GıdaGüncelHayvancılık

“Süt sektöründe sıkıntı büyük, hayvanlar kesime gidiyor”

Süt sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konusunda sektör temsilcileri ortak basın açıklaması yaptı.

Süt sektöründe uzun süredir yaşanan girdi maliyetleri ve satış fiyatlarına yöönelik sorunlar ve çözüm önerileri konusunda sektör temsilcileri ortak bir basın açıklaması yayınladı

“Süt üreticileri büyük bir sıkıntı içerisindedir, geleceğe güvenle bakamamaktadır” denilen basın açıklamasına Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Tevfik Keskin, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Kamil Özcan, Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ahmet Ertürk, Tarım Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Mehmet Özkurnaz, KÖY-KOOP Merkez Birliği Genel Başkanı Eray Çiçek ve Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği Genel Başkanı Sencer Solakoğlu imza koydu.

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Süt, hayvancılık sektörünün lokomotif ürünüdür. Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ve kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Geçtiğimiz yaz aylarında üretici örgütleri olarak yaptığımız açıklamalarda, hayvancılığın önemli bir sınavdan geçtiğini, üreticilerin umutlarının tükendiğini, ellerindeki hayvanları elden çıkarıp sektörden kaçmak istediklerini, bu zorlu süreçte üreticilerimizi desteklememiz gerektiğini aksi takdirde çok büyük ve telafisi yılları alacak bir sorunla karşılaşmamızın kaçınılmaz olacağını belirtmiştik. Maalesef şu an üreticilerimiz başta yem olmak üzere girdi maliyetlerini karşılayabilmek için her ay hayvanlarını kestirerek veya satmak zorunda kalarak hızla sektörden çıkmaktadır.”

“Geldiğimiz nokta, 2008 krizinden hiç ders alınmadığını göstermektedir”

2008 yılının süt hayvancılığı için çok kötü bir yıl olduğu hatırlatılan açıklamada, “Zira yem fiyatları anormal şekilde artmış, süt fiyatları dibe vurmuş, üreticiler damızlıklarını kestirmiş, tüm bunların sonucunda ise et fiyatları zirve yapmıştı. 2010 yılı ortalarında ithalat kapıları önce aralanmış, sonra da ardına kadar açılmıştı. Bu krizin ülkemize sadece ithalat maliyeti 9,2 milyar dolar olmuştu. Bugün de süt üreticilerinin sorunlarına çözüm bulamazsak benzer sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmazdır” denildi.

Ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Bu durumda;

· 2008 krizindeki gibi yaklaşık bir milyon -belki çok daha fazla- damızlık hayvan, kasaba giderse hayvancılığı tekrar nasıl canlandıracağız?

· İthalata yetecek paramız, doğan bir buzağının en az 2 yılda süt verebilecek seviyeye gelebildiği düşünüldüğünde bu kadar zamanımız var mı?

· Dolar’ın 12,55 lira, Euro’nun 14,15 lira olduğu bir ortamda; tanesi 1.950-2.350 Euro (27.592 TL- 33.252 TL) olan damızlık hayvanları hangi paralarla getirteceğiz?

· Kilosu 4,5 Euro’ya (63,68 TL) olan karkası Avrupa’dan nasıl getirteceğiz?

· Üreticilere dağıtılmak üzere kilosu 2,7-3,2 Euro olan (38,20 TL-45,28 TL) besilik hayvanları nasıl getirteceğiz?

· Borç yükü altında ezilen üreticilere hangi imkânlarla kredi kullandırıp bu hayvanları getirttireceğiz?

· Bu maliyetlerle üretim yapıldığında tüketicilerimiz ucuz et ve süt ürünlerine nasıl ulaşacak?

· Yoğun ithalat talebine paralel yabancı ülke fiyatlarının yükselişini nasıl önleyeceğiz?

· Her şeyden önemlisi satıcı ülkeler yeterli sayıda ve kalitede canlı hayvan ve et vermek istemezlerse ne yapacağız?”

Çiğ süt fiyatlarını enflasyon gerekçesiyle frenlemenin aslında dolaylı yoldan enflasyon ithal etmek anlamı taşdığı kaydedilen açıklamada, “Üreticileri damızlık süt hayvanlarını kesip sektörden çıkmaya iten sebepleri iyi analiz etmeliyiz. Son dönemde çiğ süt fiyatları, enflasyonu artırır gerekçesiyle Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi tarafından belirlenmekte ve Ulusal Süt Konseyi’ne (USK) açıklattırılmakta, konsey işlevsizleştirilip fiyat aslında bir anlamda frenlenmektedir. Ancak, bunu aşmak için tarafların USK’da bir araya gelip maliyetleri de dikkate alarak pazarlık usulüyle çiğ sütün gerçek fiyatı oluşturulmalıdır. Dünyada serbest piyasa ekonomisinden bahsedilen hiçbir ülkede böyle bir uygulamanın olduğu, olsa bile başarıya ulaştığı duyulmamıştır. Fiyata yapılan bu müdahale uzun vadede gerek üretici gerek tüketicinin hayrına olacak bir uygulama değildir. Kaynağı kurutmamız halinde et ve sütte yüksek enflasyon kaçınılmazdır. Uzun süre çiğ süt fiyatlarını sabitlemek, Ulusal Süt Konseyi’nin özenle hesapladığı maliyet kalemleriyle oynayarak maliyeti düşürmeye çalışmak üreticiyi üretimden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu şekilde davranarak, bugün bizim üreticilerimize verilmeyen o paraların çok daha fazlasını yarın ithalatla dış ülkelerin üreticilerine vermek zorunda kalırız. Rusya’nın buğdayda uyguladığı yüksek fiyatı ve vergileri unutmamalıyız, yaşananlar söylediklerimizin yanlış olmadığını göstermektedir” denildi.