Ömer Madra İklim krizine karşı ‘çığlık’ gibi bir rapor: Kaçacak yerimiz kalmadı
Gazeteci-yazar Ömer Madra, Birleşmiş Milletler’in (BM) iklim raporunu “Kısaca her şey tehlikede” diye özetlerken, savaş ile iklim krizi arasındaki bağlantıya işaret etti.
7 Mart 2022 in Gıda, Hayvancılık, Meyva, Organik Tarım, Orman Çevre, Politika, Sebze, Su Ürünleri, Tarım, Tarla 3 dakikada okunabilir.
0
Çevreci üretimde küresel hamle
0
PAYLAŞIM
6
GÖRÜNTÜLEME
Facebook’ta Paylaş
Twitter’da Paylaş
Madra’ya göre son fırsat penceresi söz konusu ve Türkiye’deki kültürel miras bile yıkım tehlikesiyle karşı karşıya.
Yangınlar, seller, fırtınalar, aşırı hava olayları, eriyen buzullar, günden güne yok olan biyoçeşitlilik, kuraklık, emisyon rekorları… İklim kriziyle boğuşan dünya, artık nefes alamıyor.
Bu durum BM bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda, bu sefer bir ‘çığlık’ şeklinde vurgulandı: “Kaçacak yeriniz kalmadı.”
34 binden fazla bilimsel makaleye atıfta bulunan kapsamlı raporda 270 araştırmacı ve yazar katkı sundu.
Rapora göre;
Kısa vadeli küresel eylemler iklim krizinin tüm zararlarını ortadan kaldıramayacak.
İklim değişikliğine karşı atılacak küresel adımlarda herhangi bir gecikme, herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için dar ve hızla kapanan bir fırsat penceresini kaçırılmasıyla sonuçlanacak.
Türkiye aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi.
Raporun ağustosta yayınlanan birinci kısmında iklim krizinin insanlık için artık ‘kırmızı kod’ haline geldiği vurgulanmıştı. Ancak ‘İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık’ başlıklı rapor, Rusya’nın Ukrayna’nın işgalinin gölgesinde kalarak hak ettiği kadar konuşulmadı.
Bu raporu, Açık Radyo’nun kurucularından gazeteci-yazar Ömer Madra’yla konuştuk.
‘Kısaca her şey tehlikede diye özetlenebilir’
İklim krizinin savaşla birleştiği bir noktada olduğumuzu söyleyen Ömer Madra, IPCC’nin raporunun kısaca “Her şey tehlikede”diye özetlenebileceğini belirtti: ’’Dünyada canlılar aleminin karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlike iklim krizi ve biyolojik kriz. Bir de tabii şu anda da gündemde olan savaşlar… Yani yeryüzünün hiç bitmeyen en büyük belalarından biri çatışma. Dünyanın izlediği Ukrayna’da Rusya saldırısı var. Bu iki tehlikenin birleştiği bir noktadayız aslında. Bu noktada IPCC, karşı karşıya olduğumuz bu iklim krizi tehlikesi hakkında en kapsamlı değerlendirme. Rapor, 34 binden fazla araştırmaya dayanıyor. The Guardian’dan Fiona Harvey’in söylediği gibi bu rapor şimdiye kadar iklim yıkımının üzerine yazılmış en kapsamlı ve ciddi uyarı. Yani insanlık için bir kırmızı alarmın da ötesine geçecek bir şey. Bu rapor, ‘Tehlikede olan ne’ sorusuna cevap olarak ‘Her şey’ demeye getiriyor. Rapora göre ‘herkes için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek’ tehlikede… Kısaca her şey tehlikede diye özetlenebilir.’’
‘Bu artık son fırsat penceresi’
İklim tehlikelerinin bazılarının artık geri dönüşü olmayan noktayı geçtiğine işaret eden Madra’ya göre derhal harekete geçilmesi gerek: ”IPCC raporunda sıcak hava dalgaları var, kuraklık var, kuraklığa bağlı gıda sıkıntısı, açlık var. Korkunç orman yangınları var, seller ve fırtınalar var… Dünya nüfusunun şu anda yarısı iklim tehlikelerine açık ve çok ciddi su sıkıntıları çekiyor. Rapora göre dünyadaki her üç kişiden birisi ölümcül sıcaklık stresine tabi. Bunun yüzyılın sonuna kadar tüm dünyanın yüzde 75’ini etkilemesi bekleniyor. Ayrıca her yıl daha fazla insanın sel tehlikesine maruz kalacağı söyleniyor. 2050’ye kadar tehlikeli kıyılarda yaşayan bir milyar insanın tehlikeye gireceği raporda belirtiliyor. Bunların hiçbirisi tek başına değil. Sıcaklıklar ve ciddi sel felaketleriyle birlikte muazzam hastalıklar da yayılacak. Bunlar gıda ürünlerini de mahvedebilecek şeyler. Raporda yosunlara ve mantarlara varana kadar her konuya değinilmiş. Suların, toprakların biyolojik çeşitliliğin kilit mekanizması olan tozlama dediğimiz, bitkiler arasındaki polinizasyonun da yıkıma uğrayacağını söylüyor. Böylece doğal dünya da çok feci bir hale gelecek deniyor. Bu felaketlerin bazılarında artık geri dönüşü olmayan noktayı da geçmiş durumdayız. Yani bu artık son fırsat penceresi. Artık uyanıp son şansımızı değerlendirmemiz gerekiyor. Çocukların yaşayabilmesi için şu anda derhal harekete geçip bunları yapmamız lazım.”