Şeker Fabrikası ise 175 milyon lira katma değer oluşturarak bulundukları bölgenin ekonomisine katkı sağladı.
FAO’nun programlı sulama projesiyle su ve enerjide tasarruf, verimde ise artış sağlandı
Takip Et
FAO’nun programlı sulama projesiyle su ve enerjide tasarruf, verimde ise artış sağlandı
FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, Konya’da yürütülen Sürdürülebilir Arazi Yönetimi ve İklim Dostu Tarım Projesi’nde, programlı damla sulamayla şeker pancarında yüzde 25,5 su ve yüzde 23,2 enerji tasarrufu, danelik mısırda yüzde 23,5 su ve yüzde 23,9 enerji tasarrufu, silajlık mısırda ise yüzde 20,1 su ve yüzde 16,4 enerji tasarrufu sağlandığını bildirdi.
FAO’nun programlı sulama projesiyle su ve enerjide tasarruf, verimde ise artış sağlandı
Son aylardaki yağış azlığının kuraklık konusunu gündemin üst sıralarına taşıdığını belirten Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık, FAO’nun araştırmalarına göre 2025 itibarıyla dünyada 1 milyar 800 milyon insanın açık bir şekilde su kıtlığı yaşayan bölgelerde olmasının beklendiğini, dünya nüfusunun üçte ikisinin de su stresi yaşayacağının düşünüldüğünü söyledi.
Selışık, dünyada en fazla su kullanan sektörün tarım olduğuna işaret ederek, özellikle küçük ölçekli aile çiftçilerinin, kırsal yoksulların ve diğer kırılgan grupların su konusundaki olumsuzluklardan daha çok etkilendiğini anlattı.
“Türkiye’de su stresi arttı”
FAO’nun çalışmalarına göre de artan su kullanımına bağlı olarak Türkiye’de de su kaynaklarına yönelik stresin yükseldiğini dile getiren Selışık, halihazırda bölgesel düzeylerde su kıtlığı/kuraklık yaşandığını ve durumun gelecekte daha da kötü hale gelmesinin muhtemel olduğunu söyledi.
Selışık, toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir ve çevreci bir bilinçle kullanılmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Ülkedeki suyun yüzde 74’ü tarımsal sulamada kullanılıyor. Kalan yüzde 26’sının ise yüzde 13’ü içme-kullanma ve yüzde 13’ü sanayi kullanımı olarak bölüşülüyor.” dedi.
Şeker pancarında ve mısırda verim artışı sağlandı
FAO’nun Konya Kapalı Havzası’nda Küresel Çevre Fonu kapsamında yürütülen Sürdürülebilir Arazi Yönetimi ve İklim Dostu Tarım Projesi bulunduğunu belirten Selışık, şunları kaydetti: “Bu çalışmalarda, programlı sulama yöntemiyle hem su tasarrufu hem enerji tasarrufu hem de verim artışı anlamında önemli kazanımların elde edilebileceği ortaya konulmuştur. İki yıllık (2019-2020) saha çalışmalarının ortalama sonuçları dikkate alındığında, geleneksel sulamaya göre programlı damla sulamayla şeker pancarında yüzde 25,5 su tasarrufu, yüzde 23,2 elektrik enerjisi tasarrufu, danelik mısırda yüzde 23,5 su tasarrufu, yüzde 23,9 elektrik enerjisi tasarrufu ve silajlık mısırda ise yüzde 20,1 su tasarrufu ve yüzde 16,4 elektrik enerjisi tasarrufu sağlanmıştır. Bütün bu tasarrufların yanı sıra programlı sulama uygulamalarıyla şeker pancarında yüzde 9, danelik mısırda yüzde 26,6, silajlık mısırda ise yüzde 32,9’luk verim artışı sağlanmıştır.”
“Acil adım atılmalı”
Selışık, kişi başına düşen suyun en çok azaldığı yerin Orta Asya olduğunu dile getirerek, “Bu, Türkiye için de bir uyarı olarak düşünülmelidir. FAO’nun 2017 yılında yayımladığı bir çalışmaya göre Türkiye’deki kuraklık konusu Orta Asya ile benzer özellikler gösteriyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası küresel iklim değişikliğine karşı da hassas bölgelerden birisi. Suyun sürdürülebilir ve eşitlikçi kullanımı için acil olarak adım atılması gerekiyor.” dedi.