Sorting by

×
GıdaGüncel

Zaman Makinesi: Bir Kaşık Zeytinyağı – Sümer Boysan/apelasyon.com

Çocukluğun, gençliğin saflığına döndüren kokulardan biri sabah kalktığım zaman kokladığım zeytinyağı kokusu ve içtiğim bir kaşık zeytinyağı.

Beni bahçemize döndürürken, bahçede yetiştirdiğimiz domatesin, salatalığın, fasulyenin, erik, vişne ağacının değerini hatırlatıyor. Her sabah oradan toplanan taze sebzeyi yediğimizi, kendi yetiştirdiğimiz ürünü tüketmenin keyfini de hatırlatıyor. Hala kışın soba yaktığımız ve sobanın odunlarını Ağustos ayından balkonun altına dizdiğimiz günlerdi.
Bahçeye kaçan tavukları, beslediğimiz kedileri ve köpeklerimi, bahçenin onlara ayrılmış tuvalet köşesinin (tabii ki her tarafı kullanıyorlardı) önemini, Japonya’dan gelen vişne ağacının baharda çiçeklenişi hatırlıyorum.
Ev inşaatı yapılırken mimarın kesmek istediği erik ağacının inşaat mühendisi olan annemin “hayır ev yapmak için o ağacı kesmeyeceğim, gerekirse evi geriye alalım” cümlesinin sonra haddinden fazla ürün veren o erik ağacının eriklerinin tüm konu komşuya dağıtıldığını ve yere düşenlerin de kazanla reçel yapıldığını hatırlıyorum.
O zaman bana görev gibi gelen işleri şimdi iyi ki yapmışım dediğim aktiviteler olarak hatırlıyorum. Okula gitmek, bahçede çalışmak, üretmek aynı zamanda iş hayatına ilk girişim olarak dükkanımızda çalışmak, para kazanmak ve harcamak bugünkü beni oluşturanlardı.
Peki zeytin bunun neresinde veya zeytinyağı bunun neresindeydi? Aslında bugün baktığımda zeytin ağaçları her taraftaydı, yanından geçiyordum, zeytinyağı her sohbetin baş konusuydu.

Benim için uğraşı demekti, ne kadar zahmet ile yetiştiğini bilmek bana aslında bir insanı da yetiştirmenin öylesine bir şey olmadığını zahmetli olduğunu anne babamın beni bir zeytin yetiştirir gibi yetiştirdiğini, benim şimdi ürettiğim her şeyin aslında zeytin ve zeytinyağı yetiştirir gibi özenle ürettiğimi bunu da onlardan öğrendiğimi fark ediyorum.

Yine aynı köyde vekil öğretmenlik yaparken o çocukları zeytin yetiştirir gibi özenle yetiştirdiklerini okuldan arta kalan zamanlarda evde karşılıksız ders verdiklerini hatırlıyorum.

O dersler şimdi bana vermenin almaktan daha hayırlı olduğunu, verdiğimiz faydanın bir gün mutlaka bize döndüğünü hatırlatıyor.

Çocuklarla tek tek ilgilenip zeytinden zeytinyağı üretir gibi özenle onlara baktıklarını hatırlıyorum. Şimdi her birinin yetişip faydalı ve üretken insanlar olduklarını duydukça aslında o zahmetin karşılığını bulduğunu görüyorum, duyuyorum.

Bir kaşık zeytinyağının bir zaman makinesi olduğunu söyleyebiliriz o zaman, bir zaman makinesi olmasının ötesinde üretmenin insana yakışan tek şey olduğunu da hatırlatıyor.
Ve bize o mesajı veriyor, üretirsen kazanırsın…