BATEM Müdürü Abdullah Ünlü Toprağın Sesi Programına konuk oldu…
-
Her hafta cuma günü saat 19.30 da Lider Haber TV’de yayınlanan Toprağın Sesi programının bu hafta konuğu, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Ünlü Oldu. Ziraat Yüksek Mühendisi Levent Özdemir’in hazırlayıp sunduğu programda, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bünyesinde yer alan 49 Araştırma Enstitüsünden Bölgesel Araştırma Enstitüsü bölümünde olan BATEM’in faaliyetleri konuşuldu.
Antalya’da bitkisel üretimin farklı konularında görev yapan 5 araştırma kuruluşu olan; Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Narenciye Araştırma Enstitüsü, Seracılık Araştırma Enstitüsü ve Bölge Pamuk Araştırma Enstitülerinin birleşmesinden BATEM’in doğduğunu anlatan Abdullah Ünlü; ”Sorumluluk alanı Batı Akdeniz Bölgesi (Antalya, Burdur, Denizli ve Isparta) olan ve 5 ayrı lokasyonda 2856 dekar açık, 41 dekar Örtüaltı ve 4 dekar kapalı laboratuvar alanında çalışmalarını devam ettiren BATEM, tarla bitkileri, meyve, sebze, tıbbi ve aromatik bitkiler, gıda, bitki besleme, bitki sağlığı, tarım ekonomisi ve süs bitkileri konularında; ıslah, yetiştirme tekniği, bitki sağlığı, gıda teknolojisi ve hasat sonrası fizyolojisi ile ilgili araştırmalar yürütmekte, tarım ürünlerinin gıda maddesi olarak işlenebilirliğine yönelik araştırmalar yapmakta, tarım sektörünün sosyo-ekonomik durumunu incelemek, sorunları tespit etmek ve politika belirleyicilere sorunların çözümüne yönelik öneriler sunmak amaçlı araştırma projeleri yürütmekte, ayrıca Enstitü sorumluluk alanına giren bölgelerde ve uzman olduğu konularda ülke genelinde deneme, kontrol ve danışmanlık hizmetleri de vermektedir.”dedi.
Geçmiş yıllarda Narenciye Araştırma Enstitüsü olarak görev yapan enstitünün turunçgillerin değerlendirilmesi amacıyla bölgeye özgü kabuk reçelleri ve marmelat üretimi odun ateşinde bakır kazanlarda geleneksel koşullarda gerçekleştirildiğini ifade eden Ünlü; ”Şimdi, turunçgil reçel ve marmelatlarının yurt çapında tanıtılması ve özel sektör tarafından da üretiminin yaygınlaştırılması amacıyla üretim teknikleri ve reçete geliştirme çalışmalarına başladık. 1960’lı yıllarda Tarım Bakanlığı ve Dünya Tarım ve Gıda Organizasyonu (FAO) işbirliği ile narenciye suyu üretimi amacıyla pilot üretim tesisi kurulmasıyla geleneksel reçel ve marmelatlar paslanmaz çelik buhar ceketli açık pişirme kazanlarında modern üretim teknikleriyle üretiliyor.”dedi.
3 ayrı lokasyonda ve bahçe, fidanlık, koleksiyon ve genetik kaynağı parselleri, üretim ve damızlık parselleri olmak üzere yaklaşık 850 dekar arazide üretim faaliyetlerinde bulunduklarını söyleyen Abdullah Ünlü; ”Virüsten ari sertifikalı portakal, mandarin, limon, greyfurt, şadok, lime, kamkat, avokado, pikan cevizi, nar ve yenidünya fidanı üretimi yapıyoruz. Zaman içerisinde Enstitümüzde turunç, bergamot, altıntop reçellerinin yanında karpuz kabuğu, patlıcan, balkabağı, hurma ve incir gibi bölgeye özgü reçellerin üretimine geçildi. Günümüzde bunlara ilaveten kamkat reçeli, domates reçeli, muz marmelatı, aronya marmelatı, düşük şekerli turunç marmelatı, portakal suyu konsantresi, mandarin suyu, nar suyu ve ekşisi, kurutulmuş meyve, tıbbi bitkiler ve tozları, çayı ve yağları, kolonya ve sabun gibi üretimler de mevcuttur. Gıda pilot üretim tesisi Gıda Teknolojisi ve Tıbbi Aromatik Bitkiler Bölümü bünyesinde faaliyet göstermekte olup, gıda teknolojisi alanında ürün geliştirme ve değerlendirme, mevcut ürünlerin kalitesinin korunması ve arttırılmasına yönelik bilimsel araştırmalar yaparak ilgili sektör ve paydaşlara öncülük etmeyi amaçlıyoruz. ”dedi.
Lavanta Üretimi, sebze tohumu geliştirme çalışmalarına büyük hızla devam ettiklerini belirten Ünlü, ”Türkiye’deki avokado üretiminin yaklaşık % 75- 80’i Antalya’da üretiliyor, özellikle pandemi döneminde Avakodunun ticari bir kazanç haline gelmesi üreticimiz açısından çok önemli olmuştur.” dedi. ”Ülkemizde ilk defa ‘guava, litchi, longan, mango, passiflora ve pitaya’ tropik meyve türlerinin adına doğru materyalleri ile Antalya Valiliği’nin desteklediği, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM), Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi iş birliği ile yürütülen proje kapsamında adaptasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir.” diyen Abdullah Ünlü; ”Bu çalışmanın sonucunda bu meyve türlerinin ülkemiz tarımına kazandırılması sağlanmıştır. Tropik meyvelerin yüksek ekonomik getirisi yanında insanların bu meyve türlerinin beslenme ve sağlık açısından fonksiyonları hakkında bilinçlenmeleri üreticilerimizin, farklı tropik meyve türlerinin yetiştiriciliğine olan ilgisini her geçen gün arttırmaktadır. Bu yönüyle de bu çalışma üreticilere ve ülkemizde yapılacak bilimsel çalışmalara temel oluşturma niteliğindedir. Ayrıca bu çalışmada; kalite, erken meyveye yatma ve pazarlama yönleri ile passiflora ve pitaya türleri ön plana çıkmıştır. Bu iki türün adına doğru fidan üretiminin gerçekleştirilmesi ve üreticilerimize ulaştırılabilmesi için ilk aşama olan tescil işlemleri 2018 yılında gerçekleştirilmiştir. Pitaya türünde ‘Cosmic Charlie’ ve ‘Bloody Mary’ çeşitleri, passiflora türünde ise ‘Possum Purple’ çeşidi, Mango türünde ‘Kent’ çeşidi, Longan türünde ‘Kohala’ çeşidi, Litchi türünde ‘Brewster’ ve ‘Mauritius’ çeşitleri ‘Milli Çeşit Listesi’ne kaydedilmiştir.”ifadelerinde bulundu.
Kahve BATEM’den gelecek…
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) tarafından Tayland’dan getirtilen kahve tohumlarının, saksılara ekilerek fidan halini almaya başladığını söyleyen Ünlü; ” Enstitümüz 1934 yılında kurulduğunda narenciye ile birlikte kahve ve muz fidanları da Türkiye’ye getirilmiş. O yıllardaki hava şartları, örtü altı seracılık teknolojileri çok ileri olmadığı için kahve ve muz çalışmaları Antalya’da yapılmış ama kayda değer bir gelişme olmamış. Ancak günümüzde iklim değişikliklerinin yaşanması sonucu bıraktığımız çalışmayı, tekrar gündeme getirdik ve örtü altında kahve üretimi çalışmalarına başladık. Bunları büyütüp proje çerçevesinde özellikle Antalya’da Kayaburnu tesisimizde, örtü altında kahvenin olabilirliğini ve Alanya Gazipaşa gibi bölgelerimizde açık alanlara dikerek, bunun adaptasyon çalışmalarını yapacağız. Bu türler arabica denilen bir tür. Tayland’dan işlenmemiş çekirdek olarak geldi. Bunları uygulamalarla saksıda geliştirip, 3 ay sonra bahçelerde biraz daha güçlendirdikten sonra adaptasyon çalışmalarını yapmayı planlıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu zamanında kahve Yemen’den gelirmiş, bundan sonra kahve Türkiye’ye BATEM’den gelecek diyebiliriz. ”dedi.
Kesme çiçekçilik sektörünün de Antalya için önemine değinen BATEM Enstitü Müdürü Abdullah Ünlü; Yerli ve milli çiçek üretimini sağlamak amacıyla Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün (BATEM) geliştirdiği “Likya Kaya” adı verilen Türkiye’nin ilk karanfili olarak tescillendiğini söyleyerek, Türkiye’nin 100 milyon dolarlık süs bitkileri ihracatının yüzde 65’ini Antalya’nın karşıladığını kesme çiçek yetiştiriciliğine uygun bulunan yeni karanfil çeşidi “LİKYA KAYA”nın da pazarda büyük ilgi gördüğünü ifade etti.
Biyolojik mücadelenin Dünya’da ve ülkemizde büyük öneme sahip olduğuna değinen Abdullah Ünlü; ”Biyolojik mücadele, zararlıların popülasyonlarını düşürmek için kimyasal maddeler yerine popülasyonlarını düşürecek diğer canlıların kullanılmasıdır. Enstitü laboratuvarlarında üretilen ve ilaca göre çok daha ucuz olan faydalı böceklerle biyolojik mücadele uygulamasının yaygınlaştırılmasında önemli katkılar sağlanmıştır. Turunçgillerin ana zararlılarından biri olan Turunçgil unlu biti mücadelesi zor olan bir zararlı türü olup mücadele edilmediği zamanlarda önemli derecede ürün kayıplarına sebep olan bir zararlıdır. Ülkemizde Turunçgil unlu bitinin çok sayıda yerli doğal düşmanı bulunmaktadır. Ancak predatör ve parazitoid turunçgil unlu biti ile en iyi mücadele eden iki faydalıdır. Ülkemizin iklim koşullarından dolayı kışı geçiremeyen bu faydalılar Enstitümüzde 1965 yılından bu güne kitleler halinde üretilmekte ve üreticilerin hizmetine sunulmaktadır. Kimyasal mücadele her ne kadar anlık çözüm üretmiş gibi bilinse de turunçgil unlu biti ile mücadelede biyolojik etmenlerin kullanımı en etkili yöntem olarak bilinmektedir. Ayrıca biyolojik mücadele çevre dostu bir mücadele yöntemidir. Her geçen gün Turunçgil unlu biti ile biyolojik mücadele giderek yaygınlaşmakta ve başarılı neticeler vermektedir. Bu durum Enstitümüz için başarı ve bir gurur kaynağı olmaktadır.”dedi.
Program sonunda Ülkemiz tarım sektöründe yaşanan sorunlara çözümler üretmek için; temel ve uygulamalı araştırmalar yapmak, ıslah çalışmaları yürütmek, gıda güvenliğini sağlayacak beslenme ve insan sağlığına faydalı iklim değişikliklerine tolerans çeşitler geliştirmek ve ürettiği bilgiyi ve teknolojiyi ilgili sektörlerin hizmetine sunmak, ülke tarımının gelişmesine katkı sağlamak gibi misyonları olan Enstitümüzde yürütülen Araştırma sonuçlarımızı, tarım sektöründe çalışan ve tarıma gönül vermiş herkes ile paylaşmak bizler için oldukça önemlidir diyen Ünlü; ”Tüm üreticilerimiz bize istediği şekilde ulaşabilir. Hem Telefonlarımız hem Enstitümüz her zaman açıktır. ”İfadelerinde bulundu.