BM’ye göre 2050’ye kadar tarım alanlarının yüzde 90’ı tahrip olabilir: “Öncelik toprak ve bitki sağlığı olmalı”
Toprakta ne kadar çok sağlıklı bakteri ve mantar gibi mikroorganizmalar bulunursa kumaş o kadar hızlı bir şekilde yok olurdu.
Ancak bu yöntem bugünlerde denendiğinde toprağa gömülen kumaş parçası, bir yıl sonra bile hiç hasar görmeden aynı şekilde çıkartılabiliyor.
Uzmanlar, dünyada tarımda kullanılan toprağın yarısından fazlasının bozulduğunu aktarıyor.
Son dönemde tarımda büyük zorluklarla mücadele eden ve her gün neredeyse 30 kişinin intihar ettiği söylenen Hindistan’da çiftçiler borçlanmanın yanı sıra toprak bozulmasının en büyük etkenlerden biri olduğunu paylaşıyor.
Hindistan’daki bu duruma çare bulmak isteyen Sadhguru adlı ünlü gurup, SaveSoil (Toprağı Kurtar) adlı küresel bir kampanya başlattı.
Sadhguru, toprak sağlığını iyileştirmeyi hedefleyen kampanya kapsamında çiftçilere topraklarındaki organik maddeyi korumak ve en az yüzde 3 oranında tutmak üzere çeşitli teşvikler sağlanmasını talep ediyor.
Sadhguru, “Eğer bunu da yok edersek toprak kuma dönüşür ve iş burada biter. Eğer toprak sorunuyla baş edemezsek bir çölün içinde yaşamak zorunda kalacağız” diyor.
İnsanlar kalitesiz toprakla tarihte sık sık mücadele etti.
Washington Üniversitesi’nde Jeomorfoloji Profesörü olan David Montgomery, “1930’larda Kuzey Amerika’da görülen dev toz bulutu hatırlarsınız, herkesi çok şaşırtmıştı” diyor ve devam ediyor:
“Eğer toprağa iyileşme fırsatı vermezseniz ve sürekli tahrip ederseniz o toprakta tarımsal üretim yapılamaz hale gelir. Toprağın en verimli kısmı üst katmanıdır. Bu verimlilik yıllarca ve yüzyıllarca devam eden tarımsal aktivite yüzünden yok ediliyor. Böylece gıda yetiştirmek de giderek zorlaşıyor.”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünyada toprağın yüzde 33’ünün tahrip olduğunu, 2050 yılına kadar bunun yüzde 90’a yükselebileceğini aktarıyor.
FAO’ya göre sadece 2-3 santimetrelik sağlıklı toprağı oluşturmak 1000 yıl sürebiliyor.
Tarımda toprak neden bozuluyor?
Toprak bozulmasının birçok sebebi var. Aşırı otlatma, devamlı tek tip bitki yetiştirme ve ilaç kullanımı bunlardan birkaç tanesi.
Toprağı olumsuz etkileyen bir diğer faktör ise çifçilikte devrim yaratan ve tarlayı ekmeden önce toprağı havalandırmakta kullanılan saban teknolojisi.
Eski bir teknoloji olan saban kullanımı, tarımın vazgeçilemez bir parçası haline geldi.
Modern tarımda yabani otlardan kurtulmak için toprak döndürülür ancak bunu yaparken toprağın altında, sağlığı için hayati önem taşıyan mikroplar açığa çıkarılyor.
Güneş ışığına maruz kalan bu mikroplar ölüyor ve toprak verimliliğini kaybediyor.
Ancak biçerdöver gibi diğer tarım aletlerinin yanı sıra saban, çiftçiliğin ölçeğini, hızını ve üretkenliğini genişleterek daha fazla arazinin daha verimli ekilmesine yol açtığı için hala tercih ediliyor.
İngiltere’de bulunan Toprak Derneği’nde (Soil Association) Tarımsal Ormancılık ve Bahçecilik Başkanı Ben Raskin, tarımda teknolojinin rolünün yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Raskin, “Teknolojide öncelik toprak ve bitki sağlığı olmalı” diyor.
