Üstün arıların genlerini çaldılar – Fatih Çekirge
HABERİ okuyunca büyük bir şaşkınlıkla sordum:
“Kim böyle bir hırsızlık yapar?”
Dahası…
“Bu sıradan bir hırsızlık olabilir mi?”
Mutlak üstün arıdan anlayan, üniversite ile bakanlığın kovanlarda arıların genleri üzerine çalıştıklarını bilen birileri olmalı…
Edirne DHA’dan Mehmet Yirun ve Şafak Taşoyar’ın haberini okuyun, siz de karar verin:
“Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Veteriner Fakültesi ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın arı hastalıklarına son verilmesini amaçlayan projesi kapsamındaki kovanlarına saldırdılar. Yaklaşık 4 milyon arı öldü. Prof. Dr. Mustafa Necati Muz, ‘Burada sadece hırsızlık yapılmadı. Yıllardır biriktirdiğimiz genetik ırklar, projenin verileri de çalınmış oldu. Genetik materyal olan kovanlardan ana arılar çalındı’ dedi.”
Tanıma bakar mısınız?
“Genetik arı materyalleri” çalınmış.
Bu konuda bilimsel temeli olmayan birileri böyle bir hırsızlık yapabilir mi?
Çok merak ediyorum… Acaba bu “genetik hırsızlığın” arkasından kim çıkacak…
Üstün arıların genlerini çaldılar
10 YAŞINDAKİ YAZARIN İMZA GÜNÜNDEN: ‘DÜNYADA GEÇİRDİĞİM EN GÜZEL GÜN’
METE masasına gelen okuruna baktı. Kitabının ilk sayfasını açıp imzaladı…
Ve ne hissettiğini soranlara şöyle dedi:
“Bugün dünyada geçirdiğim en güzel günlerden biri…”
Bayıldım bu söze…
Mete Bulut daha 10 yıl olmuş bu gezegene geleli… Ve “dünyada geçirdiğim en güzel gün” diye bir ifadesi var.
Ne çok ihtiyacımız varmış bu söze…
Dünyayı kendi ebedi malı zannedenler için ne güzel bir hatırlatma…
Tuzla Deniz Harp Okulu Barbaros Ortaokulu 3’üncü ve 4’üncü sınıflardan 60 öğrenci her yıl bir şölenle yazdıkları kitapları imzalıyorlar…
Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın büyük desteği var. Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Erhan Aydın orada. Veliler orada.
Ve çocuklar yazdıkları kitapları imzalıyorlar.
Bir belediye… Bir okul… Daha ne yapsın.
Başkan Yazıcı’ya “Bravo”…
Donanmamızı da kutluyorum… Okul Müdürü Meral Nayır’ı alkışlıyorum.
Üstün arıların genlerini çaldılar
Haberin Devamı
‘AH BENİM SARI KIZIM BEN SENSİZ NE YAPARIM’
NESİBE Anne 7 yıl önce eşini kaybetti. 3 çocukla ortada kalmıştı.
Bütün geçim kaynağı Sarı Kız adlı ineğiydi…
Sütünü satarak yaşıyorlardı.
Ama önceki sabah ineği otlarken bir anda yere yığıldı. Nesibe Anne gözlerine inanamadı. Hayatı oraya yığılmıştı. Çocuklarının geleceği oraya yığılmıştı.
Koşarak gitti Sarı Kız’ın yanına…
Eğildi. Öptü. Kokladı…
Sonra DHA’dan Yaşar Kaplan şöyle geçti haberi:
“Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Nesibe Durna’nın tek geçim kaynağı ineği, merada otladığı sırada aniden fenalaşarak öldü. Nesibe Ana, ‘Mahvolduk. Sütünden kazandığım parayla çocuklarıma bakıyordum. Şimdi çaresiz kaldım. Yetkililerden bize yardım etmelerini istiyorum’ dedi.”
İşte böyle arkadaşlar.
Kimisi bir günde milyarlarca lira Bitcoin kaybeder, kimisi dev yatını kaybeder.
Kimisi de böyle tek hayatı olan “Sarı Kız”ını…
Umarım Nesibe Ana’ya devletin şefkat eli uzanır…