ÇevreEkonomiGüncelTarım

Boğaz’da endüstriyel balıkçılık tehdidi: ‘Ekosistem kendini yenileyemiyor’

AYŞEGÜL KASAP

Endüstriyel balıkçı tekneleri İstanbul Boğazı’nın girişinde ağlarını attı. Bu durum hem sürdürülebilirliği hem de adil paylaşımı tehdit ediyor.

Diken’e konuşan sürdürülebilir balıkçılık aktivisti Kenan Kedikli, “Boğaz girişi endüstriyel avcılığa kapatılmalı” dedi: “Birinci önceliğimiz ekosisteminin sürdürülebilirliğidir ama ikincisi de adil paylaşım meselesi. Boğazın girişini boğazın içinde daha değerli buluyorum.”

‘Tahrip edici avcılık’

Kedikli, uzun yıllardır devam eden bu avcılık rutininin çok ciddi olduğunu söyledi: “Boğaz dünyanın en dar balık geçitlerinden biri. Önemi de büyük ama burada mesele tek başına boğaz meselesi de değil. Mesele bu ağların gerek derinlik olarak gerekse kıyıdan bir mesafe kısıtlaması olmaması nedeniyle zaten tahrip edici bir avcılık biçimi olmuş durumda. Mesele bu.”

Tekneler Boğaz’ın içinde kıyılara kadar da girip avlanıyor. Mevzuatta ‘yasal’ görünüyor ama Kedikli bunun ne kadar ‘meşru’ olduğunu sorguluyor. Bölgede küçük balıkçıların avlanması gerekirken endüstriyel avcılığın yanlış olduğunu savunuyor.

Endüstriyel teknelerle aşırı avlanıldığını söyleyen aktivist, bunun hem ekosistemi hem de sürdürülebilirliliği tehdit ettiğini vurguladı.
Kedikli’ye göre asıl tehlike boğazın içinde değil, girişinde: “Boğaz girişi endüstriyel avcılığa kapatılmalı. İçeriye girdikten sonra bu balıklar zaten yolunu bulup gidiyor ama boğaz girişi daha tehlikeli.”

Boğazın Karadeniz girişini dolduran bu tekneler güneye göç eden balıkları tehdit ediyor ama Kedikli kesin olarak “Göçünü tamamlayamazlar” demenin doğru olmadığını söyledi: “Aslında üremesini tamamlamış artık kışı geçirmek için sıcak sulara inen balıklar bunlar. Bunlar göçünü tamamlayamazlar diyemeyiz. Bazen bulur yolunu gider, bilemeyiz. Ama burada asıl sorun şu, stoklar aşırı yıpranmışken, yıpranmaya devam ediyorken avlanan balıkların içinde gençlerin oranları yüzde 80’lere varmışken, stokların tahrip olduğu bir süreç var. Ekosistem ve stoklar kendini yenileyebilme rutini kaybetmeye başlamışlar. Bu şartlarda çok tehlikeli.”

‘Kaynaklar adil paylaşılmalı’
Boğaz girişinin endüstriyel avcılığa kapatılması gerekliliğinin en önemli nedeni sadece stokların aşırı yıpranmış olması değil. ‘Hakça paylaşım’ meselesi de var.

Kedikli bunu şöyle anlattı: “Karadeniz ya da İstanbul Boğazı’nın girişinde, İstanbul balıkçıları pay alamıyor. Özellikle filonun yüzde 90’unu oluşturan küçük ölçekli balıkçılar, ne yazık ki dip balık stokları tahrip olduğu için varlıklarını kıyıdaki stoklar üzerinden sürdürmektedir. Bu haksız rekabet yaratmaktadır. Bütün kaynaklar adil paylaşılmamaktadır. Lüfer, istavrit, palamut gibi balıkların Marmara’ya Ege’ye girişleri etkilenmemeli, diğer balıkçı grupları da hatta Ege’nin diğer kıyısındaki Rum balıkçılar da bundan pay almalıdır. Meseleye böyle bakılmalı. Tabii ki birinci önceliğimiz ekosisteminin sürdürülebilirliğidir ama ikincisi de adil paylaşımı meselesi. Kaynakların adil paylaşılmalı. Boğazın girişini boğazın içinde daha değerli buluyorum.”
DİKEN