Domates Amerika’dan geldi Anadolu’nun vazgeçilmezi oldu – Gökhan TURHAN
Gökhan TURHAN
Her ne kadar doğduğu topraklar Anadolu olmasa da mutfağının vazgeçilmezidir domates. Günün her öğünü soframızın misafiri olan domates, hemen hemen her sıcak yemeğin ve salatının da önemli aktörüdür. Birkaç yüzyıl öncesine kadar adının literatürde pek yer almadığı domatesin Anadolu’da nasıl yaygın olduğu pek bilinmiyor. Ancak rakamlar, Türkiye’nin domatesin ticaretinde önemli oyuncu olduğunu gösteriyor. Gelin önce rakamlara bakalım, sonrasında da domatesin medeni dünyayla tanışmasını inceleyelim.
Türkiye, domates üretiminde Çin ve Hindistan’ın hemen arkasında 3’üncü sırada yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019 yılı verilerine göre Çin, 2019 rakamlarına göre 62,8 milyon tonluk üretim ile birinci, Hindistan 19 milyon tonluk üretimi ile ikinci sırada. 12,8 milyon ton ile üçüncü olan Türkiye’yi 10,9 milyon tonluk üretimi ile ABD takip ediyor. Yani Türkiye, dünya üretiminin yüzde 7.1’ini tek başına karşılıyor. İhracatta ise birinci sırada Meksika var. Bu ülkenin payı yüzde 25. Hollanda, İspanya ve Fas’ın ardından Türkiye yüzde 7.2’lik paya sahip. Bir anlamda Türkiye ürettiği domatesin önemli bir kısmını da tüketiyor. En büyük domates ithalatçıları ise ABD, Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere. Bu 5 ülkenin ithalattaki payı yüzde 59.9.
Domatese aşk elması adını verdi
Gelelim domatesin büyük keşfine. Yani Amerika kıtasının batı tarafında ilk kez karşılaşılması ile başlayan öyküsüne… Kristof Kolomb’un 1492’de Amerika kıtasına ulaşmasından bir asır geçmeden Avrupa’ya ulaşan bu öykünün öncesinde domates, Güney Amerika’daki And Dağları’nın Peru-Ekvador-Bolivya arasındaki bölgede yetiştiği var sayılıyor. Kuzeye doğru göç eden yerliler tarafından Orta Amerika ve Meksika’ya getirildiği kabul edilen domates, ilk önceleri mısır tarlalarına dadanmış olan yabani bir ot iken, zamanla meyvesi büyütülerek tarımı yapılmaya başlanmış. Azteklerin “tomatl” adını verdiği kırmızı sebze, 1550 yılında kaşiflerin yardımıyla Avrupa’ya taşınmış. İlk olarak süs bitkisi muamelesi gören domatesi sofrada kullanan ilk Avrupalılar ise mutfağıyla öne çıkan İtalya oldu. Yine 1570’li yıllarda İngilizlerin, İspanyolların bahçelerinde süs olarak yetiştirildiğine dair kayıtlar mevcut.
Domatesi Fransızlar ‘pomme d’amour’, İngilizler ise “love apple” olarak ifade etmişler. Yani “Aşk Elması”… İtalyanların ‘altın elma’ yani ‘poma d’oro’ adını verdiği domatesin Fas’tan (Morocco) gelmesiyle adı, ‘pomo dei mori’ olarak evrilmiş. Domatesin Avrupa’da yayılması pek kolay olmamış. İlk olarak domatesi kızartarak ve pişirerek yiyen insanlar bu tadı pek beğenmemişler. Fakat diğer taraftan domatesin zehirli olduğu da düşünülmüş. Aslında pek de haksız sayılmazlar. Çünkü domatesin içerdiği asitten dolayı zehirlenme görülebilir. Özellikle çok fazla yeşil yani olgunlaşmamış domates yemenin bu duruma neden olduğunu anladıklarını da varsayabiliriz. Domatesin kaderi ise 1700’lü yollarda Fiorentinalı bir aşçının ellerinde şekillenmiş. Söz konusu aşçı domatesi çiğ olarak salatasında kullanınca ve bir de pizzası için sos yapınca domatesin önlenemez yükselişi başlamış.