ÇevreEkonomiGüncelKırsal

İklim değişikliği ve Su kaynakları: “İnsanoğlu dünyaya, doğaya ihanet ediyor”

İklim değişikliği bağlamında su kaynaklarının geleceğinin irdelendiği Çalıştayda, insanoğlunun dünyaya, doğaya ve nesline ihanet ettiğinin altı çizilerek, “Su hayati bir değer. Suyun olmadığı yerde tarım ve hayvancılık, sağlık, enerji, kısacası hayat olmuyor. Bu konudaki farkındalığımız, günlük hayatımızda zaman ayırdığımız pek çok şeyden daha değerli” denildi.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu (ÇBİD) tarafından hazırlanan “İklim Değişikliği Çerçevesinde Su Kaynaklarının Mevcut Durumu ve Geleceği Çalıştayı” İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde başladı.

İki gün sürecek Çalıştayda; İklim Değişikliği, İklim Değişikliği ve Hidrometeorolojik Afetler, İklim Değişikliği, Yeraltı ve Yüzeysel Sular, İklim Değişikliği, Su Kaynakları ve Yerel Yönetimler, İklim Değişikliği, Enerji ve Su Politikaları, İklim Değişikliği ve Sulak Alanlar-Hassas Ekosistemler Üzerindeki Etkileri” başlıkları altında altı oturumda bilim insanı, uzman ve kamu yöneticileri tarafından İklim Değişikliği, Dünyave Türkiye Projeksiyonları’ndan İklim Değişikliği Sürecinde Yerel Yönetimlerin Su Planlaması’na toplam 19 sunum gerçekleştirilecek.

Çağrılı konuşmacı olarak çalıştaya katılan Tarım ve Orman Bakanlığı DSİ Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi Akca, “İklim Değişikliği, Türkiye Yeraltı ve Yüzeysel Su Kaynakları” hakkında konuştu.

“İnsanoğlu dünyaya, doğaya ve nesline ihanet ediyor”
Programın açılışında konuşan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, ulusal bilimler akademisi olmanın sorumluluğu ile görevlerini yerine getiren TÜBA’nın, ülkemizin ve dünyanın geleceği ile ilgili stratejik konularda bilimsel faaliyetlerine devam ettiğini söyledi.

TÜBA’nın da yer aldığı Science 20’nin G20 ülkeleri liderlerine sundukları deklarasyonda, çok boyutlu sorunların çözüm önerilerini, politika yapıcıların dikkat etmesi gereken başlıkları her yıl yeniden tanımladığının altını çizen Şeker, şunları kaydetti:

“Öyle görünüyor ki geçmiş dönemlerde daha özenli ve dikkatli davranılsaydı bu başlıkları şu an çok daha farklı şekilde konuşuyor olacaktık. İnsanoğlu dünyaya, doğaya ve nesline ihanet ediyor. Doğal kaynakların ve doğanın kullanımında sadece bireysel ihtiyacımız olan alana saygı göstersek bile yeterli olabilir ama hırsımız, arzumuz dünyayı daha yaşanmaz hale getiriyor, hem kirletiyor hem de tüketiyoruz. Su hayati bir değer. Suyun olmadığı yerde tarım ve hayvancılık, sağlık, enerji yani kısacası hayat olmuyor. Bu konudaki farkındalığımız günlük hayatımızda zaman ayırdığımız pek çok şeyden daha değerli. Bilim insanları üzerlerine düşen sorumluluğu kısmen yapıyor. Araştırmalarda elde edilen sonuçlar, artık zamanımızın kalmadığını gösteriyor.”

“Dünya ortak evimiz, su kaynaklarımızı güvenle geleceğe taşımalıyız”
“Aramızda hayatını iklim değişikliğinin sebep olduğu sorunlara ve çözüm yollarına adamış bilim insanları var” diyerek sözlerine başlayan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da, şöyle devam etti:

“Bilim insanlarının yıllardır bıkmadan usanmadan yaptığı uyarılar, kaleme aldıkları bilimsel makaleler, sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de yakından ilgilendiriyor. İklim değişikliği ve sebep olduğu felaketler bir şehrin ya da ülkemizin değil, Dünyanın en önemli küresel sorunu. Su kaynaklarının azlığı ve beraberinde getirdiği ölümcül hastalıklar, su taşkınları, aşırı sıcaklar, tarım arazilerinin verimliliğini kaybetmesi ve orman yangınları bilim kurgu ya da korku filmi senaryosu değil, bunlar gerçeklerimiz… Bu filmin sonunun kötü bitmemesi için acil önlemler almamız gerekliliği çok açık.”

İstanbul’da su hakkında gerçekleştirilen çalışmalar, şehrin küresel ısınmadan nasıl etkilendiği, sorunlara getirilen çözümlerin neler olduğunu anlatan Vali Yerlikaya, “Dünya ortak evimiz, denizlerin, akarsuların yok oluşunu durdurmalı, su kaynaklarımızı güvenle geleceğe taşımalıyız” dedi.

“Geri dönülmez bir yola girmek üzereyiz”
BM’nin 2016 yılında ilan ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın doğrudan bu sorunların etrafında şekillendiğini hatırlatan İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu ise, şunları söyledi:

“Tüm dünyada açlık ve yoksulluğa son vermek, temiz ve güvenli suya erişimi sağlamak, iklim değişikliği ile mücadele etmek, nitelikli eğitimi, sorumlu üretim ve tüketimi yaygınlaştırmak gibi çok temel 17 ana başlıktan oluşan bu amaçlar, evrensel bir eylem çağrısı niteliğinde.

Sürdürülebilirliğin çok farklı alanlarda farklı yorumlamaları olabilir. Esas itibari ile iki boyutlu bir yapıya sahiptir: İlk olarak elimizdeki malzemeyi, o her ne ise, son derece dikkatli ve ölçülü şekilde kullanmalıyız. Meselenin ikinci boyutu ise geri dönüşümdür. Bildiğiniz gibi, günümüzde geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramları tarihte hiç olmadığı kadar önem kazanmış durumdadır. Tahmin edeceğiniz üzere bunun en belirgin nedeni, insanın ihtiyaçlarının çok ötesinde bilinçsiz tüketim yapması ve az evvel de belirttiğimiz gibi artık dünyanın kaynaklarının da belirgin bir şekilde azaldığının gittikçe görünür hale gelmesidir. Öyle ki, birçok açıdan geri dönülmez bir yola girmek üzereyiz. Örneğin küresel ısınma bu meselelerin başında geliyor. Dolayısıyla, kullandığımız eşyanın bir şekilde geri dönüştürülebilir olması, hayatın içinde başka bir role bürünerek hizmet etmesi ve kullanım ömrünü sürdürmesi, hatta bunu birçok kere yapabilmesi geri dönüşüm prensibinin en odak konusudur. Çalıştayın konusu olan su kaynakları açısından da suyun geri dönüşümü çok önemli bir hal alıyor.”

Konuşmasında Çalıştayın kapsamı ve içeriğini anlatan TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın, iklim değişikliğinin neden olacağı küresel sonuçlar ve Türkiye özelinde karşılaşılacak sorunlar hakkında detaylı bilgiler verdi.

https://www.gidahatti.com/haber/12159046/iklim-degisikligi-ve-su-kaynaklari-insanoglu-dunyaya-dogaya-ihanet-ediyor