Sorting by

×
GüncelTarım

Midye çiftlikleri bir taşla iki kuş vuracak

Marmara Denizi’nde, suyu temizleyici özelliğiyle öne çıkan Akdeniz midyelerinin yetiştirileceği çiftliklerin kurulmasına devam ediliyor. Midye çiftlikleri hem suyu filtre edecek hem de para kazandıracak.

Yalova’nın Çınarcık ve Armutlu ilçelerinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın desteğiyle müsilaja karşı önlem olması da amaçlanan ve başvurusu yapılan yıllık 9 bin ton kapasiteye sahip 7 tesisten 3’ü için gerekli izinler alınarak kurulum aşaması tamamlandı.

Söz konusu 7 tesisin 54 milyon liraya mal olması, ayrıca yıllık yaklaşık 126 milyon lira ciro elde edilmesi öngörülüyor.

Çınarcık açıklarında 174 bin metrekarelik alana kurulan çiftlikte midye ekimiyle ilgili hummalı çalışma başlatıldı. Ekip, midyeleri makine aracılığıyla denizin mavi sularına bıraktı.

İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün Türkiye’de çift kabuklu yumuşakçalar konusunda ciddi bir potansiyel olduğunu değerlendirerek 2019 yılının sonlarında çalışma yürüttüğünü söyledi.

Yatırımcıların yoğun ilgisiyle geçen yıl 7 işletmeye izin verdiklerini anlatan Parıldar, şu bilgileri paylaştı:

“2021 yılı itibarıyla bu işletmelerin yıllık 5 bin ton kapasiteli 3’ü yatırımlarını yaptılar, diğer 4 bin ton kapasiteli işletmelerimiz de yoğun çaba içinde ve inşallah yakın gelecekte Marmara‘da yıllık 9 bin ton kapasiteli midye çiftliklerimiz hem üretimi hem tüketicilere arzını hem de ihracat potansiyelinin etkin değerlendirilmesi sürecini tamamlamış olacak. Tabii ki Türkiye’de hem iç tüketimde hem de uluslararası ticarette midye önemli bir yer tutuyor.

Bu anlamda biz de Marmara’da bu fırsatı kaçırmak istemedik. Yatırımcılarımız da yoğun ilgi gösterdi. Aynı zamanda midye çiftliklerinin kurulu olduğu alanlar doğal bir resif alanı oluyor. Yani diğer balık çeşitlerinin de üremeleri adına çok ciddi imkan sağlıyorlar. Bu da denizdeki çeşitliliğe, popülasyona ve sürdürülebilirliğe ciddi bir fayda sağlıyor.”

Parıldar, midyenin dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç olmadan tamamen denizin içinde beslendiğini söyledi.

Bu yönüyle midyelerin denizi kirletici değil, kirliliği bir nebze de olsa önleyici rolünün bulunduğunu dile getiren Parıldar, “Deniz dostu bir üretimden bahsediyoruz. Dolayısıyla midye çiftliklerinin denizin temizlenmesinde etkin bir rol aldığını ifade etmek yanlış olmaz. Marmara Denizi’nin midyenin merkezi konumunda olacağı ifadesini önümüzdeki süreç için söylemek mümkün” dedi.

Parıldar, midyenin hem dünyada hem de Türkiye’de talep edilen bir ürün olduğuna dikkati çekti.

Yalova’nın midyecilikteki konumuna değinen Parıldar, “Midye çiftliklerimiz özellikle Marmara Denizi’nde, Marmara içinde de Yalova’mız sektörü yönlendirici, sektörde söz sahibi olacak bir konuma gelecektir. İlerleyen dönemlerde de çok ciddi bir ihracat potansiyeli olan bir ürün. O anlamda da hem ihracat kapasitesini arttırıcı hem de ülkemize ihracat anlamında katma değer sağlayacağı bir ürün, bir sektör olarak ifade etmemiz yanlış olmayacak” değerlendirmesinde bulundu.

“EN GÜZEL MARMARA DENİZİ’NDE YETİŞİR”

Çınarcık’ta kurulan midye çiftliğinin yöneticisi su ürünleri mühendisi Ali Evsen de dünyada midye tüketiminin ciddi anlamda fazla olduğunu belirtti.

Türkiye’de tüketime sunulan midyelerin yüzde 10’unun yetiştiricilikten, kalan büyük bölümünün avcılıktan elde edildiğini söyleyen Evsen, şunları kaydetti:

“Yetiştiriciliğimizi geliştirmek zorundayız. Midye, özellik olarak denizi filtre eden bir canlı aynı zamanda. Midye, denizin içinde fosfor, azot gibi maddeleri alır ve yenilebilir hale getirir. Bir nevi ekolojik filtre.

Baktığımızda geçen yıl yaşadığımız müsilaj sorununda da temizleyici bir etken olacaktır. Diğer denizi kirleten etkenlerin de kesildiğini düşünürsek 10 yılda deniz toparlayacaksa kendini, bu 4-5 yıla düşecektir.

Bu noktada ticari faaliyetin yanında destekleyici bir faaliyet de yürüttüğümüze inanıyorum. Türkiye’de midye en güzel Marmara Denizi’nde yetişir. Biz de devletimizin bize verdiği bu fırsatı değerlendirmeye çalıştık. Tesisimizde midye ekim çalışmasına başladık. Gelecek yıl itibarıyla çok güzel verim alacağız. 2 bin 575 ton kapasiteye sahibiz. Bu kapasiteye de en kısa zamanda ulaşacağımızı düşünüyoruz çünkü yerimiz ve Marmara Denizi ideal sahillere sahip.

Bu 5-6 aylık süreç içinde gördüğümüz veriler çerçevesinde umutluyum. Türkiye, 4-5 yıl sonra Marmara Denizi’nin midyesiyle dünyada anılacak çünkü balıkçılıkta da aynı şeyleri yaşadık. Çupra ve levrekte 1990’larda yaşadığımız bir emekleme dönemimiz vardı. Şimdi Avrupa’da ilk 3’teyiz diye biliyorum.

Bizim de 4-5 yıl sonra aynı noktaya Avrupa’da geleceğimize inanıyorum. İhracatımız, iç piyasa tüketimimiz ve et kalitesi farkımızla ciddi bir noktaya geleceğimize inanıyorum. Bunun da kalbi Marmara Denizi olacaktır.”