Sorting by

×
GıdaGüncel

Gıdada KDV indirimi çözüm mü?

Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL
Gıda ürünlerindeki yüzde 8 Katma Değer Vergisi (KDV)’nin yüzde 1’e düşürülmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararı geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

KDV indirimi uygulanan temel gıda ürünleri olan pirinç, bulgur, nohut gibi tüm bakliyat ürünleri; su, çay, şeker, tuz, sıvı ve katı yağlar, kırmızı et, beyaz et, balık, süt, yoğurt, peynir, zeytin, yumurta, patates, soğan, biber, domates, salatalık gibi sebze ürünleri, meyveler, konserveler, turşu, salça, reçel, bal, pekmez, tahin helvası, fındık ezmesi, çikolata, lokum, bisküvi, kraker, gofret, pasta, kek, baklava, yufka, makarna, şehriye, tahıl gevreği, fındık, ceviz, antep fıstığı, badem gibi kuruyemiş ürünleri, baharatlar ve bebek mamalarında indirim başladı.

Enflasyonla mücadele timleri…

Ardından enflasyonla mücadele timleri oluşturulacağı açıklandı. Yani yukarıda sayılan

ürünlerde indirim yapmayan market, bakkal, pazarcı, manav, kuru yemişçi, kasap, balıkçı, şarküteri, turşucu, baharatçı ve pastaneler denetlenecek ve uymayanlara cezai işlem uygulanacak.

Gıda satan iş yerlerine yönelik böyle polisiye önlemlerin alındığına daha önce de şahit olmuştuk. Ancak bundan da olacağı gibi, hiçbirinden bir sonuç alınamamıştı. Çünkü sorun polisiye önlemlerle değil akılcı tarım, gıda ve pazarlama politikaları ile anca çözülebilir.

KDV indiriminin yapılması tabii ki de olumlu, ancak eksik. Girdilerde de indirime gidilmeli. Ben yıllardır bunun yapılması gerektiğini yazan-anlatanlardan biriyim. İndirimle aslında devlet yüzde 7 alacağından vazgeçiyor demektir. Aslında bu az buz bir şey de değil.

ÖNCE BİNDİR, SONRA İNDİR…

Gelelim indirimlere. Hepsi değil ama bazı marketler indirimlere önce bindirip, sonra indirerek başladılar. İndirim öncesi gıdalara zam yapıldı sonra kdv düşürüldü, lakin fiyat aynı seviyeye geldi.

KDV indirimine rağmen gelecek günlerde gıdada fiyatların artacağını öngörenlerden biriyim. Artmaması için tarımda, taşımada ve depolamada kullanılan başta mazot, elektrik gibi temel girdilerin artık artmaması gerekiyor. Sizce artmaz mı? Artacağını yetkililerin söylemlerinden anlıyoruz. Yetkililer fiyatların yüksek olmadığını, aksine Avrupa ülkelerinden daha düşük olduğunu söyleyerek bunun olabileceğini tahmin etmemize neden oluyorlar.

Burada ifade etmemiz geren başka bir tehlike de döviz fiyatları. Şu anda yatay bir seyir izliyorlar ancak dolar ve avronun artması durumunda dışarıya dövizle ödenen akaryakıt, doğalgaz ve elektriğe zam yapılması kaçınılmaz olacak. Emareler yok mu? Var tabii ki. Ne zaman olabilir? Yirmi gün sonra. Neden? Kur korumalı TL mevduatı 21 Aralık’ta başladı ve ilk sonuçları 21 Mart’ta belli olacak da ondan. Yatırımcı, şayet beklediği mevduat artışını bulamazsa tekrar dövize yönelebilir, bu da dolar ve avronun artışını beraberinde getirebilir.

Bunun dışında, Rusya-Ukrayna savaşı gibi jeopolitik riskler ya da faizle ilgili bir FED kararı da dövizi yukarı doğru hareketlendirebilir.

Üretim ekonomisi…

Dövize bağlı olan ya da olmayan bu sarmaldan çıkış aslında öyle zor değil. Bunun için beton değil, üretim ekonomisine geçmek gerekiyor. Tamam, petrol yok ama yenilenebilir enerji yatırımları ile elektriğin, onun yanı sıra tohum, gübre, ilaç fabrikaları ile tarımın girdi maliyetleri azaltılabilir. Bir de tarım makinaları ve alet-ekipmanlarının üretimi ile de yurt dışına döviz transferleri sonlandırılabilir. .

Velhasıl, ucuz gıda üretmek istiyorsanız ancak böyle yapabilirsiniz. Nokta…
Kaynak:YENİGÜN