Sorting by

×
Yazarlar

Tarım sorununu Atatürk nasıl çözerdi

Milletimizi kulluktan eşit yurttaşlara dönüşümünü gerçekleştirmenin öncülüğünü yapan Mustafa Kemal Atatürk’ü, sonsuzluğa uğurladığımız 10 Kasım’da sevgi, saygı ve özlem duygularımla anıyorum.

***

Önderlerin büyüklüğü salt yaşadıkları dönemde gerçekleştirdikleri başarılar ve dönüşümlerle ölçülemez. Onların büyüklüğü aynı zamanda geleceği planlama ve ışık tutmasıyla ölçülür. Mustafa Kemal Atatürk’ün günümüzde ve gelecekte de var olması, bu özelliklere sahip olmasından kaynaklanır.

Söz gelişi, Atatürk’ün milleti doyuran köylülük için de önemli düşünceleri ve eylemleri vardı. Bunlardan ilk ikisi, “Toprak Devrimi” ve “Tarımsal Kooperatifçilik” idi.

Atatürk’ün köylülük için düşünce ve eylemleri, Türk Milleti ve milletin o yıllarda bel kemiğini oluşturan ve savaş cephelerinde birlikte olduğu köylüleri iyi tahlil etmesinin bir sonucuydu.

ATATÜRK, TOPRAK DEVRİMİ’NE IŞIK TUTUYOR

Atatürk, köylülerin yaşamlarını iyileştirmek için, onların toprak sahibi olmalarının gerektiğini biliyordu. Bu amaçla yaptığı söylevlerin kimilerini şöyle sıralamak olası:

“Şark vilayetlerimizin bir kısmında ihdas edilen umumi müfettişlik isabetli ve faydalı olmuştur. Cumhuriyet kanunlarının emniyetle sığınılacak yegane yer olduğunun anlaşılması bu havalide huzur ve inkişaf için esaslı bir mebdeydir. Yeni faaliyet devremizde gerek bu havalide, gerek memleketin diğer kısımlarında toprağı olmayan çiftçilere toprak tedarik etmek meselesiyle ehemmiyetli olarak iştigal buyuracaksınız” (1 Kasım 1928, TBMM Açış Konuşması).

“Çiftçiye arazi vermek de, hükümetin mütemadiyen takip etmesi lazım gelen bir keyfiyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin istihsalatını zenginleştirecek başlıca çarelerdendir” (1 Kasım 1929, TBMM Açış Konuşması).

“Toprak Kanunu’nun bir neticeye varmasını Kamutay’ın yüksek hizmetlerinden beklerim. Her Türk çiftçisi ailesinin, geçinebileceği ve çalışacağı toprağa malik olması, behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve iman bu esastadır”(1Kasım 1936, TBMM Açış Konuşması).

“Bir defa memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilecek toprağın, hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir maliyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgesinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınıflamak lazımdır” (1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması).

KÖYLÜLERİ TOPRAK SAHİBİ YAPMAK İÇİN FIKRA EKLENDİ

Atatürk’ün yönlendirmesiyle, kuruluş yıllarında köylüleri toprak sahibi yapmaya yönelik kimi kanunlar kabul edildi. Bu bağlamda da topraksız ve az topraklı köylülerin bir kesimine toprak dağıtıldığı biliniyor. 1925 Bütçe Yasası’yla yetki alan hükümet, daha önce çıkarılan 716 sayılı yasaya dayanarak göçmenlere ve topraksız köylülerin kimilerine toprak dağıttı. Bu bağlamda Ziraat Bankası da kullanıldı. Köylüleri toprak sahibi yapmak için ayrıca 1924 Anayasası’nın 74. maddesine 1937’de çıkarılan bu yasa ile bir fıkra eklendi. Fıkra’da “Çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve Osmanlı Devleti tarafından idare etmek için istimlak olunacak arazi ve ormanların istimlak bedelleri ve bu bedellerin tediyesi sureti mahsus kanunlarla tayin olunur” yazıldı.

