Ziraat Mühendisi Hakan Bodrumlu Yazdı; ”Olan oldu…”
Son günlerdeki hava koşulları çok sert geçtiği için yetiştirilen ürünlerin hasatları bir hayli zorlaştı. Öğle vakti tarlalara ancak girilebildiğinden toplanılması istenilen miktarın çok altında ürün hasat ediliyor. Öğleye kadar don olayı meydana geldiğinden tarlalara girilemiyor. Hoş tarlalara girilse dahi zaten zor olan çalışma koşullarının üzerine bir de soğuk hava eklenince tarlalarda çalışan emekçilerin üzerine binen yük bir kat daha artıyor.
Hava koşulları nedeni ile yetiştirilen ürünlerin zarar görüp ekonomik değerini yitirmesi de üreticilerin canlarını acıtıyor ki bu sebeple piyasaya arz edilen ekonomik değeri olan mal miktarı da azalıyor.
Tarladan sofralarımıza kadar geçen süreçte malların lojistiğinde yaşanan sıkıntılar da tüm bunların üzerine eklenince doğal olarak fiyatlar katmerlenip artıyor.
Hali hazır da elektriğe zam,
Doğalgaza zam,
Kiraya zam,
Akaryakıta zam üstüne zam gören vatandaş,
Maaşı denkleştirmeye çalışırken, bir şok da çarşıda pazarda yaşıyor.
Ispanak 15
Pırasa 10
Patlıcan 30
Fasulye 35 liraları görünce, sebzesinden kısmazsa,
ya meyvesinden,
ya da zeytininden, peynirinden kısıyor.
Hoş şu sıralar peynir hayal oldu.
Zeytini Kemal Sunal gibi ekmeği sıvazlayıp kokusunu alarak tüketiyor.
Bunların karşısında almış olduğumuz önlemler ise yaş sebze ve meyvenin ihracatının kısıtlanmasına yönelik bir paketi cebimizde tutmak.
Amaçlanan dışarıya giden yaş sebze meyvenin yurt içinde kalıp arzını arttırmak ve fiyatları düşürmek.
Peki elimizde tutup arkamızda sakladığımız bu sopanın bir faydası olur mu?
Koskoca bir “ıı ııııı ” olmaz.
Çünkü üretimimiz az ve maliyetler çok fazla, yapılan hamle hadi fiyatları şimdilik azıcık düşürdü ve günü kurtardı diyelim, zaten az miktarda üreten çiftçinin alın terini hiç etmek, onları küstürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Ne yapılması gerekir?
Şahsen benim gibi bir gariban bile kış şartları gelince bu tür sıkıntıların olacağını aylar öncesinden biliyordu. Bunu sorumlu kişilerin öngörememesinin çok büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Bilmem kaçıncı yüzyılda hala lojistik sıkıntıların halledilememesi, şehirler arası yaş sebze meyve hareketinin bu gibi özel durumlarda nasıl yapılması gerektiğinin planlanmamış olmasının faturası dar gelirli gariban vatandaşın bir hayli delik cebinden çıkıyor. Bunun için o yolların aksamaması gerekiyor…
En önemlisi de üretim planlaması,
Neyi?
Nerede?
Ne kadar?
Ne zaman?
Üreteceğini bilmen gerek…
Bilemeyince tamda böyle oluyor.
Ayıkla pirincin taşını…
Kaynak: İZGAZETE