Sorting by

×
GıdaGüncel

Türkiye’de Gıda Güvenliğinden Bahsedilebilir mi?

Gıda güvenliği kavramı, insanlarla sağlıklı birer yaşam için önemli ve gerekli yiyecekler sağlanması olarak tanımlanabilir. Her ülkenin ekonomik güvenliğinin de önemli bir parçası. Basit bir denklemle, ekonomik güvencenin olduğu bir ortam sağlanmadığı sürece, gıda güvenliğinden de söz etmek mümkün değil.

Gıda güvenliği dört ana bileşenden oluşuyor:

Gerçeklik: Gıda arzı/talebi ve ticaret
Erişebilirlik: GSYH, işsizlik, ekonomik büyüme ve yoksulluk oranı
Tüketim: Eğitim, sağlık, altyapı ağı
İstikrar: Gıdanın fiziksel ve ekonomik bulunabilirliği

Türkiye gibi “gelişmekte olan ülke” sıfatını taşıyan yerlerde, sürdürülebilir gıda arzı ve tüketiminin sağlanması için, güçlü ekonomilere ihtiyaç var. Ancak yoksulluk bir politika olarak uygulanmaya başlandığı vakit, yiyecek sağlamada iç talep bile karşılanamıyor ve bu durumda ithalata başvuruluyor.

Türkiye’de uzun yıllardır ne yazık ki yönetimler tarafından düzenli bir gıda ve tarım politikası uygulanmıyor. Politika, yalnızca kısa vadeli ve fiyat üzerinden yapılıyor. Marketteki soğanın raf fiyatı artınca, ithalata başvuruluyor tüketicinin eleştirilerini bastırabilmek için. Çözüm burada basit, yalnızca “yaptım, oldu” denilebilecek bir metotla çözülemez. Zaman gerek, orta ve uzun vadeli politikalar geliştirilmesi gerek.

Çiftçi bugüne kadar nasıl mı hareket ediyor?

Onlar da yönetimden gördükleri şekilde, fiyat üzerinden hareket ediyorlar. Bir sene soğan fiyatının 7 lira olduğunu görüp, sonraki sene için soğan ekiyor daha fazla para kazanabilme umuduyla. Fakat bilmediği şey, bunu ülkedeki neredeyse her çiftçinin eş zamanlı şekilde yapması. Bu durumda bir arz fazlası ortaya çıkıyor, soğanın kilosu tarlada 50 kuruşa kadar iniyor, oysa kilo başı maliyet belki 70 kuruştan aşağı değil. Soğanını daha aşağı fiyatta vermemek için bekliyor, belki haftalar geçiyor ve soğanlar çürümeye yakın ya çok büyük sos, baharat üreticilerine çok daha aşağı fiyattan vermek zorunda kalıyor, ya da tarlasında toplamadan bırakıyor. Bir sonraki sene için de aynı senaryo tekrarlanıyor.

Çözüm ne?

Öncelik olarak yapılması gereken, toprak ve iklim analizi. Nerede, ne yetişir, ne kadar verim alınır gibi sorular sorulduktan sonra, o yöreye her açıdan en yüksek kaliteyi sağlayacak ürünlerin ekiminin sağlanması gerek. Çiftçiyi bu konuda eğitmek gerek. Ayrıca tarlasına sadece bir ürünü ekmemesini de öğretmek gerek. Monokültürel şekilde üretim yapılan tarlalar, yalnızca endüstriyel tarım şirketlerinin altından kalkabileceği bir iş. Çünkü zaten onu katma değerli bir ürüne çevirebilecek çok büyük fabrikaları, ulaşım ağları ve satış alanları var. Küçük çiftçinin ise yok. O nedenle toprağının bir kısmına soğan eken çiftçinin, bir kısmı da başka bir ürüne ayırması şart. Küresel gıda sistemi dediğimiz, stabiliteden –özellikle fiyatlandırmada– çok uzak bir şey. Çiftçi birden fazla ürün yetiştirmediği her yıl, büyük bir kumar oynuyor. Bunun değişmesi gerek.

Kaynak: BBC
Ekonomik Kalkınma Süreci

Ekonomik kalkınma sürecine uygun olmayan ekonomik politikalar, hızlı bir şekilde geri çekilmeye yol açar ki, bunu son birkaç senedir yaşıyoruz. Ülkedeki ekonomik faaliyetler günden güne azalıyor ve iş dünyası boğucu bir vergi sistemi altında eziliyor.

Verginin yüksek olması, istihdam önündeki en büyük engellerden biri. Bu nedenle yoksulluk oranı artıyor, gıda fiyatları günden güne artarken, temel ihtiyaçlarımızdan olan elektrik, su ve ısınma gibi kalemlere de günbegün zam geliyor.

TÜRK-İŞ’in yayınladığı 2021 Ocak ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2,651,87 TL. Gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut, faturalar, ulaşım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8,638,02 TL. Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 3,222,48 TL.

Bu tablodan yola çıkılırsa, mali politika mekanizması uygulanırken, ülkedeki ekonomik gelişim ve nüfusun sosyo-ekonomik sorunları arasındaki orantı, risk sınırları, gıda güvenliği kriterleri ve yaşam standartları göstergelerinin göz arz edildiği açık.