Atatürk’ün ölümünden sonra, 2. Paylaşım Savaşı’nın da getirdikleri olumsuzluklar eklenince çiftçiyi topraklandırma konusu, neredeyse 1945 yılına kadar askıda kaldı. 1945 tarihinde, Atatürk’ün söylevleri doğrultusunda 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edildi. Yasa, büyük toprak sahiplerinin topraklarının kamu mülkiyetine geçirilmesini, bunların bir kesimini topraksız ve az topraklı köylülere dağıtılmasını ve kırsal bölgelerde köklü değişiklikleri içeriyordu.

Daha sonra da Toprak Devrimi konusunda adımlar atılmadı değil. Bülent Ecevit döneminde kimi girişimler oldu. “Toprak Reformu” adıyla örgütlenmeler gerçekleştirildi.

Bununla birlikte, anılan  girişimler hayata geçirilemedi. Siyasete ve ekonomiye egemen olan büyük toprak sahipleri, toprak ağaları, aşiret reisleri ve şeyhler kanunun uygulanmasını engellediler.

ATATÜRK, TARIMSAL KOOPERATİFÇİLİK DÜŞÜNCESİNE DE IŞIK TUTUYOR

Atatürk, 1920’den ölümüne kadar geçen süreç içinde Türk kooperatifçilik hareketine de önderlik yapmıştır. Özellikle çiftçilerin kooperatifleşmesi konularında konuşmalar yaptığı, yasaların çıkarılmasında egemen rol oynadığı bilinmektedir.

Atatürk’ün kooperatifleşme konusunda yapmış olduğu söylevlerin kimileri şunlar:

• “Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz ziraat yapılmaz, el emeği güçtür, Birleşiniz. Böylece makine alınız” (24 Ağustos, 1925 Kastamonu).

• “Bu sene zirai kooperatif teşkilatına başlanmış olması, bilhassa memnuniyetimize mucip oluyor. Bu kooperatifleri memleketin her tarafına teşmil etmeyi ziyadesiyle iltizam ediyoruz” (1 Kasım 1929, TBMM açış konuşması).

• “Mesela; Kooperatifler. Şurada burada halk ya da münevverlerin teşebbüsü ile fiili sahasına geçen kıymetli hasılalar görülmektedir. Hükümetimizin de bu gibi teşebbüsleri takviye etmesi lazımdır. Hükümeti Cumhuriyet bu lüzumu tabii idrak etmektedir” (27 Ocak 1931, İzmir Halk Fırkası Kongresi).

• “Kanaatim odur ki, muhakkak suretle birleşmede kuvvet vardır. Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmek demektir. (…)Müstahsillerin birleşmesinden şahsi menfaatlerini haleldar olacağını düşünenler tabii şikayet edeceklerdir” (1 Şubat 1931, İzmir Ticaret Odası).

• “Kooperatif teşkilatı, her yerde sevilmiştir. Kredi ve satış için olduğu gibi istihsal vasıtalarını öğretip kullandırmak için de kooperatiflerde istifayı mümkün görüyoruz” (1 Kasım 1936, TBMM Açış Konuşması).

• Köyde ve yakın köylerde müşterek harman makinalarını kullandırma köylülerin ayrılamayacağı bir adet haline getirilmelidir. ….Ziraai sanayi bilhassa üzerinde meşgul olacağımız mevzu olacaktır. Bu arada sütçülüğe, süt sanayine önem vermekteyiz. Sırasıyla; şehir ve kasabalarımızın temiz ve ucuz süt mamulatı ihtiyacını temin edecek fabrikalar tesisinse ve bununla ahenkli bir surette köylerdeki sütleri kıymetlendirecek ve satışı kolaylaştıracak kooperatifler teşkiline çalışılacaktır” (1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması).

Özetle, Atatürk’ün özlemini çektiği, günümüzde de Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da ağırlıklı olarak egemen olan ağalık (feodalite) düzenini sona erdirecek olan toprak devrimini gerekleştiremedik. Tarımsal kooperatifçilik konularında arpa boyu yol aldık.

Bu bağlamda, Atatürk’ün Toprak Devrimi ve Kooperatifleşme düşünceleri hala güncel değil mi? Geleceğimizi şekillendirmede onların payı olmayacak mı?

Mustafa Kaymakçı

Odatv.com