GüncelKırsalSağlık

Kansere komşu geldi!

Nimet Kıraç
Adana’nın Yumurtalık sahiline 2 kilometre arayla yapılan ikinci santral faaliyete geçmek üzere. Çinlilerin inşa ettiği santralin ilk testlerinde siyah dumanları görenler “Müneccim olmaya gerek yok, dip dibe iki santral doğanın sonu demek” diyor

İskenderun Körfezi’ndeki Sugözü Kumsalı’na inşa edilen Çinlilere ait Hunutlu Termik Santrali üretime geçmek için gün sayarken, itirazlarına kulak asılmayan uzmanlar çaresiz, bölgedeki ekosisteme ve yöreye özgü bir tür olan yeşil deniz kaplumbağalarına ömür biçiyor.

İthal kömür ile çalışacak olan santral, Çin Halk Cumhuriyeti’nin tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırma amacını taşıyan ve 70 ülkeyi kapsayan “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi kapsamındaki yatırımlarından biri. Ayrıca 2.1 milyar dolarlık hacmiyle Çin’in Türkiye’deki en büyük yatırımı. Bir proje olarak duyurulduğu ilk günden beri de tepkilerin odağında.

Çevre örgütlerine göre Paris İklim Anlaşması hedefleri doğrultusunda tüm ülkeler kömürden çıkarken böyle bir santralin -nereye olursa olsun- kurulması fikri en baştan yanlış. Buna ek olarak seçilen yer korunması gereken bir doğal hayat barındırıyor, dibinde bir termik santral daha var, ayrıca Adana halihazırda yılın yüzde 65’inde zaten kirli hava soğuyor. Teknik belgelere göre santral her yıl 2.8 milyon ton kömür ithal ederek yakacak, bir iddiaya göre de Türkiye’deki mevzuat sayesinde Çin’deki ‘sıkı’ baca gazı limitlerine uymayacak.
Dava sürüyor ama açılacak

Çinli Şangay Elektrik ve CPI Power Engineering şirketlerinin ortak girişimi EMBA Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin projesi olan santral, 2014 tarihli “ÇED olumlu” raporunun ardından 2015’te elektrik üretim lisansını almış. İnşaat 2016’da başlamış ancak 2016 ve 2020 yıllarında çevre örgütleri ve meslek odaları tarafından açılan davalar hala sürüyor. Buna rağmen santralin gelecek ay faaliyete geçmesi bekleniyor.

Sorun sadece Yumurtalık ya da Adana’yı ilgilendirmiyor. Çukurova’nın bir tarım merkezi olduğunu hesaba katınca, uzun vadeli etkilerin ülkenin her köşesine ulaşacağını varsayabiliriz. Ama ilk fatura tabii ki yakın çevreye, özellikle bu suların kadim sakinleri yeşil deniz kaplumbağalarına çıkacak.

Pamukkale Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yakup Kaska, aynı zamanda DEKAMER yani Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’nin başkanı. Santralin yakın çevresini doğrudan etkileyeceğini söyleyen Kaska özellikle yeşil deniz kablumbağası Chelonia mydas’ın bu bölgede ürediğini belirterek “Özellikle Mersin, Adana, Hatay ve Kıbrıs kumsalları, yeşil deniz kaplumbağalarının hem ürediği, hem beslendiği hem de kışladıkları alanlar. Bu bölgelerde deniz suyunun ısınması ve denizdeki kirlilik, kaplumbağaların denize çıkmasını etkileyecektir. Aynı zamanda suların ısınması, türün daha çok dişi yavrulamasına sebep oluyor, bu da türün devamlılığını etkileyecektir” diyor. Suların ısınmasının sebebi, termik santralin içindeki cihazları soğutmak için kullandığı ısınan suyu tekrar denize salarak deşarj etmesi.

Yakup Kaska

Dünyadaki deniz kaplumbağalarının yüzde 5’ini barındıran Akdeniz’in, bin civarı dişi yeşil deniz kaplumbağası ile 4-5 bin civarında yuvalama alanına ev sahipliği yaptığına dikkat. çeken Kaska, Türkiye’nin Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşam Ortamlarının Korumansı Sözleşmesi’ne 1984’te taraf olduğunu hatırlatıyor: “Biz bu yeşil deniz kaplumbağalarının yuvalama, beslenme ve kışlama alanlarını korumayı taahhüt ediyoruz. Proje, bu taahhütle ters düşüyor. Türkiye’nin tarafı olduğu Paris İklim Anlaşması’yla da ters. Dolayısıyla ülkenin çizmiş olduğu karbon emisyon sınırı vizyonuyla da uyuşmayan bir yatırım.”

Yani Hunutlu sadece deniz kaplumbağalarının değil, bölgede yaşayan halkın da havasını, suyunu ve toprağını aynı anda riske atıyor. Buna cevaben ortaya çıkan “Adana’ya temiz hava” kampanyası dahilinde santralin yapımına karşı 2021’in sonbaharındaki rakama göre 100 binden fazla imza toplanmış. İçinde Adana Tabipler Odası ve Doğu Akdeniz Çevre Platformu da olan 20’den fazla sivil toplum kuruluşu proje gündeme geldiği ilk günden itibaren kamuya raporlar sunup Çin bankalarına mektuplar yollayarak inşaatın durdurulmasını talep etmiş.

