GıdaGüncelSağlıkTarımTeknoloji

Kafalar karışık… Organik gıda ne demek? Daha mı sağlıklılar? | 8 SORU 8 YANIT

Organik oldukça karmaşık bir terim ve ne anlama geldiği hakkında çok fazla kafa karışıklığı var. Organik gıdalarla ilgili aklımıza takılan tüm soruları uzmanlarla konuştuk.

Marketten bir şeyler alırken kaçınılmaz bir seçimle karşı karşıya kalabilirsiniz. Normal mi yoksa Organik mi? Bu, hemen herkes için farklı anlamlar taşıyan karmaşık bir soru. Bazıları için organik daha sağlıklı ve daha besleyici anlamına geliyor, bazıları için ise çevre dostu ve lezzetli manası taşıyor. Kimileri için ise sadece pahalılığı ifade ediyor. Ancak Organik Gıda demek kesinlikle sağlıklıdır mı demek?

Organik gıda endüstrisinin 2010 yılında 29 milyar dolar olduğu tahmin ediliyordu ve o zamandan beri yılda neredeyse yüzde 10 büyüyor.

Peki uzmanlar ne diyor? 8 soruda ele aldık…

1) BİR ÜRÜNE ORGANİK DEMEK İÇİN HANGİ KOŞULLARI SAĞLAMALI?

ORGANİK OLMA ŞARTI ÜRÜNE GÖRE FARKLILIK GÖSTEREBİLİR

Bir ürüne organik demek için ürününe göre yasal olarak belirlenmiş birçok koşulun olduğunun altını çizen Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, “Organik olma şartı için organik gübre ve organik pestisit kullanmak, en az üç yıl öncesinden toprağı organik tarıma hazırlamak, temiz sulama yapmak, doğaya verilen zararın en aza indirilmesi gerekli. Hayvanların ise organik yemlerle besleneceği, özgürce dolaşabileceği koşulların sağlanması şarttır” dedi.

2) ORGANİK ÜRÜNLER DAHA SAĞLIKLI VE DAHA GÜVENLİ Mİ?

BİLİMSEL VERİ YETERSİZ

2014 yılında British Journal of Nutrition’da yayınlanan 343 çalışmanın analizi, organik ürünlerin geleneksel ürünlere kıyasla daha yüksek düzeyde hastalıklarla mücadele eden antioksidanlar içerdiğini ortaya koymuştur. Diğer çalışmalarda ise önemli bir fark bulunmamıştır.

Bir zamanlar yalnızca seçilmiş marketlerde seçilen organik Tarım ürünleri için şimdilerde hemen her markette ayrılmış büyük bölümler var. Genel olarak organik gıdalar geleneksel olarak üretilen muadillerine göre yüzde 50 oranında daha pahalıdır. Aynı zamanda organik ürünlerin tüketiciler tarafından geleneksel alternatiflere kıyasla daha besleyici ve daha güvenli gıdalar olduğuna inanılıyor.

Akdağ ise bu inanışın akademik çevrelerde de oldukça fazla tartışıldığını söyleyerek, “Tüketiciler organik ürünleri genellikle daha sağlıklı olduğu algısı ve aynı zamanda çevre, hayvan refahı ve hayvan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine olan inançla tercih eder. Öte yandan, organik tarıma atfedilen bu sayısız fayda, bilimsel kanıtlarla tam olarak desteklenmez. Organik ürünler, ağır metaller, mikotoksinler ve bakteriler tarafından geleneksel ürünlere göre daha az kontamine değil. Aslında organik tarım ürünlerinde mikotoksinlerin ve bakterilerin varlığına karşı koymak için daha az araç bulunur ve bu tüketiciler açısından bir risk yaratabilir” ifadelerini kullandı.
Consumer Reports’un Nisan ayında 2 bin 224 ABD’li yetişkinle yaptığı ulusal çapta temsili bir ankete katılanların yüzde 42’si organik gıdaların daha besleyici olduğunu, yüzde 66’sı ise pestisit veya gübreye maruz kalmalarını sınırlamada daha başarılı olduğunu düşündüklerini söyledi.

3) ORGANİK VE DOĞAL AYNI ANLAMA MI GELİYOR?