Bazı şirketler de bu doğrultuda toprakta en az hasara neden olacak yeni teknolojiler geliştiriyor.
Örneğin toprağı derinden kazan aletlerin yerine ufak delikler açıp içine tohum bırakan tohum ekiciler ve günümüzde kullanılan aletlerin sert müdahalelerine alternatif olarak çok daha yumuşak bir şekilde tohum eken ve yabani otları temizleyen robotlar geliştiriliyor.
Diğer taraftan toprağın çıplak kalmasını engellemek için örtü olarak kullanılan bitkilerin de önemli olduğu belirtiliyor.
Raskin, şimdiye kadar kullanılan teknolojilerin toprağın sadece yüzeyini incelediğini, artık çok daha derine inip toprağın biyolojisinin düşünülmesi gerektiğini paylaşıyor.
Bilim insanlarının toprağın içindeki yaşamın yalnızca yüzde 10’unu tespit ettiği sanılıyor.
Montgomery, uzun yıllardır “yer altındaki dünyanın bilim için görünmez olduğunu, toprağın bilim dünyasında aşılması gereken son büyük sınır olduğunu” aktarıyor.
Toprağın yapısını anlamanın yepyeni endüstrilerin oluşmasına da yol açacağı öne sürülüyor.
Buna örnek olarak çiftçilere toprakları için en iyi besin malzemelerini sağlamak için topraktaki mikropları dizileyen gen teknolojisi gösteriliyor.
Öte yandan çok daha basit ve eskiden kullanılan yöntemlerin de ilginç ve radikal fikirlere yol açacağı ifade ediliyor.
Toprak Birliği’nin Yenilikçi Çiftçiler programı kapsamında yapılan bir deneyde yabani otları ve hastalıkları bastırmak için ağaçların etrafına söğüt talaşı malçı döküldü.
Malçın içindeki asidin ağaçlarda bağışıklık reaksiyonu uyardığı tespit edildi.
AgroIntelli adlı Danimarkalı şirket, tarımda en az hasara yol açacak bir robot geliştiyor
Toprak kalitesini ölçmek kolaylaşıyor
Toprağın aynı zamanda tıpta ilaç alanında çok büyük yeniliklere yol açacağı düşünülüyor.
Kimya Dünyası adlı bilimsel dergide yer alan bir makaleye göre toprağın mikrobiyomundaki doğal malzemeler ilaç içeriği için çok faydalı olabilir.
30 yıllık bir aranın ardından geliştirilen ilk yeni antibiyotik sınıfında kullanılanabilecek olan teixobaktin adlı toxin, toprak örneklerine bakarak keşfedildi.
Ancak toprağı analiz etmek çok pahalı olabiliyor ve uzun sürebiliyor.
Uzmanlar bu işlemi artık telefonlarımızla yapmanın yöntemlerini araştırıyor.
İngiltere’de Harvest Agri adlı şirketin yöneticisi Jack Ingle, mikrobiyometre toprak testi adlı bir cihaz satıyor.
Tarımda çalışanlar topraklarından bir örnek alıp onu özel bir solüsyon içeren test tüpüne döküyor ve daha sonra kağıda aktarıyor.
Daha sonra Android ve Iphone’larda bulunan ücretsiz bir uygulamayla toprak örneği taranıp içindeki mikroplar inceleniyor.
Tarımda çalışanlar artık toprak kalisini kendileri test edebiliyor
Öte yandan bir grup bilim insanı, dünya genelindeki toprak sağlığı ölçümlerinden oluşan SoilHealthDB adlı bir veri tabanı oluşturdu.
Geçen yıl Avrupa Birliği (AB) de, toprak verilerini toplamak ve izlemek ve toprak araştırmalarını ve politika geliştirmeyi desteklemek için AB Toprak Gözlemevi’ni kurdu.
Montgomery, tarım teknolojilerinin geleceğinde geçmişe bakılması gerektiğini söylüyor.
Montgomery, “Mahsul rotasyonu ve mahsulleri örtmek gibi eski bilgileri alıp bunları modern teknolojiyle birleştirebiliriz” diyor.