Sorting by

×
GıdaGüncelKırsalTarım

Narenciye sektörü, bahçe ile market arasındaki yüksek fiyat farkından şikayetçi

Türkiye’nin en fazla narenciye yetiştirilen kentlerinden Mersin’de üreticiler ve sektör temsilcileri, dalında 50 kuruş ile 2,50 lira arasında alıcı bulan turunçgil ürünlerinin market raflarında yüksek fiyatla satılmasından rahatsızlık duyuyor. Dalında en fazla 2,50 lira olan mandalina marketlerde 25 liraya kadar çıkıyor.
Çiftçilerin en büyük gelir kapılarından birini oluşturan narenciye ürünlerinin fiyatları bahçeden market rafına gidene kadar yüksek oranlarda artış gösteriyor. Mayer cinsi limonun kilogram fiyatı dalında 50 kuruşa kadar gerilemesine rağmen üretildiği kentin marketlerinde en az 5 liradan satılıyor. Bu fiyat İstanbul ve Ankara’da 10 lirayı geçebiliyor. Dalında 1,5-2 lira arasında alıcı bulan portakal ise kentteki market raflarında en az 5,5 liradan, üreticisinin kilogramını 1,75-2,5 liradan sattığı mandalina da en az 6 liradan listeleniyor. Mandalinanın diğer şehirlerdeki market fiyatları 12 ile 25 lira bandında değişiklik gösteriyor. Kentteki sektör temsilcileri, üreticilerin ve tüketicilerin şikayet ettiği fiyat farkı ile çözüm önerilerini değerlendirdi.
Narenciye sektörü, bahçe ile market arasındaki yüksek fiyat farkından şikayetçi

“BU İŞTEN HEM TÜKETİCİ HEM ÜRETİCİ ZARAR GÖRÜR”

Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, narenciye ürünlerinde önemli fiyat farkının olduğunu belirterek, “Şu anda portakal dalında 1,5-1,7 lira civarında, çok nadir 2 liradan satılıyor. Maalesef bugün marketlerde kilogramı 6 lira. Mersin bir narenciye deposu. Tüketici ile üretici arasındaki fahiş fiyat farkını bir türlü engelleyemedik. Bunu engelleyemediğimiz sürece bu işten hem tüketici hem üretici zarar görür.” dedi.

“BU ŞARTLARDA TÜKETİMİMİZ AZALIYOR”

Fiyatların vatandaşların daha az ürün almasına neden olduğunu söyleyen Yılmaz, “Üretici, ürününü makul seviyede fiyatlandırıp değerlendiremiyor. Üreticinin emeğinin karşılığı, maddi değerini bulmuyor. Maalesef tüketici de uygun fiyatlara ürün tüketemiyor. Bu şartlarda tüketimimiz de azalıyor. Tüketici 3 kilogram alacağı meyveyi 1 kilogram alıyor.” diye konuştu.

Narenciye sektörü, bahçe ile market arasındaki yüksek fiyat farkından şikayetçi

Yılmaz, yüzde 300’lere varan fiyat farkının kabul edilemez olduğuna dikkati çekerek, “Ürünü dalında hasat ettiğimiz fiyat belli. Bu fiyatlar üzerinden hesap yaparsak turunçgil ürünlerini 3 ile 4 lira arasında tüketiciye ulaştırmak gerekir. Maalesef marketlerde portakal 6 lira. En büyük sorunlarımızdan biri üretim maliyetleri, diğeri ise üretici ve tüketici arasındaki yüksek fiyat endeksi. Yüzde 300 fiyat farkı var. Ürünü 2 liraya mal ediyor, yüzde 100 kazansın 4 liraya satsın.” ifadelerini kullandı.
“ÜRÜNLERİ DİREKT OLARAK ÜRETİCİYE ULAŞTIRMALIYIZ”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim de limon üreticisinin kötü bir sezon geçirdiğini belirterek, “Şu an mayer cinsi limonumuz dalında 50 kuruş, lamas dediğimiz dikenli limonumuz 2 lira. Ancak gelin görün ki bölgemizdeki market zincirlerinde 6-7 liradan, Ankara gibi büyük şehirlerimizde 10-15 lira arasında satılıyor.” dedi.

Birim, fiyat farkının birçok nedeninin olduğunu vurgulayarak, sektörün girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini söyledi. Çözümün kooperatifleşme olduğunu savunan Birim, “Havza bazlı üretim tanımlamasını yapmamız lazım. Üretimde, kamucu dediğimiz bütüncül yapılara ev gerekiyor. Üretici, para kazanamadığı dönemlerde alanı terk eder. Biz de alanı terk etmesini istemiyoruz. Biz, buna çözüm olarak üretici birliklerini, kooperatifleri adres olarak gösteriyoruz. Ürünleri üreticiden, kooperatif ortaklarından direkt olarak nihai tüketiciye aracısız bir şekilde ulaştırmanın yollarına bakmalıyız. Bugün Avrupa Birliği’nde gıdaların hale indirilme zorunluluğu kaldırıldı. Bizde tüm ürünlerin halden geçmesi zorunlu. Biz hallere karşı değiliz, hal yasasının değiştirilmesini savunuyoruz.” dedi.

“GIDADA KDV SIFIRLANMALI”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Birim, ürünlerin vatandaşlara daha ucuza ulaştırılması gerektiğini vurgulayarak, “Üreticilerimizin yanında olmak için gıdada KDV’yi sıfırlamamız gerekiyor. Plansız üretime son verilmeli. Önüne gelen turunçgil bahçesi almamalı, bunlar kontrollü yapılmalıdır. Üretim maliyetlerini düşürmenin yollarına bakmalı, çiftçimizi teşvik etmeliyiz. Aracıların sayısı azaltılmalı çünkü herkes kendi maliyetlerini karşılamak için doğal olarak üzerine maliyet bindiriyor. Marketlerin keyfi uygulamaları denetlenmeli. Devletimiz burada kesinlikle denetçi olmalı. Yüksek kar marjlarına karşı olmalıyız. Ürünleri makul bir kar oranıyla nihai tüketiciye ulaştırmamız gerekiyor.” diye konuştu.

“İŞÇİLİK VE TOPLAMA MALİYETLERİNİ KARŞILAMIYOR”
Mersin Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen ise kentin, Türkiye’nin en büyük hal kompleksine ev sahipliği yaptığını belirterek, tüm dünyaya ürün ulaştırdıklarını söyledi. Limonun, haldeki kilogram fiyatının 50 kuruş ile 2,5 lira arasında değiştiğini kaydeden Şen, “Hal kompleksinde mayer limon 50 kuruşa bile kalkmıyor. Birçok arkadaşımız ürünü dalında bıraktı. Bazı arkadaşlarımız ise belediyeler aracılığıyla ürünlerini bir lira dahi istemeden ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılmasını talep etti. Birçok arkadaşımız mayer cinsi limon ağaçlarını kesmek zorunda kaldı. Hale getirdiği zamanda da 50 kuruş gibi komik bir rakam var. İşçilik ve toplama maliyetini bile karşılamıyor. En çok tercih edilen, ihracata en çok gönderilen dikenli limon da halde 2-2,5 lira arasında satılıyor. Tabii ki üretici markete gittiği zaman 7-8 liralarla karşılaşıyor.” dedi.

Şen, üreticinin mutlaka sistemin içerisinde tutulması gerektiğine işaret ederek, girdi maliyetlerinin azaltılıp, desteklerin attırılması gerektiğini savundu. Fiyat farkının düşürülmesi için girdi maliyetlerinin azaltılmasının yan ısıra üretim planlaması ve denetim yapılması gerektiğini aktaran Şen, şunları kaydetti:

“Pazarlama ayağını doğru konumlamamız lazım. En son olarak da zincir marketlerin bu kadar tekelleşmesine müsaade etmemek lazım. Şu anda piyasayı regüle edenler onlar. 3-4 market piyasayı istedikleri gibi regüle edebiliyor, istedikleri fiyata satabiliyorlar. Son zamanlarda gerek hükümet kanadından gerekse de vatandaşların yoğun kamuoyunu baskının ardından şu anda fiyatlar makul. Belki o fiyatlar para bile kazanmıyorlar. İşin son ayağında marketlere de bir kar marjı getirmek lazım. Üretmek ve planlamak lazım.”

“İHRACATTA TON BAŞINA TEŞVİK VERİLMESİ LAZIM”
Mersin Turunçgil Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı ve limon üreticisi Yusuf Şahin, Erdemli ilçesinde üretilen mayer limonun yüzde 30’luk bölümünün düşük fiyatlar nedeniyle dalında kaldığını savundu.

Hasadına başladığı dikenli olarak tabir edilen limonun kilogramının ortalama 2 liraya sattığını söyleyen Şahin, “Limon üreticisinin eline geçen ücret kilogramda ortalama 2 lira. Ürünün bir sezondaki üretim maliyeti 1 ile 1,5 lira arasında değişiyor. Bunun içerisinde ilaçlama, gübre, sulama, budama ve temizleme gibi işlemler var. Sonrasında bunların üzerine eklenen toplama, ambalaj, nakliye, komisyon masrafları var.” ifadelerini kullandı.

Şahin, ürünün market ile bahçedeki fiyatı arasında fark olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Buradan kilogramı 2 liraya alınan dikenli limon İstanbul’da 10 liraya satılırsa girdiği kapıdan çıkar. Burada hiç kimseyi suçlamıyoruz. Market 10 liraya mal ettiği ürüne yüzde 50 kar ile 15 lira yazacak. Bizim istediğimiz şu, market yüzde 50 fark koymak yerine yüzde 10-15 koyarak satsın. Limonu 15’e değil de 11 liraya satsın. Yok o market onu satmaz, 15 liraya satacak. Çünkü senin kaça mal ettiğin, ne şartlarda yetiştirdiğin marketin, pazarcının umurunda olmaz, hepsi karına bakacak.”

AA / Sezgin Pancar – Ekonomi Haberleri