Sorting by

×
GüncelKırsal

Fırtına Deresi’nde imara açılan yerler katliama davetiye

Hazal Ocak
Sellerin meydana geldiği Karadeniz’de Fırtına Deresi’nin yanındaki parseller imara açıldı. Yöre halkının karara karşı açtığı davada hem bilirkişi hem de mahkeme taşkın uyarılarını dikkate almadı.

Karadeniz bölgesinde her sene yaşanan sel felaketleri hafızalara kazındı. Sellerde en önemli neden iklim krizinin yanı sıra insan müdahalesi olarak görülüyor. Bozkurt ve Ayancık’ta geçen yıl ağustos ayında meydana gelen sel felaketinde ölen çok sayıda kişinin acısı hâlâ taze. Peki sellerden, kaybedilen canlardan ders çıkarılıyor mu?

‘SORUMLULUK KİMİN’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Rize, Çamlıhemşin, Merkez Mahallesi’nde Fırtına Deresi yanındaki ağaçlık, çimenlik, çalılık ve tarla gibi vasıflarda görünen parselleri imar planı değişikliğiyle, turizm, ticaret ve konut alanına dönüştürdü. Planı yapmadan önce Tarım ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 22. Bölge Müdürlüğü’nden görüş de alındı. Müdürlük plan değişikliğine ilişkin görüşünü Çamlıhemşin Belediye Başkanlığı’na gönderdi. Çarpıcı uyarıların aldığı görüşte imar planı değişikliği yapılmak istenen parsellerin Fırtına Deresi’nin sağ sahil bitişinde yer aldığı belirtilerek “Bahse konu parsellerin Fırtına Deresi’nin taşkın tehdidi altında bulunduğu belirlenmiştir. Bu sebeple bahse konu mevcut hali ile imar planı değişikliği yapılması uygun görülmemektedir” denildi.

Alınması gereken tedbirleri sıralanarak “Olası taşkın nedeniyle oluşabilecek can ve mal kaybından kurumumuzun sorumlu olmadığının bilinmesi” notu da düşüldü. Görüşte “taşkın tesisi olan yerlerde de taşkın ihtimali bulunmaktadır” uyarısı da yer aldı. Ancak tüm maddeler sıralandıktan sonra tüm şartlar yerine getirildiğinde imar değişikliği yapılabileceğinden de bahsedildi.

‘DAVA AÇILDI’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da çok sayıda parseli içeren büyük ve küçük ölçekli imar planlarını onayladı. Bölgede yaşayanlar bakanlığa karşı söz konusu imar planlarının iptali istemiyle dava açtı. Davaya Çamlıhemşin Belediye Başkanlığı da müdahil oldu. Yöre halkı dilekçelerinde alanın doğal SİT alanı olduğu, önemli su havzası olduğu, çevre kirliliğinin önlenmesi ve korunması amacıyla dava açtıklarını belirterek alanın tamamının Fırtına Deresi yatağında ve yamaçlarında yer aldığını, yamaç eğiminin yüzde 60 – 70 olduğunu vurguladı. Bakanlık ise savunmasında alanın 3. derece doğal SİT alanı olduğunu ifade ederek davanın reddinin gerektiğini savundu.

‘İNSAN SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMLİ’

Davaya bakan Rize İdare Mahkemesi, bilirkişi raporunu da dikkate alarak söz konusu imar planı değişikliklerini hukuka uygun buldu ve yöre halkının açtığı davayı 7 Nisan’da reddetti. Yöre halkı 9 Mayıs’ta Samsun Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak alt mahkemenin kararını temyiz etti. Yöre halkı dilekçesinde bilirkişi heyeti ve yerel mahkemenin DSİ öneri ve uyarılarını dikkate almadığına vurgu yaptı ve bu görüşlerin insan sağlığı ve yaşamı için de kayda değer öneme sahip olduğunu anlattı.
‘KABUL EDİLEMEZ’
Dilekçede özetle şu noktalara dikkat çekildi:

“- Özellikle Doğu Karadeniz’de dere yataklarının imar planlarıyla yerleşime açılması; Kastamonu/Bozkurt, Sinop/Ayancık, Artvin/Hopa ve Giresun/Dereli’de yaşanan felaketlerin başlıca nedenidir. Bu surette; DSİ ve diğer kurum görüşlerinin dikkate alınmaması kabul edilemez.

– Plan Açıklama Raporu’nun eki olarak, DSİ yazısında böylesi ciddi uyarı, öneri ve tespitler mevcutken: bilirkişi heyeti, keşifte bu hususlarla ilgili hiç bir inceleme/tespit yapmamış; DSİ’nin önerdiği konuların yerine getirilip getirilmediğine yönelik raporlarında herhangi bir açıklama ve değerlendirmeye yer vermemiştir.

– Raporda, planlama alanının “orman vasfında olmayan ağaçlık alan ve çay bahçelerinden” oluştuğu yazılmıştır. Ancak, plan açıklama raporun 16 sayfasındaki tabloda; mevcut alandaki 4.678.m2’lik orman alanın, planla birlikte tamamen sıfırlandığı görülmektedir.

– Raporda tarım alanlarıyla ilgili herhangi bir tespit ve değerlendirmeye yer verilmemiştir. Oysa; raporda planlama alanında ‘çay tarımı’ yapıldığı belirtilmiştir. Organik çay üretilen Çamlıhemşin’de, tarım alanları coğrafi yapı nedeniyle bu kadar sınırlıyken; mevcut tarımsal alanların imar planıyla yapılaşmaya açılması hususu bakımından, ‘arazi kullanım kararları’ ve ÇDP hükümlerinin birlikte ele alınması gerekirdi.

– İnsan sağlığı ve hayatı için ciddi tehlike olduğuna işaret eden kurum görüşleri dikkate alınmaksızın verilen hüküm hukuka aykırıdır.”

Sonuç olarak alt mahkemenin kararının kaldırılması ve söz konusu planların yürütmesinin durdurulması istendi.

‘KATLİAMA DAVETİYE’
Telefon konuşup süreci sorduğum yöre halkı avukatlarından İbrahim Demirci şöyle konuştu:

“DSİ öyle bir görüş bildirmiş ki; bilirkişilerin görevi bu görüşleri okuyup değerlendirmek. Ama uzman olduğu varsayılan bilirkişiler DSİ’nin uyarılarını zerre dikkate almamış ve raporlarına yansıtmamış. Bu durum da mahkemenin işine gelmiş; bilirkişilerin kifayetsiz raporlarına uygun karar vermişler. Bozkurt’ta, Ayancık’ta, Dereli’de, Hopa’da ne olduysa, kaç can feda olmuşsa Fırtına’da da olabilir. Bu işin vebali kimlerin omuzundadır, bu rapor ve kararla bellidir. Biz kararı istinaf mahkemesine gönderdik. Gerekçelerimiz açıktır: İnsan hayatı ve doğanın korunması. Dere yataklarının yerleşime açılması kırmızı pazartesi misali aleni bi cinayete, katliama davetiyedir.”

Temyiz sonucu önümüzdeki günlerde belli olacak. Peki felaketlerden gerçekten ders çıkarıyor muyuz?