Sorting by

×
Güncel

Gökten yağan tescillerle Türkiye’de coğrafi işaretler

Elif Şener

“Küresel yerelleşme” gibi minimal bir tanımla girizgâh yapabileceğimiz coğrafi işaretleme, belirli bir yöreye, alana, bölgeye ya da ülkeye özgü ürünleri tespit edip korumayı amaçlayan sistemin adı. Ürüne atfedilen logo, buzdağının yalnızca görünen tarafı. Nitekim ürüne değer katma faslı, tescilden sonra, yani yürütme ve denetim aşamasında başlıyor. Nicelik değil, nitelik önem kazanıyor.

2021 verilerine bakıldığında, 27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği’nin sadece 25 ürünü tescil ettirmesi, buna karşılık Türkiye‘nin 151 ürünü onaylayıp daha mühür kurumadan bekleme listesindeki 728 ürüne yoğunlaşması, işin ciddiyetini sorgulamak için yeterli. Yine de hemen siteme geçmeden biraz sistemi inceleyelim.

Coğrafi işaret çeşitleri: Uluslararası alanda ilk telaffuzu 1883’teki Paris Sözleşmesi’ne rastlayan “coğrafi işaret,” üç temel kategoriden oluşuyor. Karakteristiğini özel bir bölgeye borçlu olan Taşköprü sarımsağı, Bornova misket üzümü, Kırkağaç kavunu gibi ürünler menşe; belirli bir bölgeye ait olup başka yerlerde de üretilebilen Edirne tava ciğeri, Diyarbakır örgü peyniri, Adana bici bicisi gibi ürünler mahreç; en az 30 yıldır süregelen bir yöntemle ve geleneksel ham maddeyle yapılan lokum, pastırma, baklava gibi ürünler de geleneksel ürün adı olarak kabul ediliyor.

Neden: Çevreyi ve tarımsal üretim çeşitliliğini korumak, geleneksel bilgiyi sonraki nesillere aktarmak, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, kırsal kesimin geçimini garanti altına alıp göçü önlemek, ürünün kökenine dair bilinç oluşturmak üzere yola çıkan coğrafi işaretler, fikri ve sınai haklar kapsamında değerlendiriliyor. Âşığı bilinmeyen halk türküsü misali, “sahibi” anonim sayıldığından, hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyabiliyor.

Fransa, İtalya, İspanya gibi yerel ürünlere erken farkındalık geliştiren ülkelerin gastronomide markalaşmalarında Avrupa Birliği’nin bu ürünler üzerindeki sıkı denetimi ve yaptırımlarının payı büyük. Fransız şaraplarının yüksek standartlarını savunan Apelasyon Enstitüsü (INAO) belirlenen dönümde üretilmeyip gübrelenen şarabı, üreticinin gözündeki yaşa bakmadan ucuz sofra şarabına çevirebiliyor; dış denetimden sorumlu 36 bağımsız kuruluş, rokforun uyuduğu mağaranın neminden, Bresse tavuğunun yuvarlanacağı kırların büyüklüğüne kadar uzanan ayrıntılar konusunda ipleri elinde tutmayı beceriyor. Birlik kapsamında 3 bini aşkın ürüne uygulanan yaptırımlar arzı sınırlasa da üreticiye daha çok kazandıran, tüketiciye de gerçek kaliteyi vadeden ürünler ortaya çıkarıyor.