Sorting by

×
GüncelKırsalTarım

“Tarımda doğru politika Kooperatifleşmedir”

Tire Süt Kooperatifinin 20 yıllık başkanı Mahmut Eskiyörük “Tarımda doğru politika kooperatifleşmedir. Sakın ola tarım büyük şirketlerin eline geçmemelidir. Bu olursa ileri ki süreçte bu şirketlerin de çok uluslu şirketlerin eline geçme tehlikesi oluşur. Biz bunun için bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz ülkemiz tarım üretimi konusunda çok stratejik bir öneme sahiptir. Önümüzdeki 10 yıllarda gıda ve suyun önemi daha da artacaktır” dedi
Eskiyörük ayrıca “Tarımda kalkınmak için ilçe bazlı kooperatifleşme sağlanmalıdır. Her ilçeyi marka olabilecek bir ürünle ön plana çıkarmalıyız ve yerel yönetimler desteklemeli” dedi.

Mahmut Eskiyörük ile yaptığımız söyleşiden satır başları şöyle:

“Tire Süt Müstahsilleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 1967 yılında beş üretici ortak tarafından kuruldu. O zamanlar ilçemizde ana ürün pamuktu. 1980’li yıllarda adeta tüm ovada pamuk ekiliyordu. 2000’li yıların başında pamuk sanayicisi ileri teknoloji ile üretilen bu yüzden de fiyatı daha ucuz olan GSM kredileriyle desteklenen yabancı menşeli pamuk ithalatına yöneldi.

Kısaca tüm ülkede olduğu gibi bizde de pamuk üretimi terkedilmeye başlandı. Ama Tire de üreticinin bir güvencesi vardı o da Tire Süt Kooperatifiydi. Bu güvence ile Tireli çiftçiler süt hayvancılığına yönelmeye başladılar hayvan yemi olarak kullanılan silajlık mısır üretimi Tire de başladı.

Ben 2001 yılında Tire Süt Kooperatifine başkan seçildim.

Daha önce Tariş Pamuk Birliğinde 10 yıl başkanlık yapmama rağmen burada siyasi mekanizmanın müdahalesi vardı o nedenle kafamdaki projeleri hayata geçirme imkanı bulamadım. Ancak Tire Süt Kooperatifine başkan olunca; hayallerimi gerçekleştirmek imkânım oldu ve mücadelemizde başarılı olduğumuza inanıyorum.

İKİ KEZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEN ÖDÜL ALDIK

Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında Dünyaya Örnek Kırsal Kalkınma Modeli seçildik, ayrıca 2015 yılında yine BM’den Üreticiyi Koruma ödülü aldık. Aslına Tire Süt Kooperatifi olarak biz ülke tarımındaki sorunların çözümüyüz.

Şu an ülke tarımımızda parçalı bir yapı var. Tarımımızın yüzde 80’i küçük ölçekli aile işletmelerinden oluşuyor. Biz bu işletmeleri kooperatif çatısı altında birleştirerek teknolojiyle buluşturmayı, büyütmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyoruz. Ama maalesef ülkemizde şu anda yeşeren yanlış bir zihniyet var. Küçük aile işletmeleri yok edilip tarımı büyük şirketler yapsın deniliyor. Biz ise “Durun bakalım Burası Amerika Değil burası Anadolu, yapı bozulması küçükler büyük şirketlerin eline geçeceğine bunlar kooperatif çatısı altında birleşip büyüsünler.

Biz burada üreticimizin toplu alımlar ile girdi maliyetlerini düşürdük. Sütlerinin kalitesini ileri teknoloji kullanarak artırdık. Ürünlerini mamul hale getirerek Pazar değerlerini artırdık. En küçük üreticinin bile en yeni teknolojiyi kullanmasını sağladık.

Ortaklarımızı eğitiyoruz, onların üretimlerini denetliyoruz. Kalitenin yükselmesi sayesinde ürünün Pazar değeri artıyor. Bu çalışmalarımız süt üretimi arttı, Tire de süt üretimi günlük 50 tondan 700 tona çıktı. Şu an üniversite mezunu gençlerimiz kooperatifin yarattığı güvence sayesinde babalarının mesleğini devam ettirmeye yönlendiriyorlar.

İlçemizde süt sanayi gelişti. 2 tane ulusal markanın fabrikası Tire Organizeye kuruldu.

İstihdam ve katma değer yaratıldı. Biz 11 çalışandan 485 çalışana çıktık. Bence Tire de oluşturduğumuz Tire Süt Kooperatifi modeli Türk tarımına rol model olmalıdır.

