İYİ Parti, toprak, su ve sulama politikalarını açıkladı
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklamasında, İYİ Parti’nin toprak, su ve sulama politikaları kamuoyuyla paylaşıldı.
Kamuoyu açıklaması şöyle:
“Toprak-Su ve Tarımsal Üretim Üçgeni” bir bütündür.
Bu nedenle, bütünlüklü bir bakış açısı ile ele alınmalıdır.
Birlikte yönetilmeli, birlikte planlamalıdır.
Bu üçlü doğal ve doğa süreçlerinin, çevre politikalarının hem belirleyicisi hem de belirlenenidir.
İşte bundan dolayıdır ki ortak bir akla ve ortak plana ihtiyaç gösterir.
Bunun ilk adımı ise doğayı, çevreyi, toprağı ve suyu korumakla başlar.
Biz İYİ Parti olarak bu üçgeni bütünlüklü olarak ele alacağız.
Bir bütün olarak “Toprak-Su Yönetimi” kurumsallığı içinde, kısa ve orta vadeli planlamaya bağlayacağız.
Küçük su-büyük su yönetimi ayrımı yapmadan, tarla içi yapılarla beraber yönetim içine alarak tarımsal sulama ve toprak kullanımı birlikte planlayacağız.
Kısa vadede; ilk 7 yıl içinde yarım kalan bütün küçük-büyük su yatırımlarını tamamlayacağız.
Proje ve yatırım hatalarını revize edeceğiz.
Açık kanallı ana hatları, hızla kapalı sisteme dönüştüreceğiz.
İlk 7 yıl için 2,5 milyon hektar sulanabilir arazinin suya kavuşması için projelerin yapım aşamalarını başlatacağız.
Yaklaşık 2/3’ü klasik ve kanalet sistem olan sulama yapılarını kapalı sistem dönüşümlerini başlatacağız.
GAP Bölgesi’ni özel olarak yeniden ele alacağız.
GAP için bütünlüklü bir yönetim tarzı benimseyeceğiz.
Büyük su projeleri tamamlanmış, ana taşıma kanalları devam eden veya yapılmış olan yatırımları tamamlayıp hızla tarla içi basınçlı sulama sistemlerini devreye alacağız.
Halk elinde vahşi sulama ile sulanan yaklaşık 1 milyon hektarlık alandaki su tasarrufu için toplu basınçlı sulama sistemleri kurmaya başlayacağız.
Mülga TOPRAK-SU tarafından yapılmış olan kullanım ömrünü dolduran bütün küçük su aktarma yapılarını kapalı sistem revizyonuna tabi tutacağız.
Kuyu suyu kullanma yönetimini yeniden hızla ele alacağız.
Kuru tarım bölgelerinde, kuru tarım için üretim planlaması yapıp; ülke içi master planlar doğrultusunda ürün ve üretim çeşitlerini yeniden planlayacağız.
Göller bölgesinde ve özellikle kuru tarım bölgelerinde yer altı aküferlerinin korunması, yer altı su depolarının aşırı tüketimini önleyecek tedbirler alacağız.
Su ve toprak koşullarına göre yetiştirilecek ürünleri ve bunlara ait destekleme modellerini hızla ilan edeceğiz.
Sadece sulu tarım alanlarında değil, kuru tarım alanlarında da kültürel önlemler, bitki seçimi, üretim modeli seçimi, sulama modeli seçimi gibi doğru seçimler ile “su kısıtı/kısıtlı su (buradan suyu vermemek, kısıtlamak gibi bir anlam çıkarılmamalıdır.)” programlarını uygulamaya koyacağız.
Daha az su ile aynı ya da yaklaşık üretimleri yapmayı mümkün kılacağız.
Ülkemizde kullanılan toplam suyun % 74’ünü kullanan tarım alanındaki bu tüketimi, kısa vadede %50’ye, orta vade de ise %25-30’lar seviyesine çekeceğiz.
Bu amaçla gereken bütün adımları atacağız.
Gönüllü Toplu Tarım Projesi
Son 16 yılda kaybedilen 4,2 milyon hektar arazinin en az 2/3’ünü ilk 7 yıl içinde yeniden tarıma kazandıracağız.
Hollanda dahil onlarca ülkenin yüz ölçümünden büyük olan bu arazilerin yaklaşık 1,5 milyon hektarının, Konya, Ankara, Eskişehir, Yozgat, Kırıkkkale, Çorum gibi İç Anadolu kuru tarım hattında olması oldukça enteresan bir durumdur.
Yine başka bir enteresan durum ise işlenen arazilerinin %50’den fazlasını kaybeden illerin ilk beşini Karadeniz bölgesi illerinin oluşturmasıdır.
Tarımdan kopardığınız her tarım arazisi ve her m3 su size ithalat ve borç olarak geri dönmektedir.
İşte bu nedenle, 1.2.3. sınıf arazilerin tamamını, 4. Sınıf arazilerin ise özellikle dikili olanlarını “ULUSAL GIDA GÜVENLİĞİ KAYNAĞI” olarak kayıtlayacağız.
Bu arazilerin hiçbir biçim ve şekilde tarım dışı amaçlarla kullanılmasına izin vermeyeceğiz.
Milli güvenlik unsurlarının tabi olduğu istisnasız koruma sistemine dahil edeceğiz.
Toplulaştırma çalışmaları sürerken “GÖNÜLLÜ TOPLU TARIM PROJESİNİ” derhal uygulamaya koyacağız.
Bu proje ile gönüllü olarak arazilerini öngörülen üretim biçim ve modeline uygun birlikte kullanmaya başlayan çiftçilere “özel çiftçi” statüsü üzerinden her türlü destekleme ve ayrıcalığı sağlayacağız.
Bu şekilde ilk etapta 3 milyon hektar araziyi proje kapsamına almayı hedeflemekteyiz.
Bu yolla üretimde bu arazilerde en az %15-25 artış yani “verimlilik” planlamaktayız.”