Otların açık büfesi sokaklardır
Ülke ekonomisinin gidişatı ile yakında evimizin duvarlarını kemirmek zorunda kalacağımız için yabani ot diye bildiğimiz ancak yemeklerde tüketebileceğimiz güzelim otları tanımaya başlamanın tam zamanı.
İlkbaharda ve sonbaharda çayırlarda toplanması ihtimal dahilinde olan, şehirde ise kaldıysa terk edilmiş bir arsada, yol kenarında kaldırım taşının arasında bile karşınıza çıkabilecek 5 yenebilir sokak otu:
Malva: Ebegümecigiller familyasından, Türkiye’de 8 türü bulunuyor. Herhalde en çok bilinen ve kolay tanınan, hala şehir içlerinde bile hanımların boş arsalardan topladığı eflatun-pembe çiçekli, yeşil yaprakları yuvarlakça, kenarları dalga dalga yabani güzel Ebegümeci. Körpe yaprakları haşlanabilir, sarmalarda kullanılabilir, bulgur pilavı ile pişirilir, böreğe iç olur, kurutulan yaprakları ufalanıp baharat olarak yemeklere eklenir, körpe yaprak sapları ile etsiz yemek yapılır. Körpe meyveleri yenir. Biraz tüylümsü bir dokusu olduğu için hem körpe yaprakları seçilmeli hem de haşlanmalı ya da kavrulmalı.
Taraxacum: Kara hindiba, radika, gelin göbeği gibi isimleri var. Hani çiçeği geçince beyaz minik badminton toplarına benzeyen tüysü tohumlarını havaya üflediğimiz, romantik sahnelerin vazgeçilmez otu. Diğer adı Dandelion (Yani Dan de’lion, Fransızcada aslanın dişi demek. Zira yaprakları tam da aslan dişi gibi sivri kesiklere sahip. Köpekbalığın solungaç yarıkları gibi gözüküyor. Çiçekleri sarı, çiçeklerini çevreleyen petalleri koyu renk. Bodurca bir tip. Papatyagillerden. Türkiye’de 49 türü kayıtlı. Yapraklarından cacık yapılıyor, yetmedi rozet yaprakları suda haşlandıktan sonra pirinç ve yumurta ile yemek veya sade olarak salata yapılıyor.
Capsella bursa-pastoris: Turpgiller familyasından tek yıllık bir bitki. Türkiye’de 2 türü var. Çoban çantası, kuş ekmeği, kedi tırnağı, kuşdili, kuşkuş otu, çırnak, yayla pancarı gibi isimleri mevcut. Körpe yaprakları ıspanak gibi pişirilerek veya çiğden yeniyor. Börek içine konuyor, kavurması yapılıyor, ayran aşına katılıyor, kurutulan yapraklarından çay yapılıyor. Bu bitkiye M.Ö. 7000’li yıllara ait Çatal Höyük kazılarında yürütülen arkeobotanik çalışmalarında rastlanmış. Sadece deniz seviyesinde değil 3 bin metre yükseklikteki Alplerde bile bulunmuş. Boyu 40–50 cm olan çobançantası ocak-aralık aylarında çiçek açar. Kuraklığa ve soğuğa dayanıklı olmasıyla bilinir. Meyve saplarının kopmayacak şekilde gövdeden aşağıya doğru sıyrılması ve gövdenin sağa sola çevrilmesiyle çıkan şıngırdama sesi eskiden çocukların bahçede doğaya yaklaştıkları oyunlar arasındaydı.