Kuraklık doğal afet sayılmalı
DİDEM ERYAR ÜNLÜ – ÖZGE YAVUZ
İstanbul, 2020 yılında en kurak yıllarından birini yaşadı. Barajlardaki doluluk oranı yüzde 19.16’ya kadar düştü. Son birkaç gündür etkili olan yağmurlar, doluluk oranını yüzde 28.3 seviyesine kadar çıkartarak İstanbul’a yaklaşık 12 günlük su kazandırmış durumda. Peki ya sonrası?
Kuraklık günümüzün en ciddi sorunlarından biri. Geçen yılı kurak geçiren Türkiye, bu yıla da iyi başlamadı. Barajlardaki doluluk oranı düştü, gelecek günlerde susuz kalma riski kapıya dayandı. Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil, hatta tam tersine yılda kişi başına düşen bin 519 m3’lük su miktarı ile “su sıkıntısı çeken” bir ülke konumunda. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının bin 120 m3’e gerileyeceği öngörülüyor. Bu öngörüler, Türkiye’nin “su fakiri” olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. İklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkilerin artması ile birlikte, kuraklık da Türkiye için çok önemli bir riski temsil ediyor. Bu alanda da bireylere büyük sorumluluk düşüyor. Su tasarrufu yaparak alınacak önlemlerle bu riski minimize etmek mümkün. Bu alanda şirketlerin su tasarrufuna yönelik olarak geliştirdiği ürünler de önem kazanıyor. Dünya + olarak bu hafta hem Türkiye’nin kuraklık riskine karşı su potansiyelini masaya yatırdık, hem de şirketler cephesinde neler yaşandığını, hangi ürünleri piyasaya sunduklarını araştırdık…
En kurak yıllardan biri
İstanbul, 2020 yılında en kurak yıllarından birini yaşadı. Barajlardaki doluluk oranı yüzde 19.16’ya kadar düştü. Bu rakamlarla son 10 yılın en düşük baraj doluluk oranlarını gören İstanbul’da, İSKİ’nin 15 Ocak verilerine göre, son birkaç gündür etkili olan yağmurlar, doluluk oranını yüzde 28,3 seviyesine kadar çıkardı. Sağanak yağmur İstanbul’a yaklaşık 12 günlük su kazandırmış durumda. Peki ya sonrası? Su kaynaklarının sürdürülebilirliği, gıda güvenliğinden ekonomiye, hayatımızın tamamını ilgilendiriyor. Oysa su kıtlığı bugün tüm dünyanın yaşadığı en büyük sorunlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Suyun bilinçli ve verimli tüketimi, atık suların geri dönüşümü, tüketim ve üretim alışkanlıklarının yeniden planlanması, sürdürülebilir tarım politikalarının benimsenmesi, su kıtlığının önüne geçmek için atılması gereken temel başlıklar olarak sıralanıyor.
En çok Akdeniz Havzası etkileniyor
İklim değişikliğinin en fazla etkilediği bölge Akdeniz Havzası. Avrupa ve Akdeniz Havzası’ndan 43 ülkenin yer aldığı Hükümetlerarası Akdeniz için Birlik Kuruluşu’nun hazırlamış olduğu rapora göre, Akdeniz Havzası’ndaki ortalama sıcaklıklar endüstri devrimi öncesindeki döneme kıyasla 1.5 derece arttı. Aynı dönemde dünyanın diğer bölgelerindeki sıcaklık artışı ise ortalama 1.1 derece olarak kaydedildi. Raporun sonuçlarına göre 2040 yılına kadar Akdeniz’deki sıcaklık artışının 2.2 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor. Yüzyılın sonuna doğru ise sıcaklık artışının Akdeniz’in bazı bölgelerinde 3.8 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Uzmanlar, bölgede “su kıtlığı yaşayan insanların” sayısının önümüzdeki 20 yıllık sürede 180 milyondan 250 milyona yükseleceğine dikkat çekiyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’deki son 12 aylık kuraklık analizlerini değerlendiren rapora göre, Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz, Kuzey Ege, Batı Marmara Bölgeleri orta ve kuvvetli kuraklık izlenen bölgeler. Son 3 aya bakıldığında ise, durum daha da ciddi bir boyuta ulaşıyor, ülkenin büyük bölümünde orta, şiddetli, çok şiddetli ve olağanüstü kuraklıkların yaşandığı görülüyor. 2020 yılı sonbaharında Türkiye’nin aldığı ortalama yağış oranı 65.8 mm. Bu uzun yılların ortalaması olan 140.6 mm’nin yarısından daha az. Rapora göre, 2020’de tüm bölgelerimiz normallerinin altında yağış aldı ve en fazla azalma yüzde 59 ile İç Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşti. Ege ve Karadeniz Bölgeleri’nde ise son 40 yılın en düşük yağışlı sonbaharı yaşandı.
Suyun “elmaslaşma” riski
● TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından 2019 yılında yayınlanmış olan ‘SU: Yeni Elmas’ başlıklı bir rapor, artan talebe göre suyun gittikçe daha zor bulunur bir hale geldiğini ve su güvenliğini sağlamak için su kaynaklarını geliştirme ve yönetmenin büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve yoksullukla mücadelenin merkezinde yer aldığını ortaya koyuyor. Yaşamsal öneme sahip suyun fiyatının benzer bir öneme sahip olmayan elmasa göre çok düşük olmasını iktisat literatüründe yer alan su-elmas paradoksuna atıf a açıklayan rapor, kaynak sıkıntısı ile birlikte suyun da ‘elmaslaşma’ riskine işaret ediyor. Sektörlerin su tüketimi oranlarının da yer aldığı raporda, küresel olarak su kaynaklarının yaklaşık yüzde 69’u tarımsal amaçlarla kullanılırken, yüzde 19’unun sanayi sektörü ve yüzde 12’sinin evsel kullanım için tüketildiğine dikkat çekiliyor. Su stresiyle mücadele konusunda önerilerin de yer aldığı raporda, şu yorumlar yer alıyor: ‘Türkiye, su yönetiminde merkezi bir yapıya sahiptir. Su stresi, esasen kamu ve özel sektörün senkronize olmuş eylemleriyle azaltılabilir. Yapılması gereken temel eylemler arasında kolektif önlemler almak ve su tüketiminde tasarrufları artırmak için farkındalık yaratmak bulunmaktadır. Sanayi istihdamının nüfusu fazla olan bölgelerden nüfus yoğunluğu daha az bölgelere taşınmasını hedefleyen düşük nüfuslu bölgelere göç, bölgesel sorunu azaltabilir. Arıtma ve arındırma tesisleri, su şebekelerinin ve boru hatlarının iyileştirilerek kayıp oranlarının azaltılması politika yapıcılar, belediyeler ve şirketleri tarafından atılabilecek önemli adımlar arasında sayılabilir. Verimsiz su tüketimini iyileştirici düzenlemeler yapılması, tarım üreticilerinin, özel sektörün ve hanehalkının farkındalığının artırılması ve daha verimli araç kullanımı ile su tüketiminin nasıl azaltılacağı konusunda yönlendirilmesi su stresi ile mücadelede etkin olacaktır.’
Su ekonominin kalbinde
● TSKB’nin Reckitt Benckiser markalarından Finish ile birlikte aynı yıl hayata gerçekleştirdiği Su Endeksi ise, “Su ekonominin kalbinde” sloganı ile petrolü ve doları takip eder gibi su endeksinin de takip edilmesini sağlıyor. Yarınınsuyu.com adresinden ulaşılabilen endeks; kamu kuruluşlarına ait veri tabanları, konuyla ilgili küresel veri kaynakları, konuya dair ücretli ve ücretsiz kaynaklar, akademik ve/veya yarı akademik çalışmalardan takip edilen verilere dayanarak oluşturuluyor. Türkiye’de kullanılabilir su miktarını ve tarım ve sanayi ile hane halkı su tüketimlerini dikkate alarak Türkiye’nin su ile ilgili riskini sayısallaştırıyor ve daha net hale getiriyor. Finish Su Endeksi’nin yükselmesi su stresinin azaldığını; düşmesi ise su stresinin arttığını gösteriyor. Seviyenin, 100’ün altına inmesi “Su Stresi”nin varlığına işaret ediyor. Endeks, 100 seviyesinin ne kadar altında olursa, su stresi de o kadar yüksek anlamına geliyor. Endeksin 70 seviyesini alması ise “Şiddetli Su Stresi” olduğu anlamına geliyor. Finish Su Endeksi’ne göre, Türkiye’nin Su Endeksi Ocak 2020 itibariyle 84.99. Finish Su Endeksi’ne göre İstanbul dışındaki büyükşehirlerin doluluk oranları şöyle: Ankara: %20.7; İzmir: %39.21; Bursa: % 15.16; Adana: % 70.54; Gaziantep: %34.4.
İstanbul barajlarında son durum
● Son hafta yaşanan yağmurlar İstanbul’un barajlarının bireysel doluluk oranlarına da yansıdı. Kuraklık nedeniyle yüzde 22’nin altına inen barajların yağışlar sonrasında bir ay önceki oranlara yaklaştığı görüldü. İSKİ’nin yıllık ortalama baraj verilerinde ise geçen yıl Ocak ayında doluluk oranları ortalama 36,67 iken bu yıl 24,66 olarak kaydedildi. İSKİ verilerine göre 11 Aralık ve 12 Ocak tarihleri itibariyle İstanbul’un barajlarında durum şöyle:
Türkiye’nin bazı havza-barajlarında doluluk oranı
● EPİAŞ Şeffalık Platformu verilerine göre, Türkiye genelindeki bazı barajların doluluk oranları 13 Ocak 2021 itibariyle şöyle:
Tercihlerinizle tasarruf edebilirsiniz
Su tasarrufu herkesin dikkat etmesi gereken bir konu. Bu alanda şirketlerin tasarrufa yönelik geliştirdiği ürünler de çok önemli. Çünkü iklim krizinin en üst seviyelere çıktığı bu dönemde, akıllı ürünlerin kullanılmasıyla, büyük miktarda tasarruf yapılabilir. Peki, bu konuda hangi marka ne tür ürünler sunuyor?
Elmor’dan tasarrufa yönelik ürünler
– Su tasarrufu sağlamada tüketicilerin dikkatli olması gerektiği kadar şirketlerin geliştirdiği ürünler de etkili. Bu kapsamda E.C.A ve Serel markalarıyla sektörde faaliyet gösteren Elmor, tasarrufa yönelik ürünlerini tüketicisinin beğenisine sunuyor. Elmor A.Ş Genel Müdürü Enver Öz, dünya nüfusunun yüzde 20’sinin güvenli su kaynaklarından yoksun olduğunu belirterek, “2050 yılına gelindiğinde iklim değişiklikleri ve nüfus artışlarıyla beraber 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı düşünülüyor ve gelecekte her 3 kişiden 2’sinin susuzlukla karşı karşıya kalacağı öngörülüyor. Elmor olarak ekolojik ürünlerimiz ile gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı temel bir hedef olarak görüyoruz” dedi. Su tasarrufunu standart bir uygulama olarak benimsediklerini söyleyen Öz, “Örneğin; üç kişilik bir aile standart bataryalar kullanıyorsa yılda 97 bin litreden fazla su harcıyor. Aynı aile E.C.A. ve Serel’in ‘Ecologic Ürünler’ serisinde yer alan E.C.A. bataryasını kullanarak bu tüketimi yüzde 50’den fazla azaltıyor. E.C.A. bataryaların sağladığı yıllık 54 bin litre su, bir bulaşık makinesinin 4 bin 500 kez çalıştırılmasına denk geliyor” diye konuştu.
Ekolojik dengeye destek
SEREL markalı tüm vitrifiye ürünlerinin doğa dostu “Hygiene Plus” teknolojisiyle tüketiciyle buluşturulduğunu anlatan Öz, şöyle devam etti: “SEREL Hygiene Plus teknolojisi ile su ve deterjan kullanımı en aza indirgeyerek ekolojik dengenin korunmasına destek oluyoruz. Su tasarrufu sağlayan mix bataryalarımız; standart bir lavabo bataryasına göre yüzde 55’e varan su tasarrufu sağlıyor. Fotoselli olanlar, gereksiz su kullanımını engelliyor ve diğer su tasarruflu bataryalara göre daha az akış değeri sunuyor. Termostatik bataryalarımız; suyun sıcaklığını ayarlamak için boşa su ve enerji harcanmasını engelliyor. Tasarruf sağlayan özel kartuşlarımız; su miktarını ve suyun sıcaklık ayarını hassas olarak ayarlamanızı sağlıyor. Zaman ayarlı bataryalarımız; belirli bir sürede kendini kapatarak su tasarrufu sağlıyor. Soğukta açılma özellikli bataryalarımız; soğukta açılma özelliği ile sıcak suya ihtiyacınız olmadığında kombinin çalışmasını önleyerek enerji tasarrufu sağlıyor.”
İlk yerli marka
Enver Öz, fotoselli bataryalarda yerli üretimi gerçekleştiren ilk marka olduklarını açıkladı. Öz, “Ürün gamımız tek su girişli musluklar ve çift su girişli bataryalardan oluşuyor. Çift su girişli ürünlerde karışım ayarı gövdenin sağ yanında bulunan kol yardımı ile yapılıyor. Fotoselli ürünlerimiz pilli ve elektrikli ürünler olmak üzere 2 tür enerji kaynağı ile çalışıyor ve algılama mesafesi otomatik. Lavabo bataryalarında mesafe ayarı el ya da kumanda ile yapılıyor ve akış süresi kumanda ile ayarlanabiliyor. DVGW ve TS EN 15091 belgelerine sahip ürünlerimiz, WEEE direktiflerine uygunluğu ile de önem kazanıyor. Özellikle pandemi döneminde çok daha ilgi görmeye başlayan bu ürün gurubumuzu zenginleştirmek üzere Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor” diye konuştu.
Eczacıbaşı’dan inovatif çözümler
– Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Pazarlama Direktörü Yavuz Feyzioğlu, sürdürülebilirlik konusunda uzun yıllardır çalıştıklarını ve bu alana yatırım yaptıklarını söyledi. VitrA ve Artema markalarının üretim, tasarım ve yönetimde sürdürülebilirlik yaklaşımını Blue Life olarak adlandırdıklarını belirten Feyzioğlu, “En fazla su kullanılan ürünlerden biri klozetler. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek klozetlerde kullanılan su miktarını önce 4.5 litreye düşürdük. Ardından isteğe göre 3 ya da 6 litre ile yıkama yapabilen klozetler geliştirdik, daha sonra da bunu 2,5/4 litreye dönüştürdük. Susuz, yani hiç su kullanmadan çalışan pisuarlar geliştirdik. Küvetlerimizin ve lavabolarımızın derinliğini azalttık. Bakteri oluşumunu engelleyen VitrA Hygiene ve kirin yüzeylerde tutunmasını önleyen VitrA Clean gibi teknolojilerle, yüzeylerin temizliğinde daha az su kullanılmasını sağladık” dedi. Artema’nın “Avrupa Birleşik Su Etiketi” sertifikasına sahip armatürlerinin özel perlatörleri sayesinde dakikada 5 litre su akışıyla 4 kişilik bir ailenin su tüketimini yüzde 30 azalttığına işaret eden Feyzioğlu, “Suyun akışını kontrol altına alan ve sıcaklığını sabitleyen termostatik banyo ve duş bataryaları, enerjiyi de tasarruflu kullandırarak aile bütçesine katkıda bulunuyor. Termostatik bataryaların tasarruf butonu sayesinde, su kademeli olarak açılarak %50’ye varan su tasarrufu elde ediliyor. Tasarruflu kartuşu bulunan eviye bataryaları sayesinde ise mutfakta enerji tasarrufu yapılabiliyor. Armatür orta konumda açıldığında, kombinin gereksiz yere çalışarak enerji harcamasına engel oluyor. Böylece sıcak su tüketimi azaltılarak, konutlarda %60’a varan doğalgaz ve elektrik tasarrufu sağlıyor” diye konuştu.
Tüketimi % 70 azaltmak mümkün
– Pandemi döneminde İstanbul genelinde yüzde 14, hanelerde ise yüzde 30 artış gösteren su tüketimini azaltmak için genel ticari mekanlar ile bireysel tüketiciler, tasarruflu banyo ve tuvalet ekipmanlarına yöneldi. Bu doğrultuda, tek başına fotoselli batarya kullanımı bile yılda 168 bin litre su tasarrufu sağlarken çift kademeli yıkama sistemleri gibi teknolojiler de tüketimi minimize ediyor. Geberit Türkiye Genel Müdürü Ufuk Algıer, fotoselli ürün ve sistemlerle su tüketimini yüzde 70’lere kadar azaltmanın mümkün olduğunu söyledi. Algıer, “Alışveriş merkezleri gibi genel mekanlarda ve hanelerde fazla tüketimi kontrol altına almak adına geliştirilip üretilen fotoselli bataryalar, kumanda kapakları, gömme rezervuarlar ile çift kademeli yıkama sistemleri hem temiz su kaynaklarının korunmasına destek oluyor hem de su faturalarını önemli ölçüde düşürüyor” dedi.
Bir yılda 135 bin litre tasarruf
Su tasarrufunda rezervuarların ana unsur olduğunu belirten Algıer, “Geberit tarafından üretilen gömme rezervuarların geleneksel yıkama sistemlerine kıyasla yalnızca 2019’da 3.120 milyon m3 su tasarrufu sağladığını söyleyebiliriz. Rezervuarların yanı sıra eli tanıyan, dokunma gerektirmeden çalışan, el uzaklaştırıldığında ise otomatik olarak çalışmasını durduran fotoselli ürünlerle hijyeni optimize ettiğimiz gibi su tüketimini de minimuma indirgeyerek ekolojik dengenin korunmasına destek oluyoruz. Fotoselli bataryalar ile yılda 168 bin litre su tasarrufu elde edilirken, örneğin Londra merkezli Behling Tasarım Stüdyosu tarafından tasarlanan Geberit Piave ve Brenta lavabo bataryaları, sunduğu enerji ve su tasarrufuyla oldukça ilgi görüyor. Geberit tarafından üretilen tüm fotoselli kumanda kapakları yılda 300 gün, günde 100 kullanım varsayıldığında bir yılda tam 135 bin litre su tasarruf ederek önemli bir katma değer yaratıyor” dedi.
Fotoselli sistemler popüler oldu
Pandemi ile birlikte ürün taleplerinde tür olarak bir değişim yaşandığını söyleyen Algıer, “Hijyen arayışının odağındaki bu talep değişimi ile fotoselli sistemler gündeme oturdu ve talep arttı. Oluşan bu talep nedeniyle pazar yüzde 100 büyüyerek öncesinde yüzde 1 pay alan fotoselli ürünlerin pazar payı yüzde 2’ye çıktı. Sektörde pandemiyle birlikte farkındalık yaratan bu pazar gelecek vaat ediyor” diye konuştu.
Kaynak: www.dunya.com