Köşebaşı ailesi büyürken “yeşil restorancılık” adımları atılıyor – Elif Ergu Demiral
Köşebaşı, kebap denildiğinde İstanbul’da ilk akla gelen markalardan. Yıllardır çizgisini bozmayan Köşebaşı son dönemde artık yalnızca “kebapçı” olarak değil yeme içme sektörünün önemli oyuncularından biri. Köşebaşı’nda yakalanan başarı zaman içinde yeni markalar doğurdu. Kurucuları Ali Akkaş ve Mehmet Yeşilyurt’ın çocukları da işin içine girince markaya gençlik aşısı geldi, deneyim ve gençlerin girişimciliği birleşince AkkoMarka kuruldu.
Kebaptan suşiye İstanbul’dan Hollanda’ya uzanan restoran zincirleri açıldı. Restoranların yanı sıra catering işi büyüdü, okullara, kurumlara ve kafelere de hizmet veren bir yapı hayata geçti. Bu ekibe Borusan Holding’in genç temsilcilerinden Levent Kocabıyık ve Yuvam Dünya Derneği’nin kurucusu eşi Kıvılcım Kocabıyık da kendi girişimleri olarak 4 yıl önce ortak oldu. AkkoMarka pandemi döneminde de markalarıyla paket serviste yenilikçi oldu. Son dönemde de “Sorumlu Restorancılık Hareketi”yle atıklarını dönüştürüyor, yeşil enerjiye geçiyor, yerel üreticileri ve özellikle de kadın üreticileri destekliyorlar. Tüm bunlar olurken markanın kurucusu Ali Akkaş hem bu büyüme stratejilerini yönetiyor hem de doğduğu topraklara vefa borcunu ödüyor. Memleketi Zara Bolucan Köyü’nde de kırsal kalkınma projesi yürütüyor. Köşebaşı’nda bu yolculuğun lideri Ali Akkaş ve Mehmet Yeşilyurt’un oğlu Hasan Yeşilyurt ile buluştum.
Köşebaşı yıllar önce klasik kebap restoranı algısını yıkıp modern kebapçı olarak ortaya çıktı ve güzel yol aldı. Kuşkusuz bu başarıda işinize aşkınız ve özeniniz var. Ali Bey sizi biraz tanıtalım tanımayanlara.
A.A: Bolucan bir dağ köyü. 1965-1970’lerde herkes İstanbul’a göç ediyordu. Benim babam, büyüklerim de İstanbul’a gelmişlerdi. 1970’te ben de yanlarına geldim. Babamın yanında beni gören bir işveren “çocuk sizin yanınızda olacağına bizim restorana gelsin, orada çalışır” dedi. Ve restorancılığa ilk adımı attım. Temizlik, bulaşıkçılık yaptım uzun süre. Babamlar piyano taşıma işinde uzmanlaştı. Özel eşyaları taşırlardı. Bir gün babam Divan Oteli’nde eşya taşırken oradakilere beni söylüyor ve ben Divan’da çalışmaya başladım. 1974-1981 arası Divan’da çalıştım. Orada çok şey öğrendim. Okul gibi oldu bana. Sonra Alageyik, Şamdan…Aile kurdum, restoran şefi oldum. Biriktirdiklerimizle ilk pizzacı açtık. Başarılı olamadık. Sonra şu andaki ortağım Mehmet Yeşilyurt ile birlikte kebapçı açmaya karar verdik.
Kaynak: Oksijen