Sorting by

×
GüncelKırsal

Küçük Müslüme 7 kilometre uzakta bulundu… 700 yıllık göçe acı bir mola…

Tam 700 yıldır yollardalar… Çocuklarından ayrı tutmadıkları keçileri, develeri, atlarıyla her mevsim dönüşünde yola koyuluyor, yazın yaylalara kışın sıcak iklimlere göçüyorlar. İşte, dün 7 asırlık yolculuklarına küçük Müslüme’nin ölümüyle acı bir mola vermek zorunda kalan Sarıkeçili Yörükleri’nin hikâyesi…

Bundan 7 yıl önce, üniversitedeki son yılımda duymuştum, dün küçük Müslüme’nin acı haberiyle gündeme gelen Sarıkeçili Yörükleri’ni. Çok ilgimi çekmişti yaz kış sayıları yüz binleri bulan keçi sürüleriyle, tüm Torosları yer yer karayollarından, yer yer uçurum kenarlarından aşarak göçen hayatları… Ve duyar duymaz da kararımı verdim. Üniversiteyi bitirme tezim Sarıkeçililer olacaktı. Hemen iletişime geçtim. Mersin Silifke’de Yeşilovacık mezrasında göçe hazırlanan Sarıkeçili Halil İbrahim Yağal’a konuk oldum.

GÜNEŞ DOĞMADAN AYAKTA

İlk sabah uyandığımızda henüz güneş doğmamıştı, çadırda çocukların yaktığı kızıllı-sarılı alevler, siyah kıl çadırını ve geceyi hem aydınlatıyor hem de ısıtıyordu. Herkes ayaktaydı. Çocuklar dahil. Çocuklar yetişkinlere göre daha candan ve samimilerdi. Az bir azıkla, çabucak karınlar doydu. Kuru gözlemeler, biraz peynir belki zeytinle, bol bol çayla katık oldu. Hafif hafif aydınlatırken güneş etrafı, çevreye yayılmış 1000 civarı kılkeçisini hızlıca toplamaya girişmişlerdi. Keçiler toplanınca Halil İbrahim, kızı Songül ve oğlu Ali kırmızı bir kamyonetle ilk konaklayacakları yere gitti. Orada kıl çadırlarını kurdular. Ocağı yakıp keçilerini beklemeye başladılar. Yörüklerde işin büyük bölümü ve yükü yine kadınlarda.