Gıda krizi mi geliyor?
Hande Fırat
Bir süredir ekonomi ile ilgili hem kulisleri hem de aktörlerin görüş ve önerilerini köşeme taşımaya çalışıyorum. Bu yazımda da ekonominin ve insanlığın şahdamarı, yakın geleceğin silahı, stratejik sektör tarıma bakacağız. İktidar gıda fiyatlarındaki artışla mücadele etmeye çalışıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “gıda krizi” uyarısını dile getirdi. Sadece Türkiye için değil, aslında tüm dünya yakın gelecekte gıda krizinden endişe ediyor. Devletler bir yandan bu sorunun yanıtını analiz etmeye çalışırken, bir yandan da şimdiden çaresini arıyor, önlemlerini alıyor. Pandemi süreci boyunca tarımın ne demek olduğunu hepimiz anladık. Önümüzdeki süreçte yeni bir pandemi olasılığı, küresel ısınma ve nüfus artışı bu önemi başka bir boyuta adeta devletler için milli güvenlik boyutuna taşıyor. Şu an ve yakın gelecekte karşı karşıya kaldığımız ve kalacağımız zorlukları sıralayacak olursak:
Küresel ısınma ve iklim değişikliği
Mevcut pandemi ve yeni bir pandemi olasılığı
Kıt kaynaklar
Atıklar ve etkileri
Göç
Algı yönetimi
“Tohuma sahip olan dünyayı yönetir” haklı klişesinden yola çıkarak, gıda güvencesi ve gıda güvenliği başlıklarının hep göz önünde bulundurulması gerekeceğinin de altını çizelim. Risk ve belirsizliğin en yoğun olduğu sektör olarak tanımlansa da, “gıda krizine girmemek, doğru üretim ve vatandaşa makul fiyatla satış için” bugünden hatta hemen şimdiden atılması gereken adımlar olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Ancak daha evvel de söylediğim gibi politika mutlaka ama mutlaka sektörün aktörleriyle belirlenmelidir. Son dönemde en çok duyduğum eleştiri, “Bizi dinlemiyorlar” sözü… Bu yüzden sektörün aktörleri, toplumsal gelişimin en büyük adresi üniversiteler, toplumsal dayanışmanın öncüsü sivil toplum örgütleri politika süreçlerine dahil edilmelidir.
TARLADAN SOFRAYA MI, KASADAN TARLAYA MI?
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş ile uzun uzun sohbet ettik. Tüm sohbetin özetini “Üretici merkeze alınacak, üretici desteklenecek, doğru ürünler için yönlendirilecek, üretim artırılacak, fiyat düşürülecek” sözü ile özetleyebilirim. Bir de piramidi tersine çevirmemi istedi. Yani hükümetin sık sık dile getirdiği “tarladan sofraya ne oluyor da fiyatlar artıyor?” bakış açısını, “Kasadan tarlaya ne oluyor da fiyatlar artıyor?” bakış açısına dönüştürmemi… Birazdan madde madde anlatacağım. Ama önce “gıdadaki fiyatlar neden arttı, artıyor?” sorusuna verdiği yanıtları ana hatlarıyla özetleyeyim:
Üretim maliyetlerinde yüksek artış var.
Üretici, alıcı karşısında güçsüz.
Üreticinin birikmiş borçları var
Dünyada tarımsal ürünler finansallaştı ve bu rakamları artırıyor.
KASADAN BAŞLAYIM, KDV YÜZDE 1’E İNSİN
Gelelim gıdadaki fiyat artışının önüne geçmek için çözüm önerilerine… Ülkü Karakuş’un dediği gibi tarladan yola çıkmayacağız. Önerileri vatandaşın son noktasında, yani kasada başlıyor ve geriye doğru devam ediyor. Maddeler halinde şöyle:
Gıda ürünlerinde yüzde 8 olan KDV oranı yüzde 1’e indirilsin.
Etkin denetleme yapılsın. Aynı ürünün, aynı şehirde, farklı fiyatlarla satılmasının önüne geçilsin.