Zeytinin bir canlı olduğu unutuldu
Zeytin hem bir ağacın meyvesi olarak hem de kültürel anlamı ile insanlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Geçmişten günümüze aklın, sadeliğin ve barışın simgesi olarak tasvir edilmiş; tüm bu tasvirlerden dolayı da mitolojide kutsal ağaç olarak kendine yer bulmuştur.
Zeytinin kültüre alınarak ehlileştirilmesi, M.Ö. 4000 yıllarına dayanır. Lübnan, Kıbrıs ve Girit’te başlayan zeytinyağı üretimi Tunç Çağı’nda Anadolu ve Mezopotamya’ya yayılmıştır. Zamanla Akdeniz Havzası geneline, oradan da İspanyollar aracılığıyla Amerika ve Avustralya’ya yayılımını sürdürmüştür. Zeytin, tipik bir Akdeniz bitkisi olması nedeniyle, geçmişten günümüze Güney ve Ege Anadolu kültürlerinin en önemli tarımsal ürünü olmuştur.
Küresel zeytin üretiminin yüzde 15.2’sini karşılayan ülkemiz için zeytin, 2021 yılında 556 bin ton sofralık, 1 milyon 183 bin ton yağlık zeytin üretimi ile önemli bir istihdam ve gelir kaynağıdır.
Çok özel bir değer
Günümüzde zeytine duyulan saygı ve gösterilen ilgi küresel düzeyde sürekli artış göstermektedir. Zira zeytinlikler üretimin yanı sıra ekosistem, peyzaj, çevresel ve miras değeri yönünden de özel değer taşımaktadırlar. Ekolojisi ve iklim istekleri gereği dünyada ve ülkemizde kuruluş alanlarının genişletilmesi imkanları oldukça sınırlıdır. Bu nedenle mevcut varlıklarının korunması daha da önem kazanmaktadır. Bugünlerde yaşanmakta olan savaş ile birlikte daha bilinir hale gelen ülkemizin yağ açığı ile bu önem daha da artmıştır.
Kalkınma ve büyüme odaklı ekonomi politikalarında doğa ne yazık ki bir ham madde alanı olarak görülmektedir. Bugün dünyada ve Türkiye’de canlı sağlığını tehdit eden ve ekonomik yükünü toplumların omuzlarına yükleyen şiddetli kuraklıklar, orman yangınları, sel felaketleri doğanın ekolojik işlevlerini hiçe sayan bu politikaların bir sonucudur. Bugün yüz yüze kaldığımız ekolojik kriz, bir an evvel doğanın bir kaynak olarak görülmesi anlayışından vazgeçilmesini zorunlu bırakmaktadır. Özelde iklim krizi, genelde ekolojik kriz, yaşamın sürdürülebilirliğinin sağlanması için insanlığın dersler çıkarması gerektiğini gözler önüne sermektedir.