Restoranlar kazanırsa biz de kazanırız
Çoğunlukla lahmacun, kebap, burger ve pizza gibi hızlı yemek sektörünün oyuncularının dahil olduğu ‘evlere yemek- paket servisi’ hizmeti son yıllarda büyük kentler başta olmak üzere ülke genelinde ivme kazanmıştı. Salgında ise bambaşka bir boyuta geçti, sisteme dahil restoranların sayısında ve niteliğinde patlama yaşandı.
Geçen hafta bu süreçte büyük bir atılım gerçekleştiren GetirYemek CEO’su Batuhan Gültakan ile Zoom üstünden buluştuk, bu yeni dağıtım pazarını ve iş yapış şekillerini konuştuk.
Gültakan, “Biliyorsunuz pandeminin en çok sekteye uğrattığı sektörlerin başında yeme–içme sektörü vardı. Mart ayında ilk dalgadan sonra restoranların yüzde 15’i açılamadı. Biz de hemen restoranlara destek için harekete geçtik. 10 Aralık’ta ikinci dalgayla birlikte siparişlerdeki yönlendirme hizmeti komisyonunu ocak ayı sonuna kadar kaldırdık” diyor.
Yine bu süreçte restoranların sıkıntılarını ve beklentilerini göz önüne alarak satışlarının bedelini 45 güne dek vadeli değil, ertesi gün öğlene dek hesaplarına göndermeye başlamışlar.
Aldıkları komisyonu ise sadece yüzde 10 olarak sabitlemişler.
Şu anda 300 kişilik ekip ve 30 bine yakın üye restoranla çalışmalarını sürdürüyorlarmış. Ocak sonunda 81 ilde hizmet vermeye başlamışlar.
Gültakan, restoranlar kazanırsa kendilerinin de kazanacağını söylüyor. Ben de bu dönemde yeme-içme sektörünün her türlü desteğe ve katkıya ihtiyacı olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum..
İki deniz arasında bir marka şehir
Coğrafi işaretli Ayvalık zeytinyağı, Edremit tipi yeşil kırma, siyah çevirme zeytini, coğrafi işaretli Manyas kelle peyniri, Burhaniye sepet peyniri, Balıkesir kuzusu, Gönen baldo pirinci ve daha aklıma gelmeyen nice ürün… Balıkesir, coğrafi yapısı ve iklim koşulları ile tam bir tarım kenti. Buğday üretiminde birinci sırada. Meyve-sebze, tıbbi aromatik bitki üretiminde ve arıcılıkta da iddialılar. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na da gastronomileriyle aday olmuşlar.
‘Marka Şehir Balıkesir Projesi’ni konuşmak üzere Zoom’dan bir sohbet gerçekleştirdiğimiz Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula’nın söylediği gibi Balıkesir’de fındık ve çay dışında her şey yetişiyor.
Ayrıca Marmara ve Ege’ye kıyısı bulunan kent Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit, Erdek ve Marmara Adası, Bigadiç, Gönen ve Manyas gibi ilçeleri; Kaz Dağları ve Kuş Cenneti Milli Parkları’yla deniz, termal, gastronomi, doğa ve dağ turizmi potansiyeliyle bir marka kent olmak için her türlü olanağa sahip. Bu yüzden de Balıkesir Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Sanayi ve Ticaret Odaları, Ticaret Borsası ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı ile birlikte ‘Marka Şehir Balıkesir Projesi’ni hayata geçirmeye karar vermişler.
Ekimde ‘Hayat Dolu Balıkesir’ sloganıyla yola koyulmuşlar. Hedefleri coğrafi işaretli ürünlerin markalaşmasını sağlamak, turist sayısını 50 artırmak.
Öte yandan maden çeşitliliği ve rezerv bakımından zengin yatakları olan bölgenin yatırımcılar için cazibe merkezi olmasını da istiyor, sanayi yatırımlarını de destekliyorlar. Bana ise hâlâ sanayi ve madencilikle başta gastronomi olmak üzere turizmin bir arada olabilmesi çözümü zor bir ikilem gibi geliyor…
Bir Taksim klasiği
Dünyanın en büyük megapollerinden biri olmasına karşın İstanbul, meydanlarıyla anılan bir kent değil. Zaten çok da fazla meydanı yok. Sultanahmet, Ortaköy, Bakırköy, Kadıköy ve en önemlisi de iyi-kötü anılarıyla Taksim var.