Tekelleşme şu an için Türk tarımı için en büyük tehlikedir.

TİRE SÜT BİR TÜRKİYE MARKASIDIR

Biz Tire Süt olarak bir marka olduk ürünlerimiz ülkemizin her köşesinde satılıyor.

Şu an yıllık ciromuz 600 milyon Türk Lirası bunu daha da artırmayı hedefliyoruz. Biz kar payı dağıtmıyoruz kazancımızı yatırıma ve büyümeye harcıyoruz Organizede 50 milyon liraya kurduğumuz süt fabrikamızı pandemi nedeniyle açamadık.

Tabi ki benden sonra ne olacak kaygımız hem bende hem de ortaklarımızda var bunun için son 2 yılda kurumsallaşmaya büyük ağırlık verdik.

Bunun için bütün Türkiye’nin kuramsallaşma konusunda ders alması gereken bir projeyi uygulaya başladık ortaklarımızın çocukları arasından en az lise mezunu tercihen üniversite mezunu 25 genci seçtik onları gerek kooperatif bünyesinde gerekse üniversite hocalarımız ve bakanlık yetkililerimiz ile yoğun bir eğitim programına aldık hatta ilk dersi de ben verdim.

Böylece liderlik ve vizyon sahibi gençleri tespit ediyoruz. Bunların içinden beş kişiyi alıp yanımda eğiteceğim.

İşi öğretip bayrağı bu gençlerimize devir edeceğim.

Bu gençler benim gibi kooperatife sahip çıkacak. Çalmayacak ve çaldırmayacak, ayrımcılık yapmayacak, bütünlüğü zedelemeyecek ve en önemlisi siyaseti bu kuruma sokmayacak.

Bu beş kişi içinde uygun niteliklere sahip mutlaka bir kişi başkan olarak çıkacaktır.

Bugünkü koşullarda kooperatifler devlet ya da yerel yönetimlerce omuz verilmeden yaşayamazlar. Çünkü bizim her şeyimiz kayıt altında ve faturalı ama özel sektör maalesef öyle değil buda haksız rekabeti doğuruyor.

Biz 12 yıldan bu yana süt dağıtıyoruz. Bayındır Çiçek Kooperatifi çiçek Bademli Kooperatifi fidan sattı. Sonuç ne oldu?

Tire bir süt merkezi, Bayındır Çiçek, Bademli de bir fidan merkezi oldu.

KÖY KOOPERATİFÇİLİĞİ BIRAKILMALIDIR

Tarımda kooperatifçilik yöntemi ile kalkınmak istiyorsunuz bir kere köy kooperatifçiliğini bırakmalısınız her ilçe de güçlü o ilçenin marka olabilecek bir ürününün üretecek tek bir kooperatif olmalı ve yerel yönetimler sadece bu tek ve güçlü kooperatifi desteklemeli.

Mesela Bergama da birçok kooperatif var oysa sadece Bergama tulumunu üretip marka haline getirecek tek bir kooperatif olsa Büyük şehir belediyesi onu sadece desteklese İnanın Bergama ihya olur kooperatifin kasası para dolar.

Bunun altyapısını belediye kurabilir sözleşmeli üretim yaptırabilir.

Şu an Türkiye de tarım sektörünün durumu içler acısı. Doğru düzgün bir tarım planlaması ve politikası yok.

Tarımda doğru politikalar olmalı bu kooperatifçilikte de böyle olmalıdır parçalı birçok ufak kooperatif oluşturursanız başarıya ulaşamazsınız biz marka olmasaydık buradaki üretim 100 tonda kalır büyük fabrikalar yatırım yapmazdı Sütaş buradan her gün 400 ton sütü Bursa’ya taşımamak için fabrikasını geldi buraya kurdu.

Diğer bir örnek ise Ödemiş bizden çok daha fazla süt üretiyor ama süt deyince akla Tire geliyor.

Dediğim gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi 13 yıl sütü sadece bizden aldı. Bizle birlikte 5 kooperatiften alsaydı Tire Süt Markası doğmazdı.

Bizim burada kooperatif olarak varlığımız süt üreticisi için güvence oldu biz Bayındırdan bile süt almaktayız. Çiftçimizin sütünü 365 gün bayram dahil alıyoruz.

Ürünlerimiz pastörize olduğu için ihracata uygun değil zaten iç pazardaki talebe yetişemiyoruz. Günde 30 ton yoğurt üretimiz var ama talep 60 ton, şartlar bizi daha da büyümeye zorluyor.

Hedefimiz dondurmada da marka olmak.

ZİRAAT KÜÇÜK MENDERES /ÖZEL HABER