Prof.Dr.Harun Raşit Uysal Yazdı; KUM ÇİMENTO EKONOMİSİ…
Kalkınma politikası; hata üstüne hata
Ülkeleri yönetenler büyüme için bazı tercihler yapmak durumundalar. Önlerindeki seçeneklerden bazılarını kabaca şöyle ifade edebiliriz. İnşaat sektörünün desteklenmesiyle, sıcak para girişiyle, ithalatla, kamu ve bireysel harcamalarla, yüksek teknoloji ürünleri ve sanayi ürünleri üretip ihraç etme gibi seçeneklerden bir ya da birkaçını seçerler.
Türkiye bunlardan beton ekonomisini seçti ve kaybetti. İnşaat sektörünün birçok yan sektörü ilgilendirdiği savıyla beton ekonomisi taçlandırıldı ve şu anda ülke yüksek kur, yüksek enflasyon, değersiz lira ile bunun bedelini ödüyor.
Her büyümenin kalkınma olmadığı söz konusu politikayı izleyen ekonomistler tarafından bilinmiyor muydu? Yoksa ülke ekonomisi parasal ya da bürokratik beklentilere mi kurban edildi bilinmez. Aslında biliniyor.
HALBUKİ…
Bundan yüzyıllar önce bir kızılderili “son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” demişti. Müthiş bir söz ve günümüze tam da uyuyor.
YİNE…
1973 ile 1977 yılları arasında ABD dışişleri bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger çok gerçekçi bir laf etmişti. Kissenger’ın sözlerinin ABD dış politikası olduğunu düşündüğümüzde, bu sözün ne kadar kıymetli hale geldiğini daha iyi anlıyoruz. Söylediği söz bugün Biden ve Zelenski sayesinde ete kemiğe bürünmüş durumda.
Ne demişti Kissenger “petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz”.
Her iki sözde aslında çevrenin ve gıdanın ne denli önemli olduğunu ifade ediyor. Gelelim Türkiye’nin büyümedeki tercihlerine. Türkiye’nin büyüme için kamu ve özel sektör yatırımlarına, sanayi ve tarım malı üretmeye, yüksek teknoloji ürünleri imal etmeye ve ihracata odaklanması gerekiyordu.
TARIMA GELECEK OLURSAK…
Siyasi iradenin tarımın stratejik bir sektör olduğunun hala farkında olmadığını düşünenlerdenim. Bankalara kur korumalı mevduat hesabı açanlar köylülerden daha kıymetliler. Köylülere tarım kanunu çerçevesinde hak ettikleri desteklemeler bile verilmezken, kur korumalı hesap mudilerine bunun beş misli para ödenmiş vaziyette.
Halbuki gıdaların elde edildikleri tarlalar, bahçeler, ahır, ağıllardan ibaret olan tarım stratejik bir sektör. Bu sektörde üretim yapanlar zarar etse bile mutlaka desteklenmeli ve sübvanse edilmeli.
Unutmayalım ki gıda egemenliği yitiren uluslar siyasi egemenliklerini de yitirirler.
Nokta…
YENİGÜN