Sorting by

×
GüncelKırsal

Çevrecilerden mermer ocağı tepkisi: ‘Köprülü Kanyon’a kıymayın’

Bülent Ecevit
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, tarihi ve doğal SİT alanı olan Manavgat Beşkonak Köprülü Kanyon Milli Parkı güzergahında bulunan Kırkkavak Mahallesi’nde, özel bir firmaya mermer ocağı izni vermesi çevreciler tarafından büyük itirazla karşılandı. Antalya Barosu, Antalya Kent Konseyi ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti ortak dava açarak yargıya taşıma kararı aldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, tarihi ve doğal SİT alanı olan Manavgat Beşkonak Köprülü Kanyon Milli Parkı güzergahında bulunan Kırkkavak Mahallesi’nde, özel bir firmaya mermer ocağı izni vermesi doğa severlerin tepkisine yol açtı.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı İdris Taş, Antalya Barosu Başkanı Av. Hüseyin Geçilmez ve Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt’un, yaptığı açıklamada Manavgat yangınından sonra bölgede kalan tek yeşil kale olan Beşkonak’ta mermer ocağı yanlışından bir an önce dönülmesi gerektiği vurgulandı. 2018 yılında 12.48 hektarlık bir alan için başvuran şirketten, alanı küçültmesi istenmişti. Şirket ikinci kez yaptığı başvuruda bu alanı 12.23 hektara düşürdü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından söz konusu şirkete verilen mermer ocağı tahsisine karşı çıkan yöre halkının demokratik tepkileriyle desteklenecek bir hukuki mücadelenin başlatılacağı ifade edildi. Yangın nedeniyle doğanın zaten zarar gördüğü, 500’e yakın endemik bitki türünün bulunduğu ve tarihi açık hava müzesi konumundaki bölgede mermer ocağının büyük bir felakete yol açacağı vurgulandı.

Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ekolog Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, orman yangınlarının en büyüğünün yaşandığı bölgede HES ve maden ocaklarına izin verilmemesi gerektiğini anlattı. Prof. Neyişçi, “Ege ve Akdeniz’de bu gibi bölgelerde kesinlikle izin verilmemeli. Hatta bugüne kadar verilmiş tüm ruhsatlar, en azından deniz seviyesinden 500 metre aşağıda kalan yerlerde verilen maden ruhsatları iptal edilmeli. Çünkü yangınlar buralarda çıkıyor sonra yukarılara tırmanıyor. Köprülü Kanyon ormanları delik deşik edilmemeli. Türkiye’nin her tarafından mermer elde edilebilir ama bu bölgede orman çeşitliliği önemli, endemik türler bakımından önemli ve her yıl binlerce rafting yapmak için buralara gelen yerli yabancı ziyaretçi var” dedi.

Beşkonaklılar Birlik ve Beraberlik Derneği Başkanı Hakan Halim Okudan, Beşkonak Köprülü Kanyon bölgesinin 400 ila 1200 metre yükseklikler arasında geniş bir alanda yer aldığını, söz konusu Kırkkavak Mahallesi’nin de ortalama 700 metre yükseklikte bulunduğunu bildirdi. Başkan Okudan, “Son yıllarda bölgemizde maden mermer ocağı açmak için başvurular oldu. Hepsini iptal ettirdik. Ama bu son başvuruya iznin verildiğini öğrendik. Kırkkavak köyümüzü Manavgat yangınında canla başla çabaladık ateşe kurban etmedik. Mermer ocağına da kurban ettirmeyiz. Hukuki ve demokratik yolla mücadele edip kararın iptal edilmesini sağlamak istiyoruz” diye konuştu.

‘DOĞA YOK OLUYOR’

“Dünyanın korunması gereken en özel şehirlerinden biri Antalya. Tarımıyla turizmiyle, geleceğe umut veren endemik bitkileriyle ve sayamayacağımız her parçasıyla Antalya’nın doğal koruma alanlarına sahip çıkmak adına bir araya geldik” diyen AGC Başkanı İdris Taş, “Bu kente yapılacak yatırımlar sadece tarımı ve turizmi canlandırmak için değil, aynı zamanda biyoçeşitliliğimizi de korumalı. Antalya’daki mevcut madencilik faaliyetleri doğal zenginliğimizi yok etmeye başladı” dedi.

MADEN OCAĞI OLMAMALI

Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, “Bizler yatırımlara karşı olduğumuz algısının oluşmasını istemiyoruz. Elbette maden ocakları ülkemize bir katma değer sağlayacaksa yapılmalıdır ancak bunun yeri, kanyonları, rafting alanları ve tarihi dokusu ile turizme; verimli toprakları ve endemik bitkileriyle tarıma önemli katkılar sağlayan Manavgat Beşkonak olmamalı. Antalya, hem ulusal hem de uluslararası anlamda turizmin önemli cazibe merkezlerinden, marka kentlerinden biri… Bu şehrin maden ocakları yapılabilecek bölgeler arasından çıkarılması yerinde bir karar olabilir. Bu tür faaliyetler Antalya’da olacaksa da yerleşim yerlerinden, tarihi ve turistik merkezlerden uzakta alanlar belirlenebilir” diye konuştu.

HUKUK MÜCADELESİ

Antalya Barosu Başkanı Avukat Hüseyin Geçilmez en büyük zenginliğin akarsuları, ağaçları, içerisinde yaşayan canlılarıyla doğanın kendisi olduğunu ifade ederek, “Ne yazık ki günü kurtarma niteliğindeki çabalarla yer altındaki madenler uğruna tabiatımıza büyük yaralar açılıyor. Bizlerin avukat olarak görevi aslında, kendilerini savunma imkânı olmayan, sesi çıkmayan hayvanların, böceklerin, endemik bitkilerin ve ormanların hakkını savunmaktır” diye konuştu.

Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr