Bakan Kirişci: Mazot, gübre ve yem desteğine devam edeceğiz
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, ayni olarak verecekleri mazot, gübre ve yem desteğinden çiftçilerin verilecek kartlar aracılığıyla faydalanabileceğini bildirdi.
İzmir Tarım Sektörü Temsilciler Toplantısı’nda çiftçilerle bir araya gelen Kirişci, Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşmasına yaptığı katkıya değindi.
Kirişci, şöyle devam etti:
“Guterres gibi 2018 yılından bugüne , dört yıldan beri Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği yapan bir kişinin, ‘Benim bu görev sürem içerisinde vesile olduğum ve şahit olduğum en hayırlı iştir.’ demesiyle aslında ne anlama gelmiş olduğunu bütün dünya görmüş oldu. Malumunuz iki ülke Rusya ve Ukrayna bu iki ülke hububatın yüzde 28’ini dış ticarete konu olacak şekilde elinde tutan tekel ülkeler. Yani dünyadaki dış ticaretin yüzde 28’ini bu iki ülke oluşturuyor. Hububatla ilgili olanı söylüyorum. Yağlı tohumlarda da çok farklı bir durum yok. Özellikle ayçiçeği konusunda çok çok yüksek. Biz de arz açığı olan bazı ürünlerimizi veya dahilde işleme adı altında almak durumunda olduğumuz bazı hammaddeleri bu ülkelerden alıyoruz, aldık. Şimdi böyle bir tıkanan süreci Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan dolayı tıkanan süreci aşan ülke Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız oldu. Bu aslında millet olarak ne kadar onur duysak az diyebileceğimiz bir husustur.”
Türkiye’nin kararlı tavrının meyvesini aldığını kaydeden Kirişci, “Dün itibarıyla 25 tane gemi geçti (tahıl koridorundan) buradan. 625 bin ton da hububat çıktı. Bu hızla, miktarı da artacak. Bundan kendi ülkemiz ve başka ülkeler de inşallah nasiplenmeye devam edecek.” diye konuştu.
Bakanlığın üreticiye verdiği destekler
Hububat, yağlı tohumlar, şeker ve baklagilleri stratejik ürün olarak belirlediklerini ifade eden Kirişci, “Bunlar bizim için olmazsa olmazlarımız. Kıtlık denildiğinde aklımıza gelen ürünler bunlar. Yani kimse çileğin bir kıtlıkta aklına geldiğini herhalde söyleyemez. Dolayısıyla çilek de bizim, domates de bizim, salatalık da bizim ama biz işe özellikle ve özellikle stratejik olan ürünlerden başlayacağız.” ifadelerini kullandı.
Bakanlığın üreticilere verdiği desteği sadeleştireceklerini belirten Kirişci, şunları söyledi:
“İki temel desteğe indireceğiz. Mazot ve gübre. Ben de çiftçilikle meşgul olan birisiyim, aynı zamanda bir çiftçi çocuğuyum, buradaki birçok kardeşimiz, arkadaşımız ve ağabeylerimiz gibi. Şimdi bizim iki temel girdimiz; mazot ve gübre. Bunların ikisi de maalesef kaynakları bizde olmadığı için dışarıdan ithal ettiğimiz şeyler. Bunlar döviz kurundan etkileniyor, dünyadaki bu kargaşadan etkileniyor veya bunları üreten ülkelerin tavır değişikliklerinden etkilenebiliyor. Biz işte bu temel girdiyi stratejik ürünler için destekleme kapsamına alacağız. Ayni olarak, nakdi olarak değil. Bu destekleri ne zaman kullanacaksa kendilerine vereceğimiz bir kart marifetiyle, bir banka kartı eşdeğeri kart marifetiyle bu karta yüklenen para üzerinden ve bunları satın alabilecekleri gübreyse gübre mazotsa mazot bunları gidip almasına imkan sağlayacağız.”
Hayvancılığa yem desteği
Hayvancılığın da ana giderinin yem olduğuna dikkati çeken Kirişci, “Hayvancılıkta da hepimiz biliyoruz ister et olsun ister süt olsun. Her ikisinde de maliyetin yüzde 65’ini, 70’ini tek başına yem oluşturuyor. Bu yemi de aynı şekilde üreticilerimize sunacağız ve böylelikle üreticilerimizin bunları almak için zorlandıkları bu finansmanla ilgili güçlüğü aşmış olacağız. Sonra ürününü sattığında bu ürünlerin satışından elde etmiş olduğu gelirle bu destekler karşılığında kendine ait olan buradaki ücretlendirmeyi, fiyatlandırmayı mahsuplaşmış olacağız.” değerlendirmesini yaptı.
“Fark ödemesi”
Stratejik ürünler için “fark ödemesi” uygulamasını da hayata geçireceklerini aktaran Bakan Kirişci, uygun rakamı üreticiyle belirleyeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ürünün üreticiye maliyetiyle o ürünün kendisini mutlu edecek bir fiyatı var. Hepimiz işte şu anda mesela mısır, ayçiçeği bugünlerin popüler konusu. ‘Eğer mısır şu fiyata giderse ben bundan mutlu olurum.’ dediğimiz zihnimizde bir rakam var. İşte o rakamı birlikte belirleyeceğiz. Daha sonra o belirlediğimiz rakamın altında şayet piyasada satılacak olursa, ürün ister bunu TMO’ya getirsin isterse piyasaya, sanayiciye satmış olsun, kim alırsa alsın, o ikisi arasındaki farkı biz üreticimize dönüp diyeceğiz ki ‘Arkadaş sen üretmeye devam et. Bu da senin fark ödemendir.’ diyeceğiz ve böylelikle arz güvenliğini de sağlama konusunda önemli bir adım atmış olacağız.”
Sözleşmeli üretimin de üreticiler için bir başka uygulama olduğunu aktaran Bakan Kirişci, “Yeni bir sözleşme mevzuatı hazırlıyoruz. inşallah Meclisimiz ekim ayında açıldığında geçer diye ümit ediyoruz. Bunun bize sağlayacak avantajlar olacak. Bir sefer sigortayı zorunlu hale getiriyor. Bir taraftan üreticiyi, bir taraftan da o üreticinin üretmiş olduğu ürünü alacak olan sanayiciyi veya tüccarı garanti altına alıyor.” dedi.
Ekilmeyen alanlar
Nadasa bırakılan, varisler arasındaki anlaşmazlık ya da kırsaldan kente göç kaynaklı ekilmeyen alanlar olduğunu anlatan Kirişci, “Biz bunların hepimizin bir ortak varlığı olduğu bilincinden hareketle şunu yapacağız. ‘Ey üretici, ey bu toprağın sahibi, sen sahibisin ama biz burada mülkiyetle kullanım hakları birbirinden ayırıyoruz.’ diyeceğiz. Şayet 1 yıldan fazla o tarlayı o bizim belirlemiş olduğumuz alanı boş bırakıyorsa ondan sonra biz buna bir kira bedeli tahakkuk ettirilecek. O kira bedeli üzerinden burada üretim yapacak olana kiralayacağız. Aldığımız parayı da götürüp, toprak sahibinin hesabına yatıracağız. Böylelikle bir kez daha ifade ediyorum. Boş alan kalmayacak, ekilmemiş alan kalmayacak ve ekilmemiş alanlarla ilgili mülkiyet sahibiyle, mal sahibiyle burayı kiralamak isteyenlerin de aralarındaki bu ilişkiyi de düzenlemiş olacağız.” ifadelerini kullandı.