Taksim meydanı pek çok açıdan geçmişi bugüne taşıyan bir yer. Kültür, eğlence, buluşma, tören, kutlama ve anma alanı.
AKM ve çevre düzenlemesi tamamlanınca eski güzel günlerine kavuşacağını, hatta daha da iyi olacağını umuyorum.
Ama gözlerim yine de eski yerleri, eski günleri arıyor. Bir zamanların buluşma noktası Cafe Marmara’yı özlüyorum.
Fakat neyse ki Gezi İstanbul var. Kalitesinden ve tarzından taviz vermeden yıllardır varlığını sürdürüyor. Yemekleri, pastaları, hepsinin ötesinde ekmekleri her zamanki gibi harika.
1987’de kurulan, 2002’de Hakan ve Tülin Kıran çifti tarafından satın alınan İstanbul Gezi Taksim müdavimlerinin buluşma noktası olma özelliğini koruyor. AKM 2008’de kapandıktan sonra zor bir dönem geçirse de ayakta kaldı. Toplumsal çalkantıları, terör saldırılarını ve en son olarak da salgın kısıtlamalarını atlattı.
Geçen hafta hem bir arkadaşımla buluşmak hem de çok sevdiğim ekmeklerinden ve bademli Selanik gevreklerinden almak için uğradığımda açık oturma alanının kapatıldığını gördüm.
Hakan Kıran’a neden diye sorduğumda “AKM açılışı öncesi yeni düzenlemeler yapılacağı için olduğunu sanıyorum, biz de açılışı dört gözle bekliyorduk ancak açılış tarihi ertelenince böyle kaldık” diyor.
Umarım geçici de olsa bir çözüm bulunur, turizm sezonu başladığında 34 yıllık geleneğin taşıyıcısı Gezi İstanbul bahçesine yeniden kavuşur, konuklarını eski günlerindeki gibi ağırlar…
GALERİ EVİN 25 YAŞINDA
Evin Sanat Galerisi’nin açılmasının, dolayısıyla yıllar içinde arkadaştan öte dostum, kardeşim olan Evin İyem’le tanışmamızın üzerinden 25 yıl geçmiş. Hiç bitmeyen enerjisi, işini aşkla ve özveriyle yapışı, açılan her yeni sergideki mutluluğu, 10, 15 ve 20’nci yılları kutlarken, Nuri İyem Resim Ödülü Yarışması düzenlenirken heyecanı daha dün gibi. Dile kolay bu yıllar içerisinde Evin Sanat Galerisi 200’ü aşkın sergi düzenledi. Naile Akıncı, Mehmet Aksoy, Mehmet Güleryüz, Nedret Sekban, Mustafa Horasan gibi Türkiye sanatının ustalarından 50’ye yakın sanatçının sergisine ev sahipliği yaptı. Gelecekle ilgili çok planları, kitap projesi vardı ama ne yazık ki Evin 2 Aralık 2018’de henüz 58 yaşındayken aramızdan ayrıldı. O günden bu yana da Evin Sanat Galerisi’nin sorumluluğunu birlikte yola koyuldukları sevgili yaşam arkadaşı Ümit İyem ve kreatif direktör olarak aynı zamanda çok iyi bir yönetmen ve fotoğraf sanatçısı olan küçük oğlu Osman Nuri İyem üstlendi. Çocuklarından ayrı görmediği, yıllardır birlikte olduğu ekibi de işinin başında. Her biri gerçek dostu olan sanatçıları da. 25. yıl kutlaması için de Nuri İyem, Nasip İyem, Rahmi Aksungur, Cansen Ercan, Temür Köran, Ahmet Elhan, Hakan Gürsoytrak, Orhan Cem Çetin, Murat Germen, Zulal, Emin Turan, Setenay Alpsoy’un yeni çalışmaları, galerinin tarihinden notları ve anıları sanatseverlerle buluşturan her zamanki gibi çok zarif, geçmişten bugüne yolculuk gibi bir sergi kurgulanmış. 9 Nisan’a dek sürecek sergiyi kaçırmayın derim…