Baba bak ‘Erkunt’ silinmeyecek, marka olarak yıllarca sürecek – Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR
ANKARA Sanayi Odası’nın (ASO) kurucusu Mümin Erkunt, kızı Zeynep Erkunt’un üniversiteyi bitirdiği yıl Ankara’da sadece ordunun kullandığı bilgisayar sistemini Erkunt Döküm fabrikasına da kurdu.
5-6 yaşından itibaren fabrikada tezgahlar arasında koşturan, pikniğe bile fabrikanın bahçesine giden Zeynep Erkunt, patronun kızı olarak bilgisayar kullanımını öğrenmek üzere 3 ay eğitime gönderildi.
Döndüğünde fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı:
– Bütün derdim Mümin Erkunt’un kızı olarak değil, Zeynep Erkunt olarak bir yere gelmekti. Fabrikada ilk işe başladığım bölümde 9 yıl çalıştım. 7 yıl sıfatım olmadı. Maaşım hep düşüktü. Babam, “Patron kızı daha fazla maaş alıyor” denilmesini istemedi.
Zeynep Erkunt’un çalıştığı bölümde işler rayına girmişken satış müdürü emekli oldu. Mümin Erkunt, ilk aşamada çözümü şöyle buldu:
– Makine mühendisi alacaktım ama bulana kadar yarım gün sen otur.
Böylece Zeynep Erkunt, yarım gün bilgi işlemde, yarım gün satışta çalışmaya başladı:
– Eve gitmez, babamın çalışma odasının arkasındaki küçük odada yatardım. 20-30 yaş arasındaki 10 yılım böyle geçti.
Tuna Armağan’la yolu 31 yaşındayken ilk kez gittiği Paris’teki döküm fuarında kesişti:
– “Bundan sonra mantık evliliği yaparım” diye düşünüyordum. Tuna ile Paris’te fuarda karşılaştım. İlk görüşte aşık oldum. İşi bırakıp İstanbul’da yaşama planları yaparken babam Tuna’ya iş teklif etti.
Mümin Erkunt, evlendiklerinden birkaç yıl sonra fabrikayı kızı Zeynep Erkunt Armağan ve damadına bıraktı:
– Tuna ile birlikte yan sanayiden çıkma vaktinin geldiğini düşündük, ilk yerli traktörü üretmek üzere kolları sıvadık.
İlk yerli traktörü “Erkunt” markasıyla üretmeye başladılar. Babasıyla bir gün Ankara’dan İstanbul’a giderken karşılarına bir traktör çıktı:
– Babam, oğlu olmadığı için “Erkunt” soyadının silinip gideceğini düşünüyordu. Babam traktörün üzerinde soyadımızı görünce heyecanlandı. “Baba, bak ‘Erkunt’ ismi silinmeyecek. Marka olarak yıllarca devam edecek” dedim.
2007 yılında Ankara’daki Erkunt Tarım Makinaları fabrikasını gezdim, Zeynep Erkunt Armağan’ın ve ilk yerli traktörün öyküsünü dinledim.
O günlerde pazardaki ithal traktör hakimiyetinden yana dertliydi:
– İthal traktörler Türkiye’de cirit atıyor. Pazarda 35 traktör markası var. Sadece 6’sı Türkiye’de üretiliyor.
Fabrikayı gezerken şu öneriyi ortaya koymuştu:
– Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası üzerinden çiftçiye Türkiye’de üretilen traktörlere dönük daha düşük faizli kredi verilmesi düşünülse iyi olur. Ciddi fiyat kıran ithal traktörlere karşı pazarda rekabet şansı yakalarız.
Önceki gün gazetede Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Türkdönmez, o an gelen haberi okudu:
– İlk yerli traktörü üreten Zeynep Erkunt Armağan vefat etmiş…
Haberi duyunca 2007’deki fabrika turumuzu, 2015’te Adnan Dalgakıran başkanlığındaki makine üreticileriyle gittiğimiz Milano’daki fuarda gerçekleşen sohbetimizi anımsadım.
Zeynep Hanıma Allah’tan rahmet diliyorum…