Sorting by

×
DünyaGüncelTarım

Global Buğday Muhasebesi – Dr. Onur Terzi

Dr. Onur Terzi

Türkiye, TÜİK istatistiklerine göre son yıllarda 20-21 milyon kadar buğday üretiyor. Bu veriye bakıldığında Türkiye dünyanın en büyük 12. buğday üreticisi konumunda görünüyor.

İlk üçte ise Çin, Hindistan ve Rusya gelirken, iç tüketim miktarında Türkiye dördüncü sırada yer alıyor. Diğer bir deyişle, ülke içerisinde üretilen buğday, ithal edilen ve ihracat edilen buğdayın muhasebesi yapıldığı zaman Türkiye’nin 30 milyon tondan fazla buğday tükettiğini söyleyebiliriz. Almanya için bu rakam 16 milyon ton iken, A.B.D. için 25 milyon ton, Fransa için ise 10 milyon tondan biraz fazla seviyede oluşuyor. Türkiye ile aynı hemen hemen aynı nüfusa sahip Almanya Türkiye’nin yarısı kadar buğday kullanırken, Türkiye’den 4 kat kalabalık olan A.B.D. yine Türkiye’den 5 milyon ton daha az buğday kullanıyor.

Diğer bir önemli husus ise Türkiye’nin toplam tarım arazilerinin %29 oranında buğday için kullanıldığı buna karşın bu oranın Almanya ve Rusya’da %23, İran’da %38 ve Kazakistan’da %50 olduğu görülüyor. Diğer yandan A.B.D.’nin sadece %9’luk arazisini buğday için kullandığı dikkat çekiyor.

Çizelge 1. Dünyanın en büyük 14 Buğday Üretici Ülkesi (2020 yılı)

Kaynak: FAOSTAT, TradeMap, TÜİK
Tabloda görüldüğü üzere Türkiye önemli bir makarna ve un ihracatçısı ancak ihracat geliri buğday için harcanan paranın altında kalıyor. Elbette ithal buğdayın yem bitkisi ve diğer bazı endüstriler için kullanıldığını göz ardı etmemek gerekiyor. Yani ithal buğday süt ya da et üretimi için de büyük önem taşıyan hammaddelerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu noktada buğdayın ithal edilmesi ya da içeride üretilmesi açmazına gelmeden önce başka bazı unsurları anlamak gerektiği çok açıktır. Makarna ihracatında Türkiye’nin 2020 ihracatı 761 milyon dolardır. Ancak yukarıdaki büyük buğday üreticileri içerisinde yer almayan ve üretim açısından 20. Sıralarda yer alan İtalya tek başına 3,5 milyar dolarlık makarna ihracatı ile Türkiye’nin 4,5 katı daha fazla makarna ihracatı yapmıştır. Bu durumda Türkiye 2,3 milyar dolarlık buğday ithal ederken İtalya sadece 2 milyar dolarlık buğday ithal etmiştir. Hatta 2019 yılında Türkiye buğdaya ton başına 230 dolar öderken İtalya 247 dolar ödemiştir. Bu itibarla İtalya’nın ağırlıklı durum buğdayı aldığını söylemek yanlış olmaz.

Türkiye’de buğday açığının temel sebebi olarak zaman zaman ekiliş alanlarının azalması, çiftçinin buğday ürününden vazgeçmesi gibi unsurlar öne sürülmekte olup üretimin artırılması için tedbirler alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak yukarıdaki veriler incelendiğinde bu önerilerin daha farklı bir bakış açısı ile tasarlanması gerektiği görülmektedir. A.B.D. gibi Türkiye’nin 4 katı nüfusa sahip bir ülkede yıllık 25 milyon ton buğday işleme ya da tüketim için kullanılırken Türkiye’de bu rakam neden 30 milyon ton seviyesindedir?

Üstelik Türkiye dahilde işleme rejimi kapsamında bu kadar çok buğday kullanmasına rağmen üretim açısından çok alt sıralarda olan İtalya’nın ancak dörtte biri kadar makarna ihracatına sahiptir. Bu itibarla iç üretimdeki verimliliğin artması ve ülkenin beslenme politikasının tekrar ele alınması gerektiği çok açıktır. Çünkü Türkiye hali hazırdaki tarım arazilerinin %29’unu buğday için kullanmaktadır.

Eğer Türkiye 10 milyon ton daha fazla buğday üretsin dersek dekarda 400 kg verim üzerinden (normalde Türkiye ortalaması 350 kg) Buğday ekiliş alanını 2,5 milyon hektar genişletmemiz gerekir. Mevcut ekilebilir arazi içerisinde 2,5 milyon hektarlık genişleme ile Türkiye’nin buğday için ayırdığı arazi oranı en fazla %39 olabilecektir. Tabi bu alanların bol olduğunu varsayıyoruz. Şimdi 2,5 milyon hektarlık arazinin buğday üretimine yönelik ekilip biçilmesi için binlerce traktör ve biçerdöver ihtiyacı bulunmaktadır.
Ayrıca bu arazilerin bir kısmını sulanabilir hale getirmek, tesviye etmek ve toprakları işlemek gibi birçok yatırım zorunludur. 2021 yılında çiftçilerin buğday maliyetini kiloda 4,5-5 TL olarak hesapladığını biliyoruz. Bu durumda 2,5 milyon hektar arazide buğday üretmek için kabaca 50 milyar TL yani 3,7 milyar dolara ihtiyaç bulunuyor. Böyle bir operasyonun yıllar süreceğini ve Türkiye’nin yıllık buğday üretimini 30 milyon ton seviyesine çıkarmasının son derece zor olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu noktada şunu değerlendirmek gerekiyor. Türkiye kabaca 7 milyon hektar buğday arazisi ekip biçiyor ve dekar başına 290-300 kg verim ile 20-21 milyon ton buğday üretiyor. Verimliliğin artırılması için en başta sulama alanlarının genişletilmesi gerekiyor. Verimlilik ortalama %20 artsa (sulanabilen arazilerde verimin 600 kg’ye kadar çıktığını biliyoruz) üretim 25 milyon seviyesini yakalayabilecek. Ancak her şeyi verimliliğe bağlamak doğru olmayabilir. Çünkü verimlilik etkisi uzun vadeli bir unsurdur. Bu noktada ülkenin beslenme politikasında karbonhidrat/protein dengesinin yeniden ele alınması gerekmektedir. Türkiye’den kat kat kalabalık ülkelerde buğday kullanımı son derece düşüktür.

Son olarak hammaddesi buğday olan ihraç ürünleri pazarında Türkiye’nin payının artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir. Global un pazarında Türkiye’nin payı %20 ile gerçekten iyi seviyededir. 2011 yılında %16,1 olan Pazar payı 2020 yılında %20 seviyesine çıkmıştır. Ancak pazara yeni oyuncuların girdiği görülmektedir. Özellikle Almanya, Özbekistan, Arjantin gibi ülkelerin global un pazarından pay alma çabası olduğu söylenebilir.