Tahıl ambarı alarm veriyor… Covid’den de Marmara’daki müsilajdan da daha tehlikeli!
Ta ilkokul yıllarından beri hafızamıza “Türkiye’nin tahıl ambarı” olarak kazınan Konya, bu sıfatını henüz kaybetmese de geleceğe ilişkin korkutan sinyaller veriyor. Türkiye’nin en verimli ovası susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya. Jeopolitik yapısı yüzünden her geçen gün oluşan obruklara ek olarak sulamadaki ‘zararlı alışkanlıklar’ geleceğimizi tehdit ediyor. Durum öyle bir halde ki ovanın sadece üçte birinde sulu tarım yapılabiliyor. İşte yakın gelecekte salgınlardan daha çok dert edineceğimiz sorun…
Tahıl ambarı diye tanımladığımız Konya Ovası’nda yer altı suları her geçen yıl çekiliyor, tükeniyor. Yeterince yağış düşmemesine bir de bilinçsiz sulama yöntemleri eklenince tablo daha korkutucu bir hale dönüşüyor. Ovadaki son durumu Hürriyet’e anlatan, Konya Teknik Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Tahir Nalbantçılar çarpıcı tespitlerde bulundu.
“OVANIN ANCAK 3’TE BİRİ SULANABİLİYOR”
Bölgede yaklaşık 3 milyon hektar tarıma elverişli alan bulunduğunu ancak bugün bu alanın mevcut tüm su temin imkanlarıyla yalnızca 1 milyon hektarının sulanabildiğini belirten Nalbantçılar, Konya Ovası’nda su temininin günümüzde ancak yağmur ve kar yağışları ile sağlanabildiğini hatırlattı şu tespitlerde bulundu:
Konya Ovası’nda yağış miktarı metrekarede ortalama 318 mm olup, bu rakam ülkemizin ortalaması olan 622 mm yarısına karşılık gelmekte.
Karapınar, Tuz Gölü bölgesinde ise bu miktar oldukça aşağıya düşmekte. Bu bölgeye düşen yağışlar yetersizdir. Bu durumda sulama suyu ihtiyacının geri kalan önemli kısmı yeraltı suyundan takviye edilerek karşılanması gerekmekte.
Sonuçta tarıma yeterli olamayan ve yeraltısuyunun beslenmesini sağlayamayan yağışlar ilaveten yapılan su çekimleriyle karşı karşıya kalan yeraltısuyu, aşırı azalma ve tüketilme etkisinde kalmaktadır. Bunun sonuçlarının en bariz ve görünür olanı obruk oluşumlarıdır.
Ayrıca her yıl yapılan yeraltısuyu seviye ölçümleriyle su daha aşağılara doğru inmektedir, seviyesi düşmektedir. Sonuçta Konya Ovasında yeraltısuyu çekilmiştir ve bu şartlar devam ettiği müddetçe çekilmeye devam edecektir.
“HENÜZ İMKANSIZ DEĞİL AMA…”
Konya Ovası’nda tarımın imkansızlaştığı bir bölgenin henüz söz konusu olmadığını belirten Prof. Nalbantçılar “Ancak yeraltı suyundan yararlanma konusunda son aşamalarda olduğumuz, limitleri zorladığımız durumlar baş gösteriyor” uyarısında bulundu.
“TEMEL SORUNLARDAN BİRİSİ OBRUKLAR”
Susuzluk sorununun başında obruk oluşumlarının geldiğini hatırlatan Nalbantçılar, devletin sürekli olarak üreticileri alternatif sulama yöntemlerine teşvik ettiğini ve kaçak kuyularla mücadele ettiğini belirtti ve şu tespitlerde bulundu;
66 BİN 808 KAÇAK KUYU VAR!
*Konya Ovası’nda ruhsatlı kuyular içerisinde 4 bin 751 kuyu ile birlikte içme ve takviye amaçlı olarak açılan 5 bin 963 kuyu ve 21 bin 177 adet şahıs kuyusu var. Geri kalan 66 bin 808 kuyu ise ruhsatsız-kaçak kuyu.
*Kaçak kuyulardan ne kadar su çekildiği bilinememekte.
“ÇEKİLEN SU ÜRETİCİNİN İSNAFINA KALMIŞ”
*Ayrıca ürün bazlı su harcama kısıtlaması olmadığından ve çekilen suyun bir bedeli-vergisi olmadığından su tüketimi çiftçinin insafına kalmakta.
*Bu süreç su kirliliğine neden olacak bir süreci tetiklemekte.
Tahıl ambarı alarm veriyor… Covidden de Marmaradaki müsilajdan da daha tehlikeli
“MÜSİLAJDAN BİLE DAHA TEHLİKELİ”
Konya Ovası’ndaki susuzluk sorununu Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunu ile kıyaslayan Nalbantçılar “Müsilaj musibeti hatalı deşarjların önünün kesilmesi, taze yüzey suyu takviyesi ve temizleme faaliyeti ile kısa bir süreçte ön alına bilinir ve yeniden eski durumuna kavuşulabilir. Ancak bahis konusu olan yeraltı suyu olursa hele hele Konya Kapalı Havzası gibi kendi iç döngüsü ile su yılını tamamlayan bir havzada şansımız hiç bu kadar olumlu olmayacaktır” uyarısında bulundu.
“SU POLİTİKALARI KURULU OLUŞTURULMALI”
Çözüm önerisi olarak, Konya Kapalı Havzası başta olmak üzere havzalardaki artan sorunların biran önce ön alınması maksadıyla Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Su Politikaları Kurulu oluşturulmasını öneren Nalbantçılar yakın gelecekte karşılaşacağımız sorunları ise şu acı tespitlerle özetledi:
Mevcut durumda bile yağışın ovadaki su ihtiyacını karşılaması mümkün olmadığı ortadadır.
Konya Ovası’na düşen yağışın yeraltısuyuna ulaşması binlerce yıl sürmekte. Bu yıl karar versek ve eksilen suyun yerine ilave su bulmuş ve yeraltına veriyor olsak bile faydasını binlerce yıl sonra görebilme ihtimali var.
Sulanabilecek ama henüz su yetersizliğinden sulanamayan tarım alanlarını da işin içerisinde değerlendirirsek durum içerisinden çıkılamaz noktaya gelecektir. Mevcut durumda bile Konya Ovası su ihtiyacını karşılayamaz durumdadır.
Artan kuraklık tehdidi, su kaynaklarının kısıtlılığı, ülkemizin suya olan ihtiyacı nedeniyle ve Konya Kapalı Havzası başta olmak üzere havzalardaki artan sorunların biran önce ön alınması maksadıyla Su Politikaları Kurulu oluşturulmalı.
“TORUNLARIMIZA AİT MİRASI KORUMAMIZ GEREKİYOR”
Tabi ki bir noktada yeraltı suyu iflas edecek aşamaya gelecektir. Şu anda torunlarımıza ait mirası şimdiden tüketmekteyiz. Zaman daha çok geç olmadan acil önlemlerin alınması gerekmektedir.