Un sektörü 2 trilyon dolarlık unlu mamüllere dönüşüyor
Son yıllarda globalde tüketicilerin unlu mamüllerine yönelmesi, pazarın hızlı büyümesine yol açıyor. Özellikle sektörde sağlık açısından glutensiz ürünlere talebin artması, donuk ve az pişmiş ürünlerle birlikte ürün çeşidi her geçen gün artıyor. Un sektöründe faaliyet gösteren firmalar da unu 10 kat daha katma değerli hale getiren 2 trilyon dolarlık unlu mamüllere doğru dönüşüyor.
Un sektörü, undan 10 kat daha katma değeri yüksek olan unlu mamüllerine doğru dönüşüyor. Özellikle unlu mamülleri sektöründe sağlık açısından glütensiz, donuk ve az pişmiş ürünlerle birlikte ürün çeşidi de her geçen gün artıyor.
Unlu mamülleri katma değerli hale getirip, donuk zincir ile simit, kruvasan ve pide gibi her türlü ürünleri ihraç eden firmalar da bulunuyor. Bu alanda Türkiye’de ve yurt dışında önde gelen firmalar da bu yöndeki yatırımlarını artırmaya başladı. Un firmaları, 10 kat daha katma değerli olan 2 trilyon dolarlık büyüklüğü bulunan unlu mamüllere doğru dönüşerek, buradan daha fazla almayı hedefliyor.
Undan unlu mamüllere geçişteki katma değerin çok yüksek olduğunu kaydeden Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Baking Business ABD’li dergide baking sektörünün (pişirme ve pastacılık) 20 milyar dolarlık undan üretilen mamullerin tüketiciye ulaştığında 200 milyar dolarlık bir büyüklükte olduğu belirtildiğini söyledi.
Ulusoy, ABD’nin verisinden yola çıkarak, dünyadaki unlu mamülleri pazarın büyüklüğünün 2 trilyon doları bulduğunu ifade etti. Unlu mamülleri pazarın geniş bir alan olduğunu vurgulayan Ulusoy, burada çarpanların çok farklı olduğunu belirterek, “Marifet onu muamele dönüştürende, onun ambalajını tasarlayan marketingi sunumundan geliyor.
Nihayetinde üretim zincirinin içerisinde, ileri doğru atılacağı her adım 20 ile 200 arasındaki farktan pay alabilmek anlamı taşıyor. Türkiye’nin bu sektördeki geleceği açısından da önemli, çünkü yüksek bir kapasite bulunuyor” dedi.
Türkiye’nin ihracatta hızlı ve esnek davranıyor
Fırınların da artık fonksiyonel olmadığın, çörek ve börek gibi unlu mamüllerle ürün çeşitliliğini artırdığını ifade eden Ulusoy, fırınlarda daha fazla katma değer üretimi ile pastaneye dönüştüğünü aktardı.
Un sektöründe ihracat yapılan pazarların sürekli değiştiğine dikkat çeken Ulusoy, son 20 yılda Türkiye’nin ihracatındaki ilk 10’daki ülkelerin sayısı 4 kere değiştiğini bildirdi. Buna en son örneğin Sudan olduğunu belirten Ulusoy, geçen sene Sudan’a 0 kilogram olan ihracat, eylül sonu itibariyle 117 bin tona ulaştığını ve bunun 4 ayda oluştuğunu aktardı.
Türkiye’nin hızlı ve esnek özelliğinden dolayı un ihracatının süreceğini ama yukarı potansiyelinin sınırlı olduğuna vurgu yapan Ulusoy, “Bu 20 yıldır piyasalarda olmanın avantajından kaynaklanıyor. 2022’de 3 milyon ton un ihracatıyla kapattık. Bu yılı ise 3.6 milyon tonla dünyada birinci sırada tamamlayacağız. İhracat pazarlarında katma değerli ürünlere çevirirsek ve unlu mamüllerle yer alabilirsek undan çıksak bile içeride kalırız” dedi.
Raf ömrünün uzun olması israfı önlüyor
Unlu mamullerin üretiminde çeşitliliğin çok daha fazla olduğunu belirten Ulusoy, hazır tüketimin de kırsaldan şehirlere göç ettikçe arttığını açıkladı. Unlu mamullerde işlenmesi, içine başka içeriklerin ekleyebildiği, arama verilebildiği ve raf ömrünün uzun olduğuna vurgu yapan Ulusoy, özellikle dondurulmuş ürünlerin raf ömrü uzun olmasından dolayı israfın da önüne geçildiğini söyledi.
Günlük ortalama bir tüketicinin 2 bin kalorilik tüketimi için hepsini protein bazlı liflerden sağladığı zaman ortaya yüksek bir faturanın çıktığını aktaran Ulusoy, “Günlük 2 bin kalori içinde 500 kaloriyi karbonhidratlı ürünlerden alarak maliyet avantajı da var. Protein bazlı üretimde aynı zamanda çevreci de değil. Tahıllı doğrudan işleyip tüketildiğinde bunu dörtte birine düşüyor” şeklinde konuştu.