EkonomiGüncelKırsalTarım

Kadın çiftçiler geleceğimiz

Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde, İzmir’in Tire İlçesi’ne bağlı Peşrefli köyüne uzanıyoruz. Tarihi 1100’lü yıllara uzanan Peşrefli’nin bereketli topraklarında insanlığın beslenmesi için durmaksızın üretenlerden biri de Ceylan Karaoğlan… 1000 Çiftçi 1000 Bereket’in lider çiftçilerinden Karaoğlan’ın sabah erkenden tarlada başlayan mesaisi neredeyse hiç bitmiyor. Toprağı gübreliyor, ekinlerini kontrol ediyor. Çok severek yaptığı çiftçiliği bırakmamaya kararlı olan Karaoğlan, “Toprak bizi binlerce yıldır besliyor. Hem biz hem de gelecek kuşaklar için toprağımıza daha iyi bakmalı, kaynaklarımızı korumalıyız” diyor ve ekliyor: “Çiftçi üretmezse kimsenin karnını doyuramayız.”

Çalışkanlığı, azmi, yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle Karaoğlan, Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde hemcinslerine çağrı yapmaktan da geri durmuyor: “Yapamayacaklarına inandıkları için bu işten geri duran çok kadın var. Kadınlar olarak kendimize daha fazla güvenmeliyiz. İnsan ne yapmak istediğini bilince ve kararlı olunca karşısında hiçbir şey duramıyor.”

Ceylan Karaoğlan

Birleşmiş Milletler’in kadınların tarımsal üretimde, kaynakların sürdürülebilir kullanımında, gıda üretiminde ve güvenliğinde sahip olduğu önemli konumdan hareketle ilan ettiği 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde Cargill’in kamuoyuyla paylaştığı araştırma ise gıda üretiminin yarıdan fazlasında emeği bulunan kadınların tarımdaki rolünün yeterince öne çıkmadığını ortaya koyuyor:

10-15 yıl öncesine kadar tarlada daha aktif olan kadınlar, insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması ve ekim sahalarının büyümesine bağlı olarak tarlalardaki etkinliğini yitirdi. “Teknoloji geldi, tarlalarda kadının yapacağı bir şey kalmadı” diyenlerin sayısı arttı. Tarımın aile içi geçimlik bir faaliyetten para kazandıran ticari bir işe dönüşmesi sürecinde de tarlada kadının etkinliği azaldı.
Çiftçilik aile işi sayılsa da toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam ediyor. Kadın-erkek eşit görülse de tarım erkeklerin işi olarak tanımlanıyor. Kadın takviye kuvvet gibi görülüyor. Kadınların sezgisini önemseyen erkekler, geri planda eşlerinin fikrini almaya ihtiyaç duyuyor.
Çiftçiliğin devamı erkek çocuk üzerinden tasarlanıyor

Çiftçiliğin devamı ailede kız çocuk değil erkek çocuk üzerinden tasarlanıyor. Kız çocuğunun evlenip bir başka erkekle yeni bir aile kuracağı düşünüldüğünden, ilişkili bir meslek edinse bile aileye doğrudan katkısının olmayacağı düşünülüyor.
Kıyı bölgeleri ve Çukurova’da kadınlara inananların sayısı daha fazla. Bir şekilde işin başına geçen kadınların “daha titiz, daha sabırlı olacakları” için bu işi erkeklerden daha iyi yapabilecekleri düşünülüyor.
Kadınlar tarımda aktif rol üstlenmek konusunda genellikle yeterli özgüvene sahip ve hevesli. Hemcinslerinin bu alanda faaliyet gösterseler erkeklerden daha da başarılı olacağına inanıyorlar.
Teknolojik gelişmelerle kadınların tarlada çalışma pratiği neredeyse ortadan kalkıyor, hayvansal ürünlerin üretimi kadınların işi oluyor. Hayvancılıkla uğraşılan hanelerde kadınların üstündeki yük daha da artıyor. Yoğurt, peynir gibi hayvansal ürünlerin kadınlar tarafından yapılıp satıldığı bu evlerde hayvanların bakımı ve sağımı sırasında da kadınlar daha aktif rol üstleniyor.
Hanelerin kendi üretimine yönelik yapılan bahçeler, bostanlar ve buralarda yetiştirilen ürünler de genellikle kadınların bakımı altında.

Arzu Örsel

Örsel: “Kadınlar çiftçilikte daha başarılı”

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Kurumsal İlişkilerden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Arzu Örsel, kadınların tarımda sürdürülebilirliği sağlamada önemli rol üstlendiğini söyledi. Örsel, “Cargill olarak 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı ile her zaman kadın çiftçilerin yanındayız. Çiftçi ailesinde toplumsal cinsiyet ilişkileri kadını ev içi rollerle tanımlamaya devam etse de kadınlar tarımın görünmeyen gücü. Toprağın asıl sahibi kadınlar, üretimin arka planındaki lojistiği de, mahsulün konserve, salça, yoğurt gibi katma değerli ve sürdürülebilir ürünlere dönüşmesini sağlayan da yine kadınlar. Sosyokültürel nedenlerden daha az ön plana çıkıyorlar belki ama bu işlere girdikten sonra erkeğe göre daha başarılılar” dedi.