TARIM ARAZİLERİMİZ SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE VE KASITLI OLARAK MI YOK EDİLİYOR?
“VATANIN HA EKMEĞİNİ YEMİŞİM, HA UĞRUNA KURŞUN” DİYEN BİR NESİLDEN,
VATAN TOPRAĞINA “KASTEDEN” BİR ANLAYIŞA NASIL GELDİK?
Vatana, millete ihanet etmek sadece ordumuzu arkadan vurmak veya ülke aleyhine casusluk yapmakla sınırlı değildir. Uğruna milyonlarca can feda edilen bu ülkenin toprağına kastetmek de en az savaş sırasındaki ihanet kadar vebal ve günah yüklüdür.
AKP iktidarı 2005 yılında 5403 Sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” nu çıkardı. Bu kanunla verimli ovalarımız, tarım arazilerimiz nispeten koruma altına alınmıştı. Ancak, 2972 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununda aynı AKP iktidarı tarafından 2004 yılından itibaren; özellikle 2014 ve 2018 yıllarında yapılan değişiklikler ve çıkarılan ilgili yönetmeliklerle en verimli arazilerimizin hiç olmadığı kadar kolay bir şekilde sanayi ve yerleşim alanlarına dönüştürülmesinin önü açıldı.
Ülkenin doğal kaynaklarını telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip etmek ve yok etmenin düşman işgalinde yaşanabilecek tahribattan daha geri kalmayacağına inanıyorum. Çünkü düşmanı topraklarımızdan kovmak mümkündür. Ancak, tarım topraklarımızın yok edilmesiyle, gelecek nesillerin yaşam alanları yok edilmektedir.
Birkaç gündür tarafsız yayın yapan bir TV kanalında dile getirilen şu konu, ülkenin nasıl bir zihniyetle yönetildiğinin çok acı veren bir örneğidir:
Aydın – Denizli arasında 2020 yılında bir otoyol projesi başlatıldı. Mevcut yola paralel, ama ondan 25 kilometre daha uzun olan yeni otoyol projesi ile 40 bin dönüm (Birinci sınıfın da üzerinde) ekstra ekstra ekstra tarım arazisi bu otoyola kurban ediliyor.
Halbuki, yeni bir yol ne maksatla yapılır?
Ülke ve yöre ekonomisine faydalı bir yatırım olması, mevcut yolun daha da kısaltılması ve daha güvenli hale getirilmesi için yapılır, değil mi?
Ancak; Aydın -Denizli arasına yapılacak olan otoyol mevcut yoldan 25 km daha uzun ve 40 bin dönümlük eşsiz denilebilecek muhteşem bir ovayı mahvediyor.
İnsanın aklına; “Acaba bu gözü dönmüşlük, bir yandaş firmaya daha milyarlarca dolar hediye etmek için mi sergileniyor?” düşüncesi geliyor.
AKP’nin yandaş firmalara iş yaratma konusunda sınırsız bir kabiliyete sahip olduğu 19 yıldır görülüyor, biliniyor. Ama bu kadar vicdansızlığı bu ülke haketmiyor. Bu konuya Sayın Cumhurbaşkanı’nın el koyması ve “artık” bu tür yıkım projelerine izin vermemesi beklenmektedir.
Bu ülkeye bu kadar açık, bu kadar saldırgan bir düşmanlığa müsaade edilmemelidir. Yedi düveli kovduğumuz bu topraklardan, yakın gelecekte açlık nedeniyle göç etmek zorunda bırakılmamak için bu tür “vicdansız” projelere geçit verilmemelidir.
Gelişmiş ülkeler arasında tarım sektörü güçsüz olan tek bir ülke gösterilemez. Biz ise adeta tarım sektörümüzü perişan etmenin ve ülkeyi açlığa sürüklemenin en pratik yollarını arıyor gibiyiz. Uygulanan “sözde” tarım politikalarının milli denilebilecek tek bir yanı, bir noktası veya virgülü bulunmamaktadır. Bu yol, emperyalist ülkelerin doğal kaynaklarına ve jeopolitik konumlarına göz diktikleri ülkelere dayattıkları tarım politikalarına (daha doğrusu, politikasızlığına) tıpa tıp uymakta olan bir yoldur.
Türkiye’nin tarım sektörünü çökerten ithalat odaklı politikalar, çevre ve doğal kaynaklarımız üzerindeki yoğun baskı ve tahribatlar, bizi topraklarımız üzerinde bir daha asla tarım yapılamayacak bir duruma ve yok oluşa doğru sürüklemektedir.
Ülkenin bekası söz konusu olduğunda AKP içinde milli duruş sergileyebilecek milletvekili ve bürokratların “hala” mevcut olabileceğine inanmak istiyorum. Bu kişilerin doğal kaynaklarımız ve özellikle tarım topraklarımız üzerindeki rant odaklı, kirli ve vicdansız uygulamalara karşı daha hassas davranabileceklerine inanmak istiyorum.
Tarım topraklarımızdaki tahribatı denizlerimizde yaşanmakta olan ile kıyaslarsak;
Zor gözükse de Müsilajı yenebilir, denizlerimizi kurtarabiliriz. Bundan taviz vermeyelim. Ama, yok edilen tarım topraklarımızı yeniden kazanmamız mümkün değildir. Onun için, bir karış toprağımızın dahi elden çıkarılmasına müsaade etmemeliyiz.
Üzerinde tarım yapacağımız toprağımız yoksa; tarımdan ve tarım politikasından bahsedilebilir mi?
Tarım arazileri yok edilirken susan bir tarım bakanı ve bakanlığına hiç bir ülkenin ihtiyacı yoktur.
AKP İKTİDARININ BU GÖRÜŞLERİ BOŞA ÇIKARACAK MİLLİ BİR DURUŞ SERGİLEMESİNİ BÜTÜN KALBİMLE DİLİYORUM.
Dr. Kemal Sandık
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Tarımsal Üretim ve Geliştirme eski Genel Müdürü