AB ilerleme raporunda ithalat vurgusu
Avrupa komisyonu tarafından hazırlanan 2020 Türkiye raporunda tarım ve kırsal kalkınma bölümünde kabaca aşağıda yorumlarıyla birlikte sunacağım görüşlere yer verilmiş.
Avrupa Komisyonu 1998 yılından itibaren aday ülkelerin Kopenhag kriterlerine uyum konusunda kaydettiği gelişmeleri yıllık olarak değerlendiren raporlar yayımlıyor.
Söz konusu raporlar 2016 yılına kadar “İlerleme Raporu”, sonrasında ise “Ülke Raporu” olarak adlandırılıyor. Ancak bu raporlar sadece komisyonunun görüş ve değerlendirmelerini yansıtan tek taraflı belgeler.
On birinci fasılda tarım ve kırsal kalkınmadaki ilerleme ve gerilemelerden bahsediyor.
Rapora göre “Ortak Tarım Politikası” çiftçileri ve kırsal kalkınmayı destekleyen bir unsur ve Türkiye tarım ve kırsal kalkınma alanında belirli düzeyde hazırlıklı.
Tarımsal istatistikler sorunlu…
Komisyon tarım istatistiklerinin oluşturulması için hâlâ bir strateji belgesi hazırlanmadığını belirlemiş. Stratejik politika yönelimleri, Türkiye’nin tarımsal destek politikasının ortak tarım politikası ilkelerinden uzaklaşıyor olabileceğine işaret ediyor deniyor.
Gelecek yıl Türkiye’nin tarım istatistiklerinin oluşturulması için bir strateji belgesi hazırlaması, tarımsal destekleme politikasını uyumlaştırmak üzere de bir strateji geliştirmesi ve bunları uygulamaya başlaması gerekiyor.
Tarım istatistiklerinin doğru bir şekilde oluşturulması gerçekten büyük sıkıntı. Türkiye’de hangi bölgede hangi ürünlerin ekildiği ile ilgili bir planlama yok, üretilen ürünlerin de önemli bir kısmı pazarda kayıtsız olarak satılıyor. Ancak son zamanlarda coğrafi bilgi sistemleri ile yapay zekanın tarım ürünleri desenlerini tespit etmede kullanılmaya başlanması gelecek için umut vadediyor.
Diğer yandan Ekim 2019’da Türkiye, istikrarlı gıda arzını sağlamak için kırsal alanların refahını iyileştirmeyi ve tarımsal üretimin verimini ve kalitesini artırmayı hedefleyen 2019-2023 “Tarım Politikası Stratejik Planını” kabul etti.
AB raporunda son bir yılda Entegre İdare ve Kontrol Sistemi’nin (IACS) geliştirilmesi için önemli adımlar atıldığı, seksen bir ili kapsayan “Çiftlik Muhasebe Veri Ağı” tarımsal üretim ve kayıt sistemine entegre edildiği yazılıyor.
İthalat vurgusu…
Rapor döneminde AB’den canlı sığır, sığır eti ve türev ürünlerinin ithalatında keskin bir düşüş yaşandığı belirtilmiş. Türkiye’nin, canlı sığır ve sığır eti kotalarını kalıcı olarak açmak suretiyle, tarım ürünleri ticaretine ilişkin ticaret anlaşması yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi gerektiği belirtilmiş. Bunun yanı sıra ithalat kotalarının düzgün ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi gerektiği de söyleniyor
Raporun en can alıcı kısımlarından birisi, belki de en can alıcı kısmı da bu. AB geçen yıl kendisinden bir önceki yıla göre daha az canlı sığır ve sığır eti alındığını, bu konudaki kotalarını genişletmesi gerektiğini belirtiyor. Bunları belirtirken de kotaların şeffaf olması gerektiğini ifade ediyor. Yani “siz yetiştirmeyin biz verelim” diyor.
Bir de AB’nin kalite politikası bulunuyor. Rapor döneminde kalite politikası konusunda Türkiye’nin AB müktesebatıyla büyük oranda uyumlu olan coğrafi işaretlerin korunmasına ilişkin mevzuatı uygulamaya devam ettiği belirtiyor.
Raporda organik tarım ile ilgili güzel ifadeler bulunuyor. Örneğin organik tarımın esaslarına ve uygulanmasına ilişkin olarak AB müktesebatına uyumun ileri seviyede olduğu ifade ediliyor. Bu manada Türk Akreditasyon Kurumu’nun organik tarım kontrol kuruluşlarının akreditasyonunu gerçekleştirdiği belirtiliyor.
Sonuç olarak bunların en ilgincinin canlı hayvan ve et ithalatı olan madde olduğunu düşünüyorum.
Ya siz ne dersiniz?