Sorting by

×
GıdaGüncel

Şeker ve ayçiçek yağında fiyat artışları sürecek mi?

Türkşeker’in hafta başında yüzde 25 zam ile piyasadaki şeker arzını artırmasına rağmen marketlerdeki şeker sıkıntısının sürdüğü, bununla birlikte ayçiçek yağı satışlarının da bazı marketlerde adetle sınırlandırıldığı ifade ediliyor. Uzmanlar, iklim değişikliği sebebiyle azalan verim, döviz kuruna bağlı olarak artan tarımsal girdi maliyetleri ve enerji fiyatları düşünüldüğünde, temel gıda fiyatlarındaki artışın süreceğini ifade ediyor. Fundanur Öztürk’ün haberi.

Türkşeker’in hafta başında yüzde 25 zam ile piyasadaki şeker arzını artırmasına rağmen marketlerdeki şeker sıkıntısının sürdüğü, bununla birlikte ayçiçek yağı satışlarının da bazı marketlerde adetle sınırlandırıldığı ifade ediliyor. BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar, iklim değişikliği sebebiyle azalan verim, döviz kuruna bağlı olarak artan tarımsal girdi maliyetleri ve enerji fiyatları düşünüldüğünde, temel gıda fiyatlarındaki artışın süreceğini ifade ediyor.

Kamuya ait Türkiye Şeker Fabrikaları, girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığını belirterek şekere yüzde 25 zam yaptı. Kristal şekerin KDV dahil kilogram fiyatı 5 lira 30 kuruş olurken, 50 kilogramlık çuval fiyatı 212 liradan 265 liraya yükseldi.

Son günlerde marketlerde şeker ve yağ bulmakta zorlandığına ilişkin sosyal medyada paylaşım yapanların sayısı ise giderek artıyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Başkanı ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken ise marketlerde yaşanan şeker ve yağ sıkıntısının çözümü için, ürünlerin fabrikadan tüketiciye doğrudan bakkallar aracılığıyla dağıtılmasını talep ediyor:

“Zam söylentileri, kuraklık gibi birçok sebep sunularak üç beyazdan biri ve evlerimizin olmazsa olmazı şekerin vatandaşa yok denilerek satışının olmaması durumu kabul edilemez.

“Piyasada şeker bulunmaması problemini, mahallenin bakkalı çözer. Şeker raflarının boş olmasına çözüm olarak, zaman kaybedilmeden bakkallarımız devreye sokulmalı.”

SORUNUN KAYNAĞI NE?

Bu sorun, özel fabrikaların maliyetlerindeki artışı gerekçe göstererek şekere yüzde 40 zam yapmasına rağmen, Türk Şeker’in zam yapmayıp şeker arzını kısmasıyla başlamıştı.

Marketler de fabrikalardan yeterli miktarda şeker alamadıkları için, raflarda geçici bir süre şeker bulunamadığını ve tüketiciye sınırlı miktarda şeker satabildiklerini söylemişti.

Özel sektör ve kooperatif şeker fabrikaları, Türkiye Şeker Fabrikaları’nın fiyat politikasından kaynaklı bir sorun yaşandığını savunmuştu.

Türk Şeker ise 15 Kasım’da şekerde arz probleminin olmadığını, piyasada bazı firmaların fiyatları yükseltmelerinden ve özel sektör şeker fabrikalarının zam yapmaları nedeniyle şekerde sorun yaşandığını açıklamıştı:

“2021-2022 yılı üretim döneminde Türkşeker yaklaşık 400 bin ton şeker üretmiş olup, bu miktar kooperatif ve özel sektör fabrikalarının üretimiyle birlikte toplamda 1 milyon 150 bin ton civarındadır.”

“Çeşitli basın organlarında şekerde arz problemi olduğuna dair iddialar doğru değildir. Herhangi bir arz problemi bulunmamaktadır. Piyasada bazı firmaların fiyatları yükselterek ürün satmalarından dolayı böyle bir ortam oluşmuştur.”

Sözcü Gazetesi’nde Perşembe günü yayınlanan bir haberde, yağ ve şeker satışına kota koyulan marketlerdeki yetkililerin, “fiyatlar nedeniyle insanların stok yapma yoluna gittiğini ve daha fazla müşteriye ürünü ulaştırabilmek için satış kotası koyduklarını” belirttiği aktarılmıştı.

‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN YIKICI SONUÇLARI’

BBC Türkçe’ye konuşan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, temel gıda ürünlerinde yaşanan fiyat artışının “sürpriz olmadığını” değerlendiriyor:

“Temel gıda ürünlerinde fiyat artışları önemli ölçüde döviz ve hammadde girdilerindeki fiyat artışına bağlı olarak yaşanıyor. Hepsinin ötesinde, çok uzun zamandır konuştuğumuz ve artık daha ciddi konuşulması gereken bir diğer problem ise iklim değişikliği.

“İklim değişikliğine bağlı olarak öngörülemeyen her türlü hava koşulu, rekoltede düşüşlere sebep oluyor ve birincil üretimin çıktılarını olumsuz etkiliyor. İklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarına bakarsak, bundan sonra dünya hiçbir zaman bizim için normal dönmeyecek.”

Pandemiyle birlikte artan lojistik ve enerji maliyetleri de eklendiğinde gıda fiyatlarının giderek arttığını belirten Menlik’e göre, gıda fiyatları açısından en büyük riski iklim değişikliği oluşturuyor.

2017 yılında TGDF olarak tarımsal sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ekseninde Türkiye’nin 2100 yılına kadarki projeksiyonunu çıkardıklarını söyleyen Menlik, üretimde iklim değişikliğine karşı ciddi adımlar atılması gerektiğini savunuyor: