İyileştiren Gıda | Grundig | Ruhun Doysun
Yediklerimiz sadece bizi etkilemiyor. Yediğimiz her lokma ile üreticiyi, toprağı, denizi de etkiliyoruz. Nasıl bir dünya istediğimizi de gün içinde yediğimiz lokmada belirliyoruz.
Gıda bizi iyileştirir, yaşatır, hasta eder ya da öldürür. Benzer şekilde sadece bizi değil toplumu da iyileştirir ya da yok edebilir. Örneğin geleneksel bir ürünü almayı bıraktığımızda küçük üreticiler, peynirci, çiftçi ya da hayvancı onu satamadığı için köyden göç etmek zorunda kalır.
Seçtiğimiz gıda birçok şeyi belirliyor. Doğada serbestçe büyüyen binlerce bitki “İyileştiren Gıda” var, bunların birçoğu muhtelif konularda çok yararlı.
Tam da bu noktada köyden şehre göçün yoğunlaştığı, köylerin neredeyse insansızlaştığı dönemde bu süreci tersine çevirmenin yollarını arayanlardan biri İlhan Koçulu. Geleneksel ve yerel tatların yaşadığı, İyileştiren Gıda’nın yetiştiği topraklara canlılık getirmek düşüncesiyle ve toprağın ve tohumun bereketine olan inancıyla Kavılca buğdayına hayat verir ve aynı düşünceyi paylaşanlarla üretime geçer. Kendisinin en büyük destekçileri de küçük üreticiyi desteleyen bilinçli tüketiciler. Ne aldığını, neye para verdiğini ve bedenine ne gönderdiğini bilen tüketici.
Boğatepe belki de kırsal kalkınma açısından en iyi örneklerden biri. Bir kişinin nasıl bir fark yaratabileceğini görüyoruz orada. Normalde çoğumuz duymazdık Boğatepe Köyü’nü. Ama peynirciliği ile, şifalı bitkileri ve araştırmaları sayesinde Türkiye haritasında hatta dünya haritasına oturmuş vaziyette. Biz oradan almaya devam ettikçe hem o köyü hem de kendimizi iyileştiriyoruz.
‘Ne yiyorsak oyuz’ tam anlamıyla. Bunu bilimsel olarak da biliyoruz artık. Vücudumuzdaki her hücre yediklerimiz, içtiklerimiz ve soluduğumuz havadan yapılıyor, onlardan oluşuyor.
Bir diğer örnekse Nihat Gökyiğit desteğiyle, Ahmet Bey’in Kafkas arısını kurtarma projesini başlatması. Dünyada çok bilinen, Türkiye’de bilim insanları tarafından ve arıcılıkla özellikle ilgilenen insanlar tarafından bilinip el üstünde tutulan bir insan Ahmet Bey. Ama onun biraz daha ötesine baktığımız zaman Ahmet Bey ve onun gibiler aslında bölgeleri kurtaran insanlar.
Projeye başlayalı 20 yıl olmuş. Köydeki gençler okumaya gitmiş ve şu an bilim insanı olarak geri gelmiş ve orada suni döllenme yapıyor, ana arı üretiliyor, Türkiye’nin birçok yerine ana arı gönderiliyor ve bütün toplum bir arının etrafına birleşiyor ve yine bütün toplum iyileşiyor.