Ülkemize mesleğimiz adına bir çok yenilikleri kazandıran Tahir Yavuz Beyle keyifli bir sohbet etme imkanı bulduk
Mesleğimizin duayen ve girişimci ismi Veteriner hekim Tahir Yavuz Bey ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Bizi bilgilendiren, mesleğimizin dünü, bugünü ve yarını hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayan güzel bir röportaj oldu. Bu süreçte biz çok keyif aldık, umarım sizler de bizim kadar keyif alırsınız.
Tahir bey merhaba. “Veteriner hekimlerin sesi” platformu ve “Semptom dergisi” olarak yoğun gündeminize rağmen bize vakit ayırdığınız ve sorularımızı cevaplandırdığınız için için teşekkür ederiz. Dilerseniz Röportajımıza geçelim. Tahir YAVUZ kimdir, okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız.
1979 yılında İstanbul Veteriner Fakültesinden mezun oldum. Mezun olduktan 1 ay sonra Bursa Veteriner İşleri Müdürlüğüne bağlı Hayvan Hastanesinde göreve başladım. Şimdiki meslektaşlarıma bu durum ilginç gelebilir ama o zamanlar öyleydi. Sonraki yıllarda hep kuruluşlarda bulundum.
Bursa Veteriner Fakültesinin (Şimdi Uludağ Veteriner Fakültesi) kuruluş yıllarında oradaydım. Daha sonra Pınar Et ‘in kuruluş yıllarında ve ilk çalışma yıllarında oradaydım. 1988 ‘de şimdiki ortaklarımla EgeVet’i kurduk. Şimdi 3 şirketimiz var. EgeVet dışında AtaFen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin çalışmalarını sürdürüyoruz. 1988 ve 1998 yılları arasında 10 yıl, part time ABD Yemlik Tahıl Konseyi’nin danışmanlığını yaptım.
Mesleki örgütlerde, İzmir Ticaret Odası Meclisinde görev aldım. Hala SETBİR’de yönetim kurulu üyesiyim. Ayrıca sosyal derneklerde ve platformlarda çalışmalarımı sürdürüyorum. Gazetelerde köşe yazıları yazıyor ve Tv programlarında bilgi paylaşımlarında bulunuyorum.
Tahir bey, Atafen ve Sürü yönetimi şirketlerinin kurucusu ve yöneticisi olarak yoğun bir hayat temponuz var ama onlarca Tv programının yapımcısı, sunuculuğunu yaptınız/yapmaktasınız. Pek çok kanala ve programa da uzman konuk olarak katılmaktasınız. Ayrıca yayınlanmış pek çok kitabınız var. Tüm bunlara nasıl vakit buluyorsunuz.
Dediğiniz konulara ortaklarım sayesinde vakit ayırabiliyorum. Şirket ile ilgili konuların birçoğunu ortaklarım üzerlerine alıyorlar ve bana vakit sağlıyorlar. Ben de mesleki ve sosyal konulara zaman ayırabiliyorum. Yıllardan beri yazdığım köşe yazılarını ise kitaplaştırarak kalıcı bir hale getiriyorum.
İşiniz gereği yurt içi ve yurt dışı seyahatleriniz oluyor. Ülkemizdeki veteriner hekim algısı ile yurtdışında ki veteriner hekim algısı arasında ne gibi farklılıklar var.
Yurtdışında birçok veteriner hekim ile temasım var. Onların çalışmalarını biliyorum. Veteriner hekim ABD’de çok saygın ve çok kıymetli. Çiftliklere genel olarak ayda bir ziyaret yapıyorlar. Saat ücreti ile çalışıyorlar. Saati 250 dolar. Pet hayvanları konusunda da çok iyi durumdalar. Ancak onları büyükbaş hayvancılık işletmelerine hizmet eden veteriner hekimler kadar iyi bilmiyorum. Ancak duyduğum kadarıyla onların durumları çok iyiymiş. Çünkü veteriner hekimlerin büyükbaşa değil pete yöneldikleri konusunda şikayetler var. Hatta büyükbaşa nasıl yönlendirilebileceklerini düşünüyorlar.
Veteriner fakülteleri ABD’de 2 kademeli. İlk kademe 4 yıl. İsteyen 4. yıl sonunda mezun olabiliyor. Bizdeki Zooteknist gibi. 3 yıl daha okuyan Veteriner hekim oluyor. Ancak konuştuğum veteriner hekimlerden aldığım bilgiye göre, 7 yılda mezun olabilen veteriner hekim yokmuş. Genellikle 7.5 yılı buluyormuş. Mezun olan veteriner hekimleri yere göğe koymuyorlar.
“Atafen Akademi Çiftliği” çalışmanız var. Basından öğrendiğimiz kadarıyla yapımı devam ediyor. Bu çiftlik ne zaman bitecek ve “Atafen Akademi Çiftliği” nin kuruluş amacı nedir.
AtaFen Akademi Çiftliği bitti. Manisa’daki eski çiftliğimizden hayvanlarımızı buraya naklettik. Kuruluş amaçlarımız birkaç tanedir. Birincisi; akademi çiftliği bir demonstrasyon çiftliğidir. Sürü yönetimi şirketinin bayisi olduğu İsveç firması DeLaval’ in alet ve malzemelerini kullanmak ve göstermek için kurduk.
İkincisi; Türkiye’de bilinmeyen, üzerinde durulmayan havalandırma, hayvan refahı, doğru barınak dizaynı, doğru besleme uygulamaları, koruyucu hekimlik, sürü yönetimi uygulamaları gösterilecek ve bu konuda çiftliğin adına uygun olarak seminerler verilecek. Çiftlikte bu seminerler için eğitim salonları hazırlandı.
Üçüncü konu ise çiftliğimizin “Ari İşletme” olması ile ilgilidir. İşletmemizin Ari olması dolayısıyla bizim için büyük bir önemi vardır. Bildiğiniz gibi; ülkemizde Ari işletmelerin sayısı çok azdır. Bu yönden bakarsak AtaFen Akademi çiftliği ülkemizin nadide işletmelerinden biridir. Biz Ari işletmede embriyo transferi yapmayı sürdüreceğiz. Çünkü zaman zaman boğa istasyonumuza damızlık boğa temini için embriyo transferi yaptık ve yapacağız.
Öte yandan aşı üretim bölümümüz için “hiperimmun antiserum” yapmak üzere hazırladığımız danalarımız var. Onlardan plazma alıyoruz. Daha sonra AtaFen aşı ünitesinde antiserumlar hazırlayıp, ülkemizin önemli bir ihtiyacını karşılıyoruz. Bütün bu işlemlerin Ari İşletmelerde yapılması şarttır. AtaFen Akademi Çiftliğine bu yönden de ihtiyacımız var.
Bir röportajınızda “paranız bitebilir ama projeleriniz bitmemeli” diyorsunuz. Bundan sonra ki projeleriniz neler.
Ülkemizi ilk defa birçok aşı ve antiserum ile biz tanıştırdık. Özellikle ABD’de gidip gördüğümüz yeniliklerin tümünü ülkemize getirmek için gayret ettik. Önce ithalat ile başladığımız gayretlerimizi daha sonra üretime yönlendirdik. Şimdi ise aşı ve antiserumları artık ülkemizde üretiyoruz. Bu işin ucu buzağı yok. Daha çok aşı ve antiserum üretmemiz gerekiyor. Çünkü ihtiyaç var. Aşı üretim bölümümüz şu anda sadece bakteriyel aşı üretmek için uygun. Bakteriyel aşılardan daha birçok aşı üretilecek. Hepsi sırasını bekliyor. Proje halinde.
Diğer yandan yıllarca devlet tarafından yapılan suni tohumlama hizmetleri 1985 yılında özel sektöre de açıldı. Biz suni tohumlama konusunda uygulayıcı ve sperm ithalatçısı olduk. Sperm ithalatımız yıllardan beri sürüyor. 1985’ten 12 yıl sonra ilk özel sektöre ait boğa istasyonu ve sperma üretim merkezini EgeVet olarak biz kurduk. Daha doğrusu bu cesareti biz gösterdik. Şuanda tescilli ismi EgeVet Boğa İstasyonu ve Sperm Bank’tır. Burada da amacımız “Genomik” Boğalarımızın sayısını arttırmak ve ırk çeşitliliğini çoğaltmaktır.