Kentte ve kırsalda daha adaletli ve demokratik süreçlerin gelişmesi için araştırmalar yapan İstanbul merkezli Mekanda Adalet Derneği’nin ocak tarihli raporunda projenin sırasıyla 1.5 km, 2.6 km ve 2.8 km mesafede bulunan Sugözü Köyü, Herekli Mahallesi ve Demirtaş Köyü’nü doğrudan etkileyeceği belirtiliyor. Raporda “Termik santralin faaliyette olacağı süre boyunca 2 bin kişinin hava kirliliğinden kaynaklı sağlık sorunları ile hayatını erken kaybedeceği öngörülüyor.”

Evi Hunutlu’ya birkaç kilometre uzaklıkta olan Hasan Aydın, mayısın üçüncü haftasında karşılaştığı manzarayla sarsılmış. Santralde test yapıldığı tahmin edilen anlarda bacalardan çıkan siyah duman, onun için karanlığın habercisi. Yazlarını 17 yıldır Yumurtalık’taki yazlığında geçiren emekli Hasan Aydın “İSKEN termik santrali başlı başına bize sıkıntı veriyordu, bir de bu geldi, artık yaşanmaz hale geldi burası bizim için” diyor. “Oradaki santrallerin çalışması demek kanser demek, doğayı katletmek demek. Hele öyle devasa bir santralden dip dibe iki tanesinin olması, doğanın sonu demek. Bunu görmek için müneccim olmaya gerek yok” diyen Aydın “Özellikle EMBA’nın burnumuzun dibinde olması çocuklarım için, torunlarım için endişelendiriyor. Orası bizim yaşam alanımız. Zamanımızın çoğunu orada geçiriyoruz. Termik santrallerin kapatılmasını istiyoruz” diye bitiriyor sözlerini.

Hasan Aydın

Dr. Sadun Bölükbaşı, Çevre ve Tüketiciyi Koruma Derneği, yani ÇETKO’nun başkanı. Ailesinin Hatay’ın yine körfezde yer alan Erzin ilçesinde yaşadığını ve Erzin’in rüzgarın yönünden dolayı körfezdeki endüstriyel yığılmadan en çok etkilenen yer olduğunu anlatan Bölükbaşı, kömür yakıldığında ortaya çıkan maddelerin havaya, suya ve toprağa karışacağını söylüyor. “En iyi filtreleri kullanacağız deseler de, asla yüzde 100 koruyamazlar. Bu yüzden bu santralin faaliyete girmesiyle bölge olarak hepimiz sağlık açısından etkileneceğiz” diyor.

Sugözü Köyü’nden 57 yaşındaki Osman Arslanbay ile 46 yaşındaki eşi Perihan Arslanbay bahçeleriyle uğraşırken karşılaştığımda, konunun Hunutlu olduğunu duyunca önce bir geriliyorlar ve santrali istemediklerini söylüyorlar. “Biz yatırıma karşı değiliz, ama zararı çok olacak bunun, farkındayız” diyen Perihan Arslanbay, eşinin santral kurulurken sulayıcı olarak tesiste görev yaptığını söyleyerek sözü ona paslıyor. Osman Arslanbay, EMBA açıldığı zaman yerel halka istihdam sağlamazsa, kapısında bitecek bir muhalefete hazır olması gerektiğini söylüyor.

Yumurtalık Limanı’nda konuştuğum, ismini vermek istemeyen bir balıkçı “Buranın yüzde 60-80’i balıkçılıktan geçiniyor. Senin körfezin ölmüş, kimin umrunda? Gidip kendi memleketine kursun kardeşim. Kimse memnun değil. Balıkçılara yardım edilmesi gerekiyor” diyor. Eskiden iki posta balık ile evdeki dokuz kişinin geçinebildiğini anlatan vatandaş, bugün ne kadar tutsa da geçimini sağlayamadığını ekliyor ve İskenderun’da bulunan İSKEN Sugözü Termik Santrali zamanında çevrecilerin ve köylünün çevreci bir alan savunması için eyleme gittiğini ancak jandarmanın müdahale ettiğini ve kimilerinin gözaltına alındığını anlatıyor.

Balık da yok balıkçı da…

Yumurtalık Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Musa Vay, doğup büyüdüğü bu sahil ilçesinde artık neredeyse hiç balık olmadığını, kooperatif 25 yıl önce kurulduğunda yaklaşık 95 balıkçının kayıtlı olduğunu, bugünse balıkçı sayısının 40’a düştüğünü söylüyor. “Faydası, iş imkanı getirmesi. İSKEN bize hala ağ yardımı yapıyor. Mesela şu vinci onlar yaptılar” diyen Vay “Neden bir enerji şirketi ağ yardımı yapıyor?” sorusuna, yüzünde bir gülümsemeyle susarak cevap veriyor. Sonra şöyle ifade ediyor hislerini: “Aç 50 sene yaşayacağıma, işim olsun, 40 sene yaşayayım. EMBA’nın açılması zararlı olsa da faydası olur. Çocuklarımız var, yeğenlerimiz var. Burası Dilovası’na dönerse de, Allah büyüktür. Yani şimdi konuşursam çocuğumu nasıl işe sokacağım? Altın kafese de koysan, kuş ölecek.”

55 yılda 200 bin erken ölümün nedeni

Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’ın Türkiye’deki termik santrallarin son 55 yılda insan sağlığı üzerine etkilerini inceleyen raporunda ürkütücü tespitler var. Rapora göre 1965 ila 2020 arasında 16 kentte çalışan 29 termik santral yaklaşık 200 bin erken ölüme, 17 bin 661 erken doğuma, 62 milyon iş günü kaybına ve 4 trilyon 8 milyar lira sağlık maliyetine yol açtı. Kömür santralleri ayrıca akciğer, kalp ve damar hastalıkları ve kanser riskini artırıyor.

Yumurtalık’ta 2009’da sadece 5 kanser vakası tespit edilmişken, İSKEN Termik Santrali açıldıktan sonra sadece 10 yıl içinde vaka sayısı 12’ye, görülen kanser tipi sayısı ise 4’e katlanmış. Organik buğday ve çilek üretiminde bir dönem önce olan bölgede 10 yıldır organik tarım da yapılamıyor.

Adana’da küçük Çin

Santralin etrafında yürüyüşe çıkan Çinli çalışanlar, arabanın yanından selam vererek geçtikten sonra sahile yol alıyorlar. Santralin kapısına kurulan birkaç manav tezgahı ve çadırının önündeki mangalda kebap yapan tatlıcının müşterisi Çinliler. “Ni hao” sesleri arasında karşıladıkları Çinli mühendisler, gülerek bana bakıp beni telefonla çekmeye başlıyorlar. Akşamları beyaz konteynere Çin gazinosu kurduklarını dinliyor, çocukluğunun yazlarını Yumurtalık’ta geçirmiş birisi olarak duyduklarımı ilgiyle karşılıyorum.

Anlatılanlara göre Çinliler Sugözü Köyü’ne de ziyarete geliyorlar. Hırdavatçının tabelasında kocaman Çincesi de yazıyor. 62 yaşındaki Sıtkı Arslanbay’ın bakkal dükkanının girişindeki kırmızı yazı da Çince “bakkal” diyor. Arslanbay oğlunun Çince konuşmaya önceden beri meraklı olduğunu ve artık Çince konuşabildiğini söylüyor. “Tavuk almak isterlerse kanat çırpar gibi yaparlar, koyun isterlerse de boğaz kesme hareketi yaparlar, öyle anlaşırız işte” diyor.

51 kömürlü 20 de sıra bekleyen var

İklim kriziyle mücadelenin en önemli ayaklarından birinin fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi olduğunu artık herkes kabullenmiş durumda.

Covid-19 sonrası dünyada 26.8 GW’lik santral kapatılırken, yüzde 56’sı Çin’de olmak üzere 45 GW’lik kömür santrali işletmeye alındı. 27 AB ülkesi 2021’de rekor düzeyde termik santral kapattı. Almanya 5.8 gw ile başı çekerken, Portekiz 1.9, İspanya ise 1.7 GW’lik santrali devre dışı bıraktı. ABD de geçen yıl 6.4 ila 9 GW’lik tesisi emelki etti.

Türkiye’de kömür ve linyitle çalışan, toplam 20 MW güç üreten 51 kayıtlı santral var. Tüm enerji üretiminde kömürün payı yüzde 20, üretilen enerjinin tüketim içindeki payı ise yüzde 35. Aktif santrallerin yanı sıra yapım aşamasında olan, üretim lisansı almış, ön lisans aşamasında ya da planlanan 20 proje daha bulunuyor.

Çin’in 2.1 milyar dolarlık yatırımıyla inşa edilen Hunutlu Termik Santrali iki adet 660 MW’lik güç kapasitesine sahip. 6 bin 410 metrekarelik bir alan yayılan santral yılda 11.5 milyar kw/saat elektrik üretecek, 500 kişiye iş imkanı sağlayacak.

Peki kim koruyacak?

Yumurtalık sahilinde gün batımında yürürken karşınıza çıkan kocaman afişte “Deniz kaplumbağalarını koruyun. Deniz ekolojisini koruyun” yazıyor. Bu çağrıyı çerçeveleyen logolar, Çin devletinin enerji kurumlarına ait. Afiş, sahilden denize uzanan ve üzerindeki bantlardan, faaliyete geçmek için gün sayan Hunutlu Termik Santrali’ne ithal kömür aktarılan devasa iskeleden sallanıyor.