Sorting by

×
GıdaGüncel

‘Kahraman bakkal’ın hesabı bitmiyor

Bu hafta İşin Peşinde köşesi için Maltepe’de bir bakkal dükkânında mesai yaptık. Müşterinin istediği ürünü hemen bulup vermek ve fiyatını söylemek biraz tecrübe istiyor. Bakkalda en zor iş ise ürünlerin fiyatlarını hesaplamak. Zira her ürünün kâr marjı farklı. Toptancıdan alınan ürünü, tüm market ve online platformlara bakarak fiyatlandırdım. Bunun için ciddi bir matematik gerekiyor. Fiyatlandırma sırasında marketler arasında dağlar kadar fiyat farkı olduğunu gördüm. Bu makas bazen yüzde 25, bazen yüzde 50’yi aşıyor. Ama mahalle bakkalı bu marketlerden daha ucuza satmak zorunda. Mahalle bakkalları ‘marketler daha ucuz’ algısının yanlış olduğunu bu durumun eskide kaldığını söylüyor. Bakkallar artık e-ticarete de iş yapıyor.

Yıllarca her mahalle-nin en bilinen, en tanınan esnafı bakkallar oldu. Dizilerin, tiyatro oyunlarının vazgeçilmez birer parçasıydı bakkalar. Özellikle ekonominin sert dalgalanmalar yaşadığı, ürün bulmanın zor olduğu, alım gücünün düştüğü dönemlerde hep bakkallar konuşuldu. Bu sinemamızda da kendini hissettirdi. 1977’de gösterime giren Sakar Şakir filmindeki “Hacı Şen” karakterinin işlettiği ‘Kanaat Bakkaliyesi’ni hatırlarsınız. Neredeyse tüm ürünlerde bir hile vardı. Yine Memduh Ün’ün 1986 yapımı “Garip” filminde Bakkal amca ve zabıta arasında geçen sahnede ‘olağan şüpheli’ kimdi? Kemal Sunal’ın canlandırdığı karakter teftiş anında aynen şunları söylüyordu: “Şu peynir gözüme şüpheli göründü. Şu salam da şüpheli. Bu süt ne sütü? Bu dükkândaki mallardan şüphelendim su katılmış olmasın…”

‘MARKET UCUZ’ ALGISI

O zamana kadar piyasada yaşanan sıkıntıların suçlusu hep bakkalar olarak gösteriliyordu. Bazıları ürünleri saklayıp fiyat yükselterek, bazıları da kaliteleri ile oynayarak bu sürecin önünü açtılar. Ferhan Şensoy’un ‘Kahraman bakkal süpermarkete karşı’ oyununda da bir değişim dönemi anlatılıyordu. Biraz kötü imajına rağmen mahalleliye hala veresiye mal satan, borç veren bakkallar güç kaybediyor; ithal bir model olan süpermarketler vahşi politikaları ile pazara hakim oluyordu. Tüketici küçük indirimlerle markete çekilip ihtiyacından fazla ürünler almaya zorlanıyordu. Ve marketler bunda başarılı oldu. ‘Market ucuzdur’ algısı bir dönem tüketici tarafından net olarak kabul edildi. Bakkalar yenildi. Peki, ürün fiyatlarının arttığı alım gücünün yine düştüğü bugünlerde devlet tarafından ilan edilen, inceleme altına alınan yeni ‘suçlu’ kimdi? Tabi ki doğal olarak marketler.

Kahraman bakkalın hesabı bitmiyor
5-6 FARKLI FİYAT

O dönem yaşananlarda bakkaların da suçu vardı. Peki şimdi marketlerin hiç mi suçu yok? Türkiye’de bir enflasyon gerçeği var. Bu hayatı daha da pahalılaştırıyor. Ama bir tüketici olarak bir ürünün farklı noktalarda 5-6 farklı fiyatla satılması da bana biraz garip geliyor. Her hafta başka bir mesleği deneyimlediğimiz “İşin Peşinde” köşesi için bugün durağımız Maltepe’de 1996 yılından bu yana bakkallık yapan Hüseyin Dağcı’nın dükkânı. Bakkalda mesai 07.00 gibi başlıyor 23.00’a kadar devam ediyor. Hüseyin Dağcı mesaiyi kardeşi ile birlikte bölüşüyor. Bugün onun mesai arkadaşı benim ama önce öğrenmem gereken şeyler var. Dağcı, bana önce fiyatlandırmayı öğretiyor.