Sorting by

×
ÇevreGüncelKırsalSağlık

2022’nin iklim karnesi: Çin ve Türkiye, emisyonlarda salgın öncesi seviyeyi aştı

Küresel düzeyde en kapsamlı yıllık değerlendirmeyi içeren ve G20 ülkelerinin iklim eylemlerini karşılaştıran 2022 İklim Şeffaflığı raporu (2022 Climate Transparency Report) yayımlandı.

Birçok uluslararası kurumun yayınladığı raporda Çin ve Türkiye kişi başına düşen emisyonlarda 2019’dakinden daha yüksek seviyeye ulaşan iki G20 ülkesi olarak kayıtlara geçti. Oysa Türkiye Paris Anlaşması’nı imzalayarak emisyonları azaltmayı vadetmişti.

Türkiye 2015 tarihli Paris Anlaşması’nı imzalamış ancak onaylamamıştı. 2021’deyse Meclis’te onaylanarak yürürlüğe girmişti. Anlaşmanın temel amacı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak. Hedef küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi dönemdekine kıyasla 2 derecenin altında tutulması. Tercihen 1.5 derece seviyesine çekilmesi için tüm ülkelerin uzun vadeli ve zorlu hedefler belirlemesini sağlayacak bir çerçeve çizmek.

G20 ülkelerinin fosil yakıt karnesi kötü

Rapora göre iklim krizinin kötüleşen etkilerine rağmen G20 hükümetlerinin fosil yakıt üretimine verdiği desteğin 2021’de 64 milyar dolarla yeni bir zirveye ulaştı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre G20 hükümetlerinin fosil yakıt sübvansiyonları 2020’de 147 milyar ABD dolarına düşmüşken 2021’de yüzde 29 artışla 190 milyar dolara yükseldi. Sübvansiyonlar, kısmen Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin enerji fiyatlarını tetiklemesi ve bunun da enerji şirketlerinin karlarını artırması nedeniyle 2022’de de artmaya devam etti.
Fosil yakıtlar için en yüksek toplam sübvansiyona sahip ülkeler Çin, Endonezya ve Britanya. Bu ülkeler geçen yıl Glasgow’daki COP26’da yeniden teyit edilen 1,5 derece ısınma sınırının çok üzerine çıkmasına katkıda bulunacak üretim ve tüketimi destekliyor.

Salgın öncesi seviyenin üstünde
İklim Şeffaflığı raporu Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin Paris Anlaşması’nda yer alan 1,5 derece ısınma sınırını canlı tutmak için 2030 yılına kadar emisyonları yarıya indirmemiz gerektiği yönündeki uyarılarına rağmen, enerji emisyonlarının 2021 yılında G20 ülkelerinde benzer şekilde yüzde 5,9 artarak salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktığını gösteriyor.

Enerji ve bina sektöründeki emisyonlar 2021’de salgın öncesi seviyelerin üzerine çıktı ve Çin ve Türkiye’de kişi başına düşen emisyonlar 2019’dakinden daha yüksek seviyeye ulaştı.

Gaz ve kömür hem pahalı hem en yüksek emisyona sahip
Raporda yer alan analizlere öncülük eden kuruluşlardan biri olan Climate Analytics’in CEO’su Bill Hare şöyle dedi: “G20, dünya emisyonlarının dörtte üçünden sorumlu. Bunlar dünyanın en büyük ekonomileri ve birçoğu iklim kriziyle mücadele için gereken finansman ve teknolojilere ev sahipliği yapıyor. Şu anda jeopolitik ve enerji güvenliği sorunlarının bir araya gelerek ucuz yenilenebilir enerji kaynaklarının faydalarını ortaya koyduğu bir dönemdeyiz, ancak yine de bu hükümetlerin birçoğunun çözüm olarak fosil yakıtlara yöneldiğini görüyoruz.Gaz ve kömür en pahalı, en yüksek emisyona sahip ve en az güvenli enerji seçenekleri, ancak yine de en yüksek düzeyde devlet desteği alıyorlar.”

Türkiye yenilenebilir enerji potansiyeline sahip
Raporda Türkiye’yle ilgili şu bulgular öne çıktı:

Türkiye’nin kişi başı emisyonları G20 ortalamasının altında ( 0,69 katı) ancak kişi başına düşen toplam emisyon G20 ülkelerinde düşme eğilimindeyken 2014 ve 2019 arasında Türkiye’de yüzde 5,7 oranında arttı. Çin ve Türkiye kişi başına düşen emisyonlar 2019’dakinden daha yüksek seviyeye ulaşan iki G20 ülkesi olarak kayıtlara geçti.
2020’ye kıyasla 2021’de kişi başına enerji kaynaklı CO2 emisyonlarında en yüksek artışa sahip ülkeler Brezilya (2019 ve 2020 arasında yüzde 6’lık bir düşüşün ardından artı yüzde 13 artış), Türkiye ( eksi yüzde 1’lik bir düşüşün ardından artı yüzde 11 artış) ve Rusya’dır (eksi yüzde 4’lük bir düşüşün ardından artı yüzde 10).
2021’in başından 2022’nin ortasına kadar 2,9 GW’lık ek yenilenebilir enerji üretimi onaylandı, ancak bu Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin çok altında kalıyor ve ve enerji ithalatını azaltmak için büyük bir fırsat kaçırılıyor.
Türkiye, sadece elektrik, bina, imalat ve ulaştırma sektörlerinde iddialı ancak gerçekçi önlemlerle 2030 yılına kadar tüm CO2 emisyonlarında 2018 seviyelerinin altında yüzde 32’lik bir azalma sağlayabilir.
Türkiye önemli bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahiptir ama daha iddialı yenilenebilir enerji hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmayı destekleyecek politikaları uygulamaya koyması gerekmekte. Bunun yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji karışımındaki payı 2023 hedefinin altına düştü.
Türkiye, kömür üretimini arttırmak yerine yenilenebilir enerji yoluyla enerji bağımsızlığını güvence altına alma niyetini gerçekleştirebilir, yeni istihdam yaratabilir ve kısmen yüksek fosil yakıt fiyatlarından kaynaklanan mevcut enflasyonu azaltabilir.
Türkiye’nin sera gazı emisyonları (Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık – LULUCF hariç) 1990 yılında 226 MtCO2e/yıl iken 2019 yılında yüzde 127 artarak 514 MtCO2e/yıl’a yükseldi. Toplam emisyonlardaki artış büyük ölçüde enerji ile ilgili emisyonlarda ve endüstriyel proses emisyonlarında sırasıyla yaklaşık yüzde 157 ve yüzde 139’luk sürekli bir artıştan kaynaklandı; aynı zaman diliminde tüm sektörlerde emisyon artışı görüldü.