Eski köye yeni adet: Tarım 4.0 – Gürkan Akgüneş
Gürkan Akgüneş
Viyana’da yüksek lisans, plazalarda geçen bir ömür ve sonra ver elini Urla; şimdi hedefinde 4. tarım devrimi teknikleriyle Barbaros köyünde bağcılığı canlandırmak ve lavanta kokan tarlalar var.
Kırsal hayata özenen beyaz yakalının yeni çekim merkezi Urla’da eski bir beyaz yakalı, permakültür ile dijital teknolojiyi harmanlayarak “Tarım 4.0” denemesi yapıyor. Başarırsa ovada yepyeni bir tarım şeklinin doğuşuna tanıklık edebiliriz. Bahse konu kişi; 64 yaşındaki Ali Rıza Ersoy. Tarımla kendi deyimiyle hayatının ikinci baharında tanışmış. Öncesi hep ofisler, toplantılar. Viyana’daki elektronik mühendisliği yüksek lisansının ardından girdiği iş dünyasında, plaza hayatının tüm merdivenlerini tırmanmış. Siemens’te genel müdür yardımcısıyken, “Artık ikinci perde zamanı” diyerek, dümeni Urla’nın Barbaros köyüne kırmış.
Burada satın aldığı 6 dönümlük arazide üzüm yetiştirmek için araştırmalar yaparken, permakültürle tanışmış. Herkes, “Ekmeden önce toprağı sürmelisin, otları kimyasallarla yok etmelisin, kimyasal gübre kullanmana rağmen, yine zararlılar ortaya çıkarsa da tarım ilaçları kullanmalısın” derken, o permakültür prensiplerine sadık kalmak adına tam tersini yapmış. Bafralı Ziraat Mühendisi Esra Karagöl’ün danışmanlığında sadece hümik asit kullanıp, toprağa ve toprağa bağlı canlı hayatına hiç müdahale etmemiş. Ve günün sonunda küçük bir alanda da olsa müdahalesiz tarımla çok daha verimli sonuç alınabildiğini görmüş.
Ali Rıza Ersoy
Ali Rıza Ersoy
İlaç tuzağına düşmemiş
“Demek ki her şey koca bir yalanmış” diyor Ali Rıza Ersoy, bugün bağındaki üzümlere bakarak: “Örnek bir tarım alanı yaratmak hedefiyle başladığımız yolculuğun üçüncü yılında modern tarıma oranla iki misli başarılı olduk. Hem de bunu hümik asit dışında hiçbir girdi kullanmadan yaptık. Demek ki yıllardır bizi kandırıyorlarmış. Muhtemelen sistem şöyle işliyor: Sizi onlarca makul gerekçeyle toprağı sürmeye zorluyorlar. Sürünce de toprağın organik içeriği en yüksek 10 santimlik kısmını yerle bir ettiriyorlar. Sonra da alttaki verimsiz katmandan ürün almak için kimyasal gübreleri ve ilaçları önünüze koyuyorlar. Kaçamayacağın bir tuzağın içine giriyorsun yani. Ben o tuzağa girmeden de tarımın mümkün olduğunu gösterdim. Başlamadan önce iyi niyetle ‘Olmaz’ diyen arkadaşlarım bağın içinde yürüyüp yaprakta bit, üzümde küf arar oldu. Bende yoktu ama onlarda vardı.”