DOĞAL EŞİTTİR SAĞLIKLI EZBERİNİ BOZMAMIZ GEREKİYOR

Organik ve doğalın birbirine çokça karıştırılan iki farklı kavram olduğunu vurgulayan Akdağ, “Aslında doğal olan sağlıklıdır yaklaşımı hatalı bir mantıksal çıkarımdır. En etkili zehirlerden biri olan aflatoksin de doğaldır ama karşılaşmak istemezsiniz. Her yıl doğadan topladığı doğal mantarlar dolayısıyla birçok insanın zehirlenmesi ve bazılarının hayatını kaybetmesi de üzücü bir gerçektir. Dolayısıyla doğal eşittir sağlıklı ezberimizi bozmamız gerekir” dedi ve ekledi:

“Organik ürünler, kaynakların sürdürülebilirliğine katkı sağlayan, ekolojik dengeye yardımcı olan, toprak ve su kalitesini koruyan ve iyileştiren, sentetik malzemelerin kullanımını en aza indiren ve biyolojik çeşitliliği koruyan tarımsal üretim uygulamaları kullanılarak üretilmesi gereken ürünlerdir. Gelelim doğal etiketlemesine…Türk Gıda Kodeksi’ne göre bir gıdayı doğal olarak beyan edebilmemiz için tek bir bileşen içermesinin yanında fiziksel, enzimatik veya mikrobiyolojik işlemler dışında herhangi bir işleme tabi tutulmamış, bitki, algler, mantar, hayvan, mikroorganizma veya mineral kaynaklı olan ve doğal yapısında önemli bir değişikliğe sebep olacak herhangi bir işlem uygulanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca ek olarak katkı maddesi, aroma verici içermemeli.

Yani doğal koşullarda üretilmiş ürünlerin organik için gerekli kurallara uygun olduğu anlamına gelmez. Ancak doğal veya organik olan en iyisidir demek de gıda güvenliği, besin değeri ve gıda güvencesi kavramlarına at gözlüğüyle bakmak anlamına gelir.”

4) ORGANİK ÜRÜNLER DAHA AZ MI PESTİSİT İÇERİYOR?

ÖNERİLEN SEVİYENİN ÜZERİNDEKİ DOZLAR ZEHİRLEYİCİ OLABİLİR

Environmental Research dergisinde 2019 yılında yayınlanan küçük bir çalışma, geleneksel beslenmeden organik beslenmeye geçen kişilerin idrarlarında daha düşük seviyelerde pestisit metabolitleri olduğunu ortaya koymuştur. Tarımsal pestisit maruziyetinin astım, bronşit, Parkinson hastalığı ve bazı kanserlerle ilişkili olduğunu düşünülüyor.

Tüketicilere neden organik gıda aldıkları sorulduğunda ise en önemli nedenleri pestisitlerden kaçınmak oluyor. Çoğu insan organik gıdanın herhangi bir pestisit içermediğini düşünüyor. Peki kimyasal pestisitler ile doğal pestisitler arasında gerçekten büyük bir fark var mı?

Pestisitlerin görevinin ürüne zarar verebilecek zararlıları etkisiz hale getirmek olduğunu söyleyen Akdağ, “Dolayısıyla pestisitler organik veya sentetik olsun, ilgili ürün için önerilen seviyenin üzerindeki dozlarda kullanılması durumunda zehirleyici olabilir. Pestisitlerden tamamen vazgeçmek ciddi bir mahsul kaybına neden olabileceği için günümüzde uygun bir çözüm değildir. Önemli olan organik veya sentetik fark etmeksizin, bunların güvenli düzeylerde kullanılmasıdır” dedi ve örnekle açıkladı:

“Bakır sülfat doğaldır ve mantar ilacı olarak organik ürünlerde kullanılabilir. Ancak bu kimyasalın dikkatsiz ve bilinçsiz kullanımı gıdalarımızda, topraklarımızda ve sularımızda kalıntılar bırakabilir.”

2014 yılında yapılan bir çalışmada organik ürünlerde antioksidan içeriklerinin %18-69 arasında daha fazla olduğu gözlemlenmiş. Geleneksel ürünlere uygulanan sentetik kimyasal pestisitler olmadan, organik bitkilerin haşere saldırılarına karşı savunmak için daha fazla antioksidanlar üretebileceği tahmin edilir.

Gıda Mühendisi Ebru Akdağ
5) BİTKİSEL KAYNAKLI İLAÇLAR DA ÇEVREYE ZARARLI MI?

ORGANİK TARIMDA İLAÇLAR SON ÇARE OLMALI

Organik tarım yöntemlerinin çevre üzerinde daha az etkisi olup olmadığı, organik tartışmanın ana konularından biri.

Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Özkan, organik tarımda bitki kökenli ilaçların sentetik ilaçlar kadar zehirli olmadığını vurgulayarak, “Ancak bu ilaçların da son çare olarak kullanılması gerekir. Ülkemizde ise ne yazık ki ilk çare olarak kullanılıyor. Zararlılar için öncelikle biyolojik mücadele olmalı, sonrasında ise kültürel önlemler alınmalı” ifadelerini kullandı.

Tarım Ticareti ve işletmeciliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Turan ise, “Organik tarımın müsaade ettiği zararlı canlıları kovucu ürünlerin doğaya bir zararı olmamasına rağmen, arılara, balıklara ve doğal pek çok faydalı organizmaya olumsuz etkileri bulunur. Özellikle yoğun kullanımda fitotoksik yani zehirli etki yaparak, bitkilerde de ölümlere neden olabilir” dedi.

6) ORGANİK TARIMDA HAYVANSAL GÜBRE KULLANILMALI MI?

ASIL SORUN HAYVAN YEMLERİ

Hayvan gübrelerinin E.coli gibi bakterilerin kaynağı olması ise önemli risklerin arasında. ‘Buna rağmen hayvansal gübreler kullanılmalı mı?’ sorusunu yönelttiğimiz uzmanlar evet dese de risklerden kısaca bahsetti.

Kontrolsüz ve iyi fermente edilmemiş ahır gübresi kullanımının büyük bir risk olduğunu söyleyen Turan, “Kontrolsüz kullanım hem yabancı ot hem de kök hastalıklarına neden olmasının yanında bir de gübreden sızan fosfat ve nitrit yer altı sularına karışarak, ülkemizde de önemli bir sorun olan nitrat kirliliğine sebep olur” dedi.

Özkan ise toprağın sürdürülebilirliği için hayvansal gübrenin kullanılması gerektiğini söyleyerek, “Hayvansal gübrelerin iyice fermente olabilmesi için 1-2 yıl kadar beklemesi gerekir. Bekleme süresi doğru olursa E.coli sorunu da olmaz. Buradaki asıl sorun hayvansal yemler. Eğer hayvanlara GDO’lu yemler verilirse, ne yazık ki bu hayvanın dışkısından elde edilecek gübrenin de organikliği tartışılır” açıklamalarında bulundu.

7) GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDA ORGANİK GIDA YETİŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?

ŞEHİR ŞARTLARINDA ORGANİK ÜRÜN YETİŞTİRMEK ZOR

Organik ürünlerin geleneksel çiftliklerden gelen ve organik tarımda kullanılmasına izin verilmeyen havadaki pestisitler nedeniyle kalıntıya sahip olabileceğini belirten Akdağ, “Oradaki kalıntılar organik gıdalar zincirinin tamamına bulaşabilir. Organik üretime uygun arazi bulmak da özellikle büyükşehir koşulları dolayısıyla oldukça güçtür. Elbette organik gıda yetiştirmek mümkündür; ancak unutulmamalıdır ki bu hem uygun arazilerin kısıtlılığı hem yüksek maliyetler bakımından zorlu bir uğraştır. Üzeri pisletilmiş yumurta veya yol kenarında satılan plastik şişedeki zeytinyağı tahmin edildiği gibi organik koşullarına uymuyor. Hatta ciddi Sağlık riskleri de barındırıyor” dedi.

8) BİR ÜRÜNÜN ORGANİK OLDUĞUNU NASIL ANLARIZ?

ORGANİK ÜRÜN İZLENİMİ OLUŞTURACAK KELİMELER KULLANILAMAZ

Görsel olarak organik ve organik olmayan ürünler arasında çok az fark olabilir ve çoğu durumda tatları da benzer olabilir. O halde bir ürünün organik olduğunu nasıl anlarız?

Akdağ, bir gıdanın görüntüsüne, tadına, kokusuna vs. bakarak o gıdanın gerçekten tağşişe maruz kalmış bir ürün olduğunu bile anlayamayacağımızı söyleyerek, “Organik olup olmadığını anlamamız mümkün değildir. Bunun için organik ürün sertifikası sorgulanmalıdır. Organik ürünün etiketlenmesinde ürünün kime ait olduğu belirtilir. Yurt içinde üretilerek pazarlanan organik ürünlerin üzerinde organik ürün logosu kullanılır. Yetkilendirilmiş kuruluşun adı, logosu, kod numarası ile ürün sertifika numarası bulunur. Organik olmayan ürünler için, tüketicide organik ürün izlenimi oluşturacak, haksız rekabete neden olacak, bio, biyo, eco, eko, org kelimeleri ön ek, son ek veya tek başına kullanılamaz” açıklamalarında bulundu.