Sorting by

×
GüncelKırsal

Tuz Gölü’nde nafile çaba: Ya tutarsa

Utku Perktaş*
Geride bıraktığımız günlerde kuruyan Tuz Gölü’nü canlandırmak için 2 bin 500 kamyon kar taşıyarak göle müdahale ettik. İyi mi yaptık? Göl kurtulacak mı? Bu soruların cevaplarını vermeden önce Türkiye’nin sulak alan karnesine bakalım.

1971 yılında imzalanan ve sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası Ramsar Sözleşmesi’ne göre Türkiye’de sadece göller ve iç sulak alanlarımızı düşündüğümüzde 7170 kilometrekarelik yüzölçümüne eş değer alan bulunuyor. Bunların 13 tanesi yine Ramsar Sözleşmesi’ne göre uluslararası düzeyde korunuyor. Açıkçası Türkiye, iç ve kıyı sulak alanları bakımından komşularıyla karşılaştırıldığında eşsiz bir coğrafya. Hatta Türkiye’nin bu alanda tek rakibi Rusya. Fakat Rusya’nın geniş yüzölçümünü düşündüğümüzde karşılaştırmanın da çok adil olmayacağı aşikar. Peki, bu alanlar ne durumda? Çoğu kuraklık, sürdürülebilir olmayan tarımsal faaliyetler, bilinçsiz su kullanımı ve kirlilik sonucu hızla kuruyor, yok oluyor.

140 bin kuyu su çekiyor
Türkiye’de son 120 yıl içinde en az 1.3 milyon hektar, yani Van Gölü’nün üç katı kadar sulak alan kayboldu. Sulak alanlarımızı, yani dünyadaki vadesiz hesabımızı sularını çeke çeke kuruttuk. Kalanlar ise doldurularak ya da kirletilerek ortadan kalkıyor.

Dünyada benzerine az rastlanan Tuz Gölü, çevredeki yerleşim yerlerine göre yaklaşık 100 metre çukurda kalan bir göl. Bu sayede çevreden gelen yüzey sularıyla besleniyor. Gölün esas kaynağı ise yer altı suları. Ancak bu ye raltı sularının bölgede aşırı kullanımı nedeniyle de büyük tehdit altında. Konya kapalı havzasında 2010 yılında toplam 27 bini belgeli ve 66 bini kaçak kuyu rapor edilmişti (WWF 2010). Bu sayı giderek arttı. Doğa Derneği’nin hazırladığı rapora göre günümüzdeki kuyu sayısı 140 bine ulaşmış durumda ve bunların sadece 35 bini belgeli. Bu kuyuların tamamı insan ihtiyaçları ve yoğun tarımsal faaliyetler için kullanıyor. Özellikle şeker pancarı üretimi yoğun su kullanımına neden oluyor. Tüm bu nedenlerle Tuz Gölü kendini besleyen, yenilenemeyen yer altı suyunun tükenmesi nedeniyle benzersiz su kalitesi özelliklerinin yanı sıra eşsiz biyoçeşitliliğini de hızla kaybediyor. Bunun en iyi kanıtlarından biri Tuz Gölü havzasında oluşan obruklar. Havzada yer altı sularının tükenmesi sonucu geçtiğimiz yıl 600 kadar obruk oluşumu gözlendi.

https://gazeteoksijen.com