TARIMSAL EĞİTİM 175 YAŞINDA..
Türkiye`deki tarımsal eğitim-öğretim faaliyetleri Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul Yeşilköy`de 10 ocak 1846 Ayamama Çiftliği`nde kurulan Mektebi Zirai Şahane ile başlamıştır.Bu okula ilaveten “Ziraat Mekteb-i Âli” yani 1892 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Okulu açılmış bunu , Bursa‘da kurulan “Ziraat Ameliyat Mektebi” izlemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1930 yılında 4 yıl yatılı eğitim veren “Ankara Yüksek Ziraat Mektebi” açılmıştır. 1933 yılında tarımsal öğretim faaliyetleri yeni yasa ile Yüksek Ziraat Enstitüsü adı ile sürdürülmüştür. Bu Enstitü 1948 yılında çıkarılan yasayla Ziraat Fakültesi adını alarak Ankara Üniversitesi`ne bağlanmıştır. 1955`te Ege, 1957`de Atatürk, 1967`de de Adana`da Ziraat Fakültelerinin kuruluşu ile tarım öğretimi yaygınlaşmaya başlamıştır.
Ziraat fakültelerinin geçmişten bugüne 122 bin ziraat mühendisi yetiştirerek bu ülkenin hizmetine sunmuştur. “Bugün ziraat alanında 44 fakülte vardır. Başarılı bir yükseköğretim sürekli yeni fakülteler açarak veya açılan fakültelere popüler isimler vererek değil, planlı, geleceği görebilen, çeşitli müdahalelerin dışında gerekli ve gerçek ziraat mühendisliği eğitimi yakalanabilir. Bu nedenle mesleki öncelikleri dikkate alan, arz-talebi gözeten, meslek odalarını eğitim öğretimin öncelikli paydaşları olarak kabul eden bir yaklaşım ülkemize daha uygun bir tarımsal yükseköğretim sistemini ortaya çıkaracaktır.
Bu gün hayatta olan 100 bin ziraat mühendisinin kaba bir hesapla %25 yaklaşık 25 bini işsizdir. Bu sayıya mesleğini yapamayıp farklı mesleklerde çalışanlarda dâhildir. Bununla birlikte 200 kuru hektara bir ziraat mühendisi, 100 sulu hektara bir ziraat mühendisi gerekliliğinden yola çıkarsanız, Türkiye’nin yaklaşık 160 bin ziraat mühendisine ihtiyacı olduğunu da ayrıca görmemiz gerekiyor. Bu amaçla ilgili kurum ve kuruluşlar bu gerçekten hareketle acilen istihdam sorununu çözmelidirler. Ülkemizin tarım ve hayvancılığı acilen ithalat kıskacından kurtarılmalıdır. Bu amaçla kısa orta ve uzun vadeli tarımsal politikalar hazırlanarak tarıma kaynak aktarılarak her yıl artan şekilde ürünü para etmediği kazanamadığı için tarlasından bahçesinden ahırından üretimden kopan çiftçinin üretmesi için ortam yaratılmalıdır.
İthalat kısa sürede fiyatların düşmesine ürün bolluğuna yol açar ama orta ve uzun vadede Türk çiftçinin üretimden kopmasına yerli üretimin azalması neticesinde tamamen başka ülkelere muhtaç kalarak fiyat ve kalite anlamında onların boyunduruğuna girme ve diş ticaret açına neden olmaktadır. Tarım alanlarının yaylaların meraların çeşitli amaçlarla tahrip edilmesi tarım alanı dışına çıkarılması acilen önlenmesi gereken çok önemli bir konudur. Tarım topraklarının korunması artan nüfusumuzu sağlıklı şekilde doyurmanın en başlıca unsurudur. Ülkemizde tarımsal potansiyel anlamında aslında bir sorun olmadığı, buna karşın mevcut potansiyelin korunmasında, hayata geçirilmesinde, üretime yönlendirilmesinde, hayvansal ve bitkisel ürün üretimin kalitesi ve bunların verimliği anlamında yeterince nitelikli çalışma ortaya konulamadığı görülmektedir. Bu amaçla çalışılmalı üretim potansiyelimizi korumalı verimliliğimizi kalitemizi artırmalıyız Biz Ziraat Mühendisleri diyoruz ki Türkiye’nin mevcut tarımsal potansiyelini korumalı ve üzerine eklemeli, dışsatımı acil konu etmeli, iç pazar ve dış pazarda aynı kaliteyi yakalamalı bunun için sağlık koşullarına uygun kaliteli tarımsal üretim için ziraat mühendisliği istihdamının zorunlu olduğunu gerçeğini hiç unutmadan, Gıda ve tarımsal işletmelerdeki üretimlerde, Su ürünleri ve balıkçılık üretim tesislerinde, Bitki Koruma Ürünü ve tohum bayilerinde, tarımsal danışmanlık hizmetlerinde, tohumculukta ıslah ve ARGE çalışmalarında, pazarlamada kısaca tarım ve gıda ile ilgili her alanda her birimde Türkiye’nin konu ile ilgili tüm yönetim yapılarıyla meslek disiplinleriyle işbirliği içerisinde olacağız. Ziraat mühendislerine yeni istihdam alanları yaratmaya çalışmalıyız. Bu sadece ziraat mühendislerine istihdam anlamına gelmemektedir.
Türkiye’nin yeniden üreten, yeniden kalkınan ve yeniden gıda bağımsızlığını sağlayan bir ülke olabilmesi için de ön koşullardan biridir. Üretmeden bağımsız kalabilmenin imkânsızlığını, en yakıcı haliyle dünyada yaşanmaktadır. O halde Türkiye hem ekonomisinde ( tarım, enerji, lojistik, sanayi, bilişim vb) hem siyasetinde böyle bir yapılanmanın peşinde olmalı ve bunun için yeni bir seferberliğe girişmelidir. Dünyamızı tehdit eden bazı temel sorunların varlığı farklı ortamlarda dile getirilmektedir. Örneğin, açlık dünyanın çözmek zorunda olduğu temel bir problemdir. Su kaynaklarının kullanımı, kaliteli bol miktarda tarımsal ürün ve gıda üretimi, erozyon, kentleşme ve çevre sorunları ve benzeri problemler ziraat mühendislerinin çözüm üreteceği konular olacaktır. Buradan hareketle, ziraat mühendisliğinin gelecekte çok daha itibarlı ve geçerli bir meslek olacağını söylemek mümkün olacaktır. Bu veri ve bilgilerden hareketle Ziraat Mühendisi, Su Ürünleri ve balıkçılık Teknoloji Mühendisleri ile Gıda Mühendislerinin kamu ve özel sektördeki istihdamlarının artışı ile niteliklerinin geliştirilmesi çok önemli olup acilen çözülmesi gereken sorundur.