Sorting by

×
Güncel

Temel gıda ürünlerinin ihracatına kota istiyorum; çünkü… – Hasan Öztürk

Türkiye geçen yıl 225 milyar dolar ihracat yaptı.

Bunun 25 milyar dolarını tarım ve gıda ürünleri oluşturuyor.

Gıda ürünlerinde ithalat ise 19 milyarı biraz geçmiş. Fazlalık ise 5 milyar doların üzerinde. Yani gıda sektöründe ihracatımız, ithalatımızın üzerinde hem de epeyce üzerinde.

Yatırım, istihdam, üretim, ihracat eksenli bir ekonomi modeli Türkiye’nin cari açığını kapatacaktır. Burada hem fikiriz.

Ama size bugün çok hayati bir hatırlatma yapmak istiyorum!

FAHİŞ FİYATLARIN BİR NEDENİ DE İHRACAT OLABİLİR Mİ?

Tarım üretimindeki politikanın tamamen değiştirilmeye çalışıldığı… Ekilmedik arazi bırakmadan tüm ekilebilir arazilerimizi üretime kazandırmayı düşündüğümüz bir ortamda…

Tarım üretiminde Avrupa’nın zirvesine çıktığımız şu günlerde… Bir şeyi ıskalıyor olabilir miyiz?

Tarım ve hayvancılıkta, her geçen gün ihracat ile ithalat arasındaki makas açılırken, acaba “dolar kazanalım” derken bir şeyi ihmal ediyor olabilir miyiz?

Türkiye’de özellikle market raflarında fahiş fiyatlar aldı başını gidiyor. 2021’in son baharında başlayıp, 2022’nin ilk ayında da devam eden yüksek fiyatlar, enflasyonist ortam, pahalılık aynı zamanda “ihracat ile ilgili” olabilir mi?

AÇ GÖZLÜ, FIRSATÇILAR VAR, AMA…

Türkiye’de kurnazca, açgözlüce davrananların olduğunu biliyoruz. Her fırsatı cebi için, servetine servet katmak için kullanan açgözlüler var. Kabul!

Yine, stokçuluk üzerinden, büyük paralar kazananlar da var.

Olmasaydı, son dönemde stokçulukla ve fahiş fiyatlarla mücadele için yasal düzenleme yapılmazdı. Para cezalarının üst limitleri artırılmazdı.

Fiyat artışlarıyla ilgili kurnaz ve aç gözlülerin sorumluluğu var tamam. Peki ya ihracatın fiyat artışına etkisi yok mudur?

Bize göre vardır.
ÜRETİĞİNİN TAMAMINI DIŞ PİYASAYA VERMEK, KAZANÇLI OLABİLİR, AMA…

Ürettiğinin tamamını dış piyasaya verenler, aynı ürünün içerideki fiyatını dolaylı da olsa artırmaktadır.

Örnek olsun diye söyleyeyim. Elmalı’nın elmasını, Sultandağı’nın kirazını, Ayaş’ın domatesini olduğu gibi ihracata verirseniz, elma, kiraz ve domatesin

iç piyasadaki arzını tam sağlayamayabilirsiniz. Bu durumda fiyatların artmasını önleyemezsiniz.

Geçtiğimiz hafta, kar fırtınası nedeniyle İstanbul’a giriş çıkışlar bir süreliğine durduruldu. Bu esnada, yüzlerce kamyon da İstanbul’a giremedi. Tarım ürünleri birkaç gün gecikmeyle İstanbul’a geldi ve bir anda pazardan, manavda fiyatlar arttı.

Hadi bu durum, hava koşulları nedeniyle ve bir süreliğine oldu. Yani biraz da elimizde olmayan nedenlerle oldu.

Tarım üreticisi, tüm ürettiğini dış piyasaya verince de aynısı olmaz mı? Yani, içerideki talebi karşılayacak arz sunulmayınca fiyatlar artmaz mı?

O zaman gıda ürünlerini ihraç ederek döviz kazanabiliriz. Cari açığımızı kapatabiliriz. Ama aynı zamanda iç piyasanın talebini karşılayamayınca fiyat artışına da neden olabiliriz.

Onun için bir önerim var.

İÇ PİYASANIN TALEBİNİ KARŞILAMAK İÇİN İHRACATA KOTA KONAMAZ MI?

En kısa sürede, özellikle tarım ürünlerinde ve özellikle bazı kalemlerde ihracata kota konamaz mı? Üretici ve üreticiden alıp satanlara “Önce iç piyasadaki talebi karşılayın sonra ihracata yönelin” denmeli.

Ve bununla ilgili bir yasal düzenleme yapılmalı.

Tarım Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın kafa kafaya verip yeni düzenlemeyi yapabilir.

Fahiş fiyat artışlarıyla mücadelenin bir başka boyutu olarak düşündüğümüz düzenleme ile hem ihracatımıza devam ederiz, hem içerideki talebi karşıladığımız için fiyat artışlarının önüne geçebiliriz.

Yoksa içeride pahalıya aldığımız ürünü dışarıya ucuza satarak elde ettiğimiz dövizin bir anlamı kalmaz.

Yanılıyor